Translation of "Niyeti" in Spanish

0.003 sec.

Examples of using "Niyeti" in a sentence and their spanish translations:

Onların niyeti iyi.

Ellos son bienintencionados.

Onların niyeti iyiydi.

- Lo hicieron con buena intención.
- Lo hicieron de buena fe.

Uruguay'ın niyeti de bu.

Eso es lo que intenta el Uruguay

Niyeti zarar vermek değildi.

Él no quiso decir nada malo.

Tom'un vazgeçmeye niyeti yoktu.

Tom no tenía intención de rendirse.

Tom'un niyeti Mary'yi öldürmek değildi.

Tom no pretendía matar a Mary.

Hiçbir şeye üzülmeye niyeti yok.

Tiende a enfadarse por nada.

Tom'un niyeti Mary'yi gücendirmek değildi.

Tom no quería ofender a Mary.

Tom'un niyeti Mary'yi kızdırmak değildi.

Tom no pretendía hacer enfadar a Mary.

Tom'un niyeti kimseyi incitmek değildi.

- Tom no quería herir a nadie.
- Tom no tenía la intención de lastimar a nadie.

Tom'un niyeti bunun olması değildi.

Tom no pretendía que pasara esto.

Tom'un niyeti zarar vermek değildi.

Tom no quiso hacer ningún daño.

Tom'un Boston'u terk etmeye niyeti yok.

Tom no tiene intención de dejar Boston.

Onun üç saat beklemeye niyeti yoktu.

Él no pretendía quedarse esperando tres horas.

Onun ona araba sürdürmeye niyeti yoktu.

Ella no pretendía dejarle conducir.

Tom'un Mary'den özür dilemeye niyeti yok.

Tom no tiene intenciones de pedirle disculpas a Mary.

Tom'un Mary ile tartışmaya niyeti yoktu.

Tom no tenía intención de discutir con Mary.

Tom'un niyeti Mary'ye sorun yaratmak değildi.

Tom no quiso causarle ningún problema a Mary.

Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.

El hombre la atacó con intención de matarla.

Tom'un asla Mary'yi tekrar görmeye niyeti yoktu.

Tom no tenía intención de volver a ver a Mary.

Onun onu öpmesine izin vermeye niyeti yoktu.

Ella no pretendía dejarle que la besara.

Tom'un Mary ile dansa gitmeye niyeti yoktu.

Tom no tenía intención de ir al baile con Mary.

Tom'un tek başına oraya gitmeye niyeti yoktu.

Tom no tenía intención de ir allí solo.

Tom'un Mary'ye para vermeye hiç niyeti yoktu.

- Tom no tenía intención de dar nada de dinero a Mary.
- Tom no tenía intención de darle un céntimo a Mary.

Tom'un niyeti Mary'nin başını belaya sokmak değildi.

Tom no quería causarle ningún problema a Mary.

Tom'un niyeti o kadar geç kalmak değildi.

Tom no pretendía llegar tan tarde.

Tom'un kesinlikle gerçeği Mary'ye söylemeye niyeti yoktu.

Ciertamente Tom no tenía la intención de contarle a Mary la verdad.

Ana kar alanları olan düzeni değiştirmeye hiç niyeti yokken

no tienen intención de cambiar el juego del que se beneficia la mayoría,

Tom niyeti bu olmasa da Mary'ye sırrı söylemiş oldu.

Tom no quiso contarle el secreto a Mary, pero lo hizo.

- Tom'un niyeti Mary'nin hislerini incitmek değildi.
- Tom Mary'nin duygularını incitmek istemedi.

- No era la intención de Tom herir los sentimientos de Mary.
- Tom no quiso herir los sentimientos de Mary.

- Tom bir yıldan daha fazla bir süre Boston'da yaşamaya niyetli.
- Tom'un bir yıldan daha fazla bir süre Boston'da yaşamaya niyeti var.

Tom tiene intención de vivir en Boston durante más de un año.