Translation of "Parası" in Spanish

0.145 sec.

Examples of using "Parası" in a sentence and their spanish translations:

- Onun hiç parası yoktu.
- Onun parası yoktu.

Él no tenía dinero.

- Tom'un hiç parası yok.
- Tom'un parası yok.

Tom no tiene dinero.

Onun parası bitti.

Él se quedó sin dinero.

Bütün parası bitti.

Se le acabó el dinero.

Yeterli parası yoktu.

Ella no tenía dinero suficiente.

Onun parası yoktu.

Ella no tenía dinero.

Onun parası var.

Él tiene dinero.

Onun parası bankada.

Su dinero está en el banco.

Tom'un parası yoktu.

Tom no tenía dinero.

Bu kimin parası?

¿De quién es este dinero?

Tom'un parası var.

Tom tiene dinero.

Tom'un parası yok.

- Tom no tiene dinero.
- Tom no tiene plata.

Bunun parası sizden.

- Esto es culpa tuya.
- Estás pagando por esto.

Kongre'nin parası yoktu.

El congreso no tenía dinero.

Tom'un parası tükendi.

Tom se quedó sin dinero.

Tom'un parası bitiyor.

Tom se está quedando escaso de dinero.

Başlık parası sömürü düzeni

esquema de explotación de dinero principal

Bu Kanadalı parası mı?

¿Este es dinero canadiense?

Onun çok parası yoktur.

Ella no tiene mucho dinero.

Parası olmadığını bana açıkladı.

Él me explicó que no tenía dinero.

Onun biraz parası var.

- Tiene poco dinero.
- Él tiene un poco de dinero.

Onun şimdi parası yok.

Ahora no tiene dinero.

Onun yeterli parası yoktu.

No tenía dinero suficiente.

Ne kadar parası var?

¿Cuánto dinero tiene?

Erkek kardeşimin parası yok.

Mi hermano no tiene dinero.

Eve giderken parası çalındı.

Le robaron el su dinero de camino de vuelta a casa.

Onların parası var mı?

¿Tienen dinero?

Onun parası var mı?

¿Tiene dinero?

Onun az parası var.

Tiene poco dinero.

Ailesinin fazla parası yoktu.

Su familia no tenía mucho dinero.

Ailemin çok parası yoktu.

Mis padres no tenían mucho dinero.

Tom'un biraz parası var.

Tom tiene algo de dinero.

Tom'un çok parası var.

Tom tiene mucho dinero.

Onun hiç parası yok.

Él no tiene dinero.

Onların hiç parası kalmamıştı.

No les quedaba dinero.

Ailesinin çok parası yoktu.

Su familia no tenía mucho dinero.

Onun çok parası yoktu.

Ella no tenía mucho dinero.

Tom'un hiç parası yoktu.

Tom no tenía dinero.

Tom'un hiç parası kalmamıştı.

A Tom no le quedaba dinero.

Tom'un yeterli parası yok.

Tom no tiene suficiente dinero.

Tom'un çok parası yoktu.

Tom no tenía mucho dinero.

Tom'un yeterli parası yoktu.

Tom no tenía plata suficiente.

Onun yeterli parası var.

Él tiene suficiente dinero.

- Onun bankada çok parası var.
- Onun bankada bol parası var.

Él tiene mucho dinero en el banco.

Fakat sonra ailemin parası bitti.

pero cuando mis padres se quedaron sin dinero,

Başlık parası anlatıldı bu filmde

el dinero del título fue explicado en esta película

Bir sürü parası olduğunu söyledi.

Dijo que tenía mucho dinero.

Kullanabileceğinden daha çok parası var.

Él tiene más dinero de lo que puede usar.

- Para konuşur.
- Parası olan konuşur.

- El dinero mueve el mundo.
- Poderoso caballero es Don Dinero.

Tom'un çok az parası var.

Tom tiene muy poco dinero.

Denizdeki kum kadar parası vardı.

Ella tenía dinero como arena el mar.

Yumi'nin şimdi çok parası var.

Ahora Yumi tiene mucho dinero.

Parası var, ama mutlu değil.

Él tiene dinero pero no es feliz.

Harcayabileceğinden daha çok parası var.

Él tiene más dinero del que puede gastar.

Onun bir sürü parası var.

Él tiene un montón de dinero.

Tom'un parası olsa burada olmazdı.

Tom no estaría aquí si tuviera dinero.

Tom'un ne kadar parası var?

¿Cuánto dinero tiene Tom?

Tom'un bankada çok parası yok.

Tom no tiene mucho dinero en el banco.

Bankada onun çok parası vardı.

Él tenía mucho dinero en el banco.

O, parası ile kesinlikle cömertti.

Verdaderamente es espléndido con su dinero.

Zavallı yaşlı kadının parası çalındı.

A la pobre mujer mayor le robaron el dinero.

O, onunla parası için evlendi.

- Ella se casó con él por su dinero.
- Ella se casó con él por el dinero.
- Se casó con él por su dinero.

Onun parası bitmiş gibi görünüyordu.

Parecía que él estaba corto de dinero.

Tom'un yanında çok parası yok.

Tom no lleva mucho dinero consigo.

Tom'un asla çok parası olmadı.

Tom nunca tuvo mucho dinero.

Tom'un bankada çok parası var.

Tom tiene mucho dinero en el banco.

Tom'un taksiye ödeyecek parası yoktu.

Tom no tenía dinero para pagar un taxi.

Benden daha çok parası var.

Tiene más dinero que yo.

Ağalık sistemi başlık parası din tüccarları

el sistema religioso dinero comerciante

Onu almak için yeterli parası var.

Él tiene suficiente dinero para comprárselo.

Onun bankada bir miktar parası var.

Tiene algo de dinero en el banco.

Büyük miktarda parası var gibi görünüyor.

Él parece haber tenido una gran cantidad de dinero.

Parası olmasına rağmen, o mutlu değil.

Pese a que tiene dinero, no es feliz.

O zaman onun çok parası vardı.

En aquel tiempo él tenía mucho dinero.

Onun çiftliği almak için parası yok.

- No tuvo nada de dinero para comprar la granja.
- Él no tuvo dinero para comprar la finca.

Birkaç arkadaşı ve biraz parası vardı.

Él tenía pocos amigos y poco dinero.

Yeni bir araba için parası yok.

No tiene dinero para un coche nuevo.

Jack'in yeni bir bisiklete parası yetemez.

Jack no se puede costear una bicicleta nueva.

Tom, Mary'ye yeterli parası olmadığını söyledi.

Tom le dijo a María que no tenía suficiente dinero.

Tom'un Mary'den daha fazla parası var.

Tom tiene más dinero que Mary.

Parası olan Amerikalılar yatırım için korkuyorlardı.

Los estadounidenses que tenían dinero temían invertirlo.

Tom hiç parası yokmuş gibi davrandı.

Tom fingió que no tenía nada de dinero.

Onun harcanılabilecekten daha fazla parası var.

Él tiene más dinero de lo que se puede gastar.

Tom Mary'ye çok parası olduğunu söyledi.

Tom le dijo a Mary que tenía mucho dinero.

- Bundan sonra artık onun hiç parası yoktu.
- Ondan sonra artık onun hiç parası kalmamıştı.

Desde entonces no tuvo más dinero.

Parası ola insanlar daha çok kazanabilsin diye

para que las personas con dinero puedan ganar más

Onun sadece küçük bir miktar parası vardı.

Ella sólo tenía una pequeña cantidad de dinero.

Onun kendine ait bir miktar parası var.

Ella tiene algún dinero propio.