Translation of "Paylaşmak" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Paylaşmak" in a sentence and their spanish translations:

Paylaşmak istiyorum.

y lo que esto significa para Uds.

Paylaşmak istemiyorum.

No quiero compartir.

Sırrımı seninle paylaşmak isterim.

Me gustaría compartir mi secreto con vos.

Bunu seninle paylaşmak istiyorum.

Quiero compartirlo contigo.

Onu seninle paylaşmak istedim.

Quería compartirlo con vos.

Onu paylaşmak istiyor musun?

- ¿Querés compartirlo?
- ¿Quieres compartirlo?

Odamı Tom'la paylaşmak istemiyorum.

No quiero compartir mi habitación con Tom.

Dondurmamı seninle paylaşmak istemiyorum.

No quiero compartir mi helado contigo.

Yeni bir araştırmayı paylaşmak istiyorum.

acerca de lo que hace que las personas cambien su comportamiento.

Sizlere paylaşmak istedim o kadar

Quería compartir mucho contigo

Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.

Tienen que repartir el pastel en partes iguales.

Seninle bir şey paylaşmak istiyorum.

- Quiero compartir algo con vos.
- Quiero compartir algo contigo.

Mary oyuncaklarını arkadaşlarıyla paylaşmak istemiyor.

- Mary no quiere compartir sus juguetes con sus amigos.
- Mary no quiere compartir sus juguetes con sus amigas.

Bu akşamı sizinle paylaşmak bir zevkti.

Ha sido un placer estar con ustedes.

Paylaşmak istediği bir şey var mı?

y ser parte de esta comunidad?

Sizinle burada bir hikâye paylaşmak istiyorum.

Compartiré una historia con Uds.

Paylaşmak isterseniz lütfen yorumlar kısmında belirtin

si quieres compartir especifica en la sección de comentarios

Bugün sizlerle başarımızın sırrını paylaşmak için buradayım

Hoy he venido a compartir los secretos de nuestro éxito,

Bir dizi diş fırçalama görseli paylaşmak istiyorum,

Voy a mostrarles un breve fragmento de cepillado de dientes,

Burada hemen kısa bir video paylaşmak istiyorum.

Y me gustaría compartir con Uds. un video muy rápido aquí.

Tom bir odayı erkek kardeşiyle paylaşmak zorunda.

Tom tiene que compartir habitación con su hermano.

Ben bir yabancıyla otel odasını paylaşmak istemiyorum.

No quiero compartir la habitación del hotel con un desconocido.

Hâlâ ona inanmak ve onu paylaşmak ister miydiniz?

¿aún estarían dispuestos a creerla y a compartirla?

Odasını kız kardeşi ile birlikte paylaşmak zorunda kaldı.

- Tuvo que compartir una habitación con su hermana.
- Tuvo que compartir su habitación con su hermana.

Eğer paylaşmak istediğin son birkaç şey varsa dinlemek isteriz

Si quieres decir unas palabras finales, adelante,

Bana, sizlerle de paylaşmak istediğim önemli bir şey öğrettiler.

que me han enseñado algo importante que quiero compartir Uds.

O, kız kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.

Tuvo que compartir una habitación con su hermana.

O erkek kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.

- Él tenía que compartir el dormitorio con su hermano.
- Él tuvo que compartir una recámara con su hermano.

Bu bilgiyi paylaşmak için herhangi bir zorunluluk altında değilsin.

No tienes ninguna obligación en absoluto de compartir esta información.

Benim sınıfımda sadece bir dersi paylaşmak değil daha fazla şeyi ifade ediyor...

Se convirtió en algo mucho mayor que compartir una simple lección.

Erkek ya da kız kardeşlerinle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldın mı?

¿Tenías que compartir una pieza con tus hermanos o hermanas?

Yolculuğum hakkında bir şey paylaşmak için doğal olarak şimdi herkesin beni beklediğini biliyorum.

Sé que ahora, naturalmente, todos están esperando que comparta algo sobre mi viaje.

Dinsel görüşlerini sizinle paylaşmak isteyen insanlar, sizin dinsel görüşünüzü onlarla paylaşmanızı neredeyse hiç istemezler.

Gente que quiere compartir sus creencias religiosas contigo casi nunca quiere que tú compartas las tuyas con ellos.