Translation of "Bankada" in German

0.020 sec.

Examples of using "Bankada" in a sentence and their german translations:

O bankada çalışır.

- Sie arbeitet in der Bank.
- Sie arbeitet bei der Bank.

Bankada param yok.

Ich habe keine Anlagen auf der Bank.

Bir bankada çalışıyorum.

Ich arbeite bei einer Bank.

- O bir bankada çalışıyor.
- O bir bankada çalışır.

Sie arbeitet in einer Bank.

O, bir bankada görevlidir.

Er ist bei einer Bank beschäftigt.

O bir bankada çalışır.

- Sie arbeitet in einer Bank.
- Sie arbeitet bei einer Bank.

O bir bankada çalışıyor.

Er arbeitet bei einer Bank.

Tom bir bankada çalışıyor.

Tom arbeitet bei einer Bank.

Tom bir bankada çalışır.

Tom arbeitet in einer Bank.

Bankada çok param var.

Ich habe viel Geld auf der Bank.

- Onun bankada çok parası var.
- Onun bankada bol parası var.

Er hat haufenweise Geld auf der Bank liegen.

Erkek kardeşim bir bankada çalışmaktadır.

Mein Bruder arbeitet in einer Bank.

Bankada onun çok parası vardı.

Er hatte viel Geld auf der Bank.

Tom'un bankada çok parası var.

- Tom hat jede Menge Geld auf der Bank.
- Tom hat viel Geld auf der Bank.

Tom'un bankada biraz parası var.

Tom hat etwas Geld auf der Bank.

Tom şimdi bir bankada çalışıyor.

Tom arbeitet jetzt bei einer Bank.

- O bir bankada çalışıyor.
- O bir bankada çalışır.
- O bir banka için çalışıyor.

Er arbeitet bei einer Bank.

Onun bankada bir miktar parası var.

Er hat etwas Geld auf der Bank.

Onun bankada çalışan bir amcası var.

Sie hat einen Onkel, der bei einer Bank arbeitet.

Bankada birkaç yeni dolarla takas ettim.

Ich habe mir bei der Bank ein paar Yen in Dollar umtauschen lassen.

Tom'un bankada üç milyon doları var.

Tom hat drei Millionen Dollar auf der Bank.

Tom'un bankada bir sürü parası var.

Tom hat jede Menge Geld auf der Bank.

Kız kardeşim bir bankada sekreter olarak çalışıyor.

Meine Schwester ist Sekretärin in einer Bank.

Tutuklama gerçekleştiğinde Tom bankada olduğu için şanssızdı.

Tom hatte das Pech, in der Bank zu sein, als sich der Raubüberfall ereignete.

Aslında bankada o kadar param olduğuna inanamıyorum.

Ich kann nicht glauben, dass ich faktisch so viel Geld auf der Bank habe.

Tom'un bankada benim sahip olduğumdan daha çok parası var.

Tom hat mehr Geld auf der Bank als ich.

Tom Mary'ye bankada otururken paraya sahip olmanın iyi bir fikir olmadığını söyledi.

Tom meinte Maria gegenüber, dass es nicht gut sei, Geld einfach nur auf der Bank herumliegen zu haben.