Translation of "Olanlar" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Olanlar" in a sentence and their spanish translations:

Revaçta olanlar değişiyor.

La corriente está cambiando.

Nörolojik hastalıkları olanlar

u otras discapacidades

Olanlar kontrolüm dışındaydı.

Lo que sucedió estaba fuera de mi control.

Bunlar yeni olanlar.

Estos son los nuevos.

Olanlar geçmişe aittir.

Lo que sucedió ha quedado en el pasado.

Olanlar karşısında afallamıştım.

- Yo estaba anonadado por lo que pasó.
- Yo estaba anonadado por lo que ocurrió.
- Yo estaba anonadado por lo que había pasado.
- Yo estaba anonadado por lo que había ocurrido.

Olanlar el kaldırsın lütfen.

Levanten la mano.

Bence olacak olanlar bunlar.

creo que eso es lo que va a pasar.

Olanlar için kendimi suçluyorum.

Me culpo a mí mismo por lo que pasó.

Olanlar için seni suçlamıyorum.

No te culpo por lo que ocurrió.

Vegas'ta olanlar, Vegas'ta kalır.

Lo que pasa en Las Vegas se queda en Las Vegas.

Bakın, aramızda hemfikir olanlar var.

Ven, hay gente que concuerda.

En çok çocuk sahibi olanlar.

son los que tienen más hijos.

Ölümle burun buruna olanlar onlar

Ellos son los que mueren de nariz

Olanlar için niçin beni suçluyorsun?

¿Por qué me culpas por lo que pasó?

Tom olanlar hakkında mutlu değil.

Tom no está feliz con lo que pasó.

Hepimize olanlar için Tom'u suçluyorum.

Yo culpo a Tom por lo que nos pasó a todos nosotros.

Tom'a olanlar için kendini suçlama.

No te culpes por lo que le pasó a Tom.

Şanslı olanlar sağ salim kaçanlardır.

Aquellos que escaparon sanos y salvos son afortunados.

Tom olanlar için sorumlu hissediyor.

Tom se siente responsable por lo ocurrido.

Olanlar için pişmanlık duyuyor musun?

- ¿Lamentas lo que pasó?
- ¿Sientes lo sucedido?

Ölmek üzere olanlar sizi selamlıyor.

Los que van a morir te saludan.

Tamam, midesi hassas olanlar için söylüyorum

Con aviso previo para aquellos que sean un poco delicados

Taşı çıkarmak istedi. Çiftçi olanlar bilir

Quería quitar la piedra. Los que son agricultores saben

Tom'un olanlar hakkında hiçbir fikri yok.

Tom no tiene recuerdos de lo que ocurrió.

Mary'ye olanlar için Tom kendini suçluyor.

Tom se culpa a sí mismo por lo que pasó a María.

Boston'da tekrar olanlar için onları suçlama.

No les culpes de lo que sucedió en Boston.

Nefes almak için ventilatörlere ihtiyacı olanlar için

Para aquellos que dependen de ventiladores para respirar

Hastası olanlar iyileştirmek için o bölgeye götürüyor

los que están enfermos lo llevan a esa área para sanar

Bu bölgeyi daha önce ziyaret etmiş olanlar,

Las personas que han visitado esta región

Hâlâ burada olanlar sadece sen ve Emet'sin.

- Tú y Emet son los únicos que siguen aquí.
- Tú y Emet sois los únicos que todavía están aquí.

Sadece zenginliği olanlar için sağlık zenginlikten iyidir.

La salud es mejor que la riqueza, para el que solo tiene riqueza.

Bu olanlar doğru değil. Hiçbir zaman da olmadı.

No está bien, nunca estuvo bien.

Cevapları ortaya yakın olanlar doğru ya da yanlıştan

En cambio, aquellos que responden más cerca del promedio

Bazıları için terörist olanlar diğerleri için karşı koymadır.

Los que son terroristas para unos, son la resistencia para otros.

Tom olanlar hakkında bildiği her şeyi Mary'ye anlattı.

- Tom le contó a Mary todo lo que sabía sobre lo que había pasado.
- Tom le dijo a Mary todo lo que sabía sobre lo que había ocurrido.

Saçı uzun olanlar bir saç kurutma makinesine sahiptir.

Los que tienen el pelo largo poseen un secador.

Ve sanırım Richard'a olanlar konusunda muhtemelen gerçeği inkâr ettiler.

y creo que probablemente negaban lo que estaba sucediendo con Richard.

Devam ettiriliyor, onu hiç görmemiş olanlar bile ondan korkuyor.

La gente le teme a este animal sin nunca haberlo visto.

Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.

Pero los más descarados se adentran en la ciudad.

Yaşlı olanlar genç olanlara göre her zaman daha fazla bilmiyorlar.

Los viejos no siempre saben más que los jóvenes.

Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.

Los seleccionados tendrán que enfrentar extensas pruebas médicas y psicológicas.

Olanlar için çok üzgünüm ama endişe etmeyin. Bir daha olmayacak.

Siento mucho lo occurido pero no os preocupéis. No volverá a suceder.

- Orada neler oldu?
- Orada olanlar da neydi?
- Orada ne oldu öyle?

¿Qué pasó allá atrás?

Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.

Pero, aquí, los parientes lejanos y los extraños beben y se bañan bajo las estrellas.

Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar.

Los que tenían intención de quedarse adoptaron rápidamente la forma de hablar de la isla, mientras que los que no, no.