Translation of "Maruz" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Maruz" in a sentence and their spanish translations:

Yağmura maruz bırakmayın.

No lo expongas a la lluvia.

Kasetleri güneşe maruz bırakma.

No expongas las cintas al sol.

Birçok tehlikelere maruz kaldı.

Él estaba expuesto a muchos peligros.

Bu, güneşe maruz bırakılmamalıdır.

- No hay que exponer esto al sol.
- No se debe exponer esto al sol.

Hiç ayrımcılığa maruz kalmadım.

Nunca me he sentido discriminado.

Fotoğrafları güneşe maruz bırakmayın.

No exponga las fotos al sol.

Müzikle aynı şekilde maruz kalmıyor.

de música.

Amaç olduğu sporlara maruz kalmayacaklar.

donde el objetivo es dañar el cerebro del contrincante.

çok fazla saldırıya maruz kaldılar.

muchas agresiones en sus vidas.

Tehlikeli şekilde soğuğa maruz kalıyor.

Está peligrosamente expuesto.

Haçlı ordularının yapmasına maruz kaldılar

fueron expuestos a los ejércitos cruzados haciendo

Yani, devre seviyesinde maruz bırakma terapisi.

Una terapia de exposición a nivel de circuito.

Onun sert cezalara maruz kalmasını sağladı.

lo sometió a castigos brutales.

Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.

Las pinturas no deben exponerse a la luz solar directa.

Bazen bedenlerimizi güneş ışığına maruz bırakmalıyız.

A veces debemos exponer nuestros cuerpos al sol.

Her zaman birtakım tehlikeye maruz kalırız.

Siempre estamos expuestos a algún tipo de peligro.

Kendini bir sürü eleştiriye maruz bırakıyorsun.

Se expone usted a que le critiquen mucho.

Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı.

El comandante expuso a sus hombres a los disparos.

O çocuk Fransızcaya 15.000 saat maruz kaldı,

que ha estado expuesta al francés 15 000 horas

Vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu.

a qué estaban expuestas estas células en nuestro organismo.

Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.

Es peligroso exponer a los bebes a la fuerte luz del sol.

Çimin üzerindeki siyah köpek güneşe maruz kaldı.

El perro negro en la hierba estaba expuesto al sol.

Cildinizi çok uzun süre güneşe maruz bırakmayın.

No expongas tu piel al sol por tanto tiempo.

İnsan embesil olmaya maruz kalan tek hayvandır.

El hombre es el único animal sujeto a volverse un imbécil.

Aşırı derecede sarı rengine maruz kalmak bebekleri ağlatıyor.

mientras que cantidades extremas de color amarillo hace llorar a los bebes.

Bu zararlı risklere kendilerini ne kadar maruz bırakırlarsa

era que cuanto más se exponían a estos riesgos perjudiciales,

Ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor.

y hay tanta gente expuesta a niveles altos de ruido.

Köpekbalığı tarafından saldırıya maruz kalma olasılığı çok düşüktür.

La probabilidad de ser atacado por un tiburón es muy baja.

Herhangi birimiz bunu bilmeden yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!

¡Cualquiera de nosotros puede sufrir malnutrición y no saberlo!

Yoksul ve eşcinsel çocuklar zorbalığa daha çok maruz kalıyor,

Los niños pobres y homosexuales están más expuestos al acoso escolar,

Aynı zamanda okulda büyük ihtimalle zorbalığa maruz kalan çocuklar.

son las mismas que están más expuestas a ser acosadas en la escuela.

Onlar işte yeryüzüne ulaşıyor ve biz onlara maruz kalıyoruz

llegan a la tierra en el trabajo y estamos expuestos a ellos

maruz kaldı . Pasifik Okyanusu'ndaki adalardan oluşan Tuval ve Kibati,

inundaciones que destruyeron arrecifes de coral y destruyeron cultivos. Mientras que Tuval y Kibati,

- Mevsimsel alerjilere maruz kalıyor musunuz?
- Mevsimsel alerji yaşıyor musunuz?

¿Sufre de alergias estacionales?

Herhangi birimiz yetersiz beslenmeye maruz kalabilir ve bunu bilmeyebilir.

¡Cualquiera de nosotros puede sufrir malnutrición y no saberlo!

Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!

¡Cualquiera de nosotros puede sufrir malnutrición y no saberlo!

Ama virüse daha az maruz kalarak bu riski azaltacağımızı biliyoruz.

pero sabemos que bajas tus riesgos al exponerte al mínimo del virus

Yani biz her yıl kanser riskine %10 daha fazla maruz kalıyoruz

así que estamos expuestos al riesgo de cáncer un 10% más cada año

Yörüngede birden çok yer çekimi ve etki alanına maruz kalmıştır üstelik

Además, ha estado expuesto a múltiples áreas gravitacionales y de impacto en órbita.

Sahibi tarafından kötü muameleye maruz kalan köpeği insan görünce yüreği burkuluyor.

Maltratado por su dueño, este perro inspiraba lástima cuando se le miraba.

Henüz hasta olmak için virüse ne kadar maruz kalınması gerektiğini bilmiyoruz

Y aún no sabemos la cantidad del virus a la que tienes que ser expuesto para enfermarte,

Virüse maruz kalmanızı sınırlayacak şekilde davranışınızı değiştirmek riski tamamen yok etmeyecek.

Cambiar tu comportamiento para limitar la exposición al virus no reducirá tu riesgo a cero.

Bununla birlikte, Soult'un artık kendisini düşman ateşine maruz bırakmaya daha az meyilli olduğu

Sin embargo, se observó que Soult ahora estaba menos inclinado a exponerse al fuego enemigo,

Şımarık bir çocuğu övmenin hiçbir faydası yok. Onlar sıkı bir eğitime maruz kalmalılar.

No tiene sentido halagar a un niño mimado. Ellos deben recibir una educación estrícta.

Tartışmalı filminin gösterime girmesinin ardından saldırı ve aşağılamalara maruz kalıp en sonunda öldürüldü.

Tras del lanzamiento de su obra controvertida; él fue acosado, avergonzado y eventualmente asesinado.

Vlad'ın görüşününe göre, onlar daha iyi bir öteki dünya için dünyevi acılara maruz bırakıldılar

En la opinión de Vlad, ellos "dejan los sufrimientos terrenales para una mejor vida en el más alla".

Trebia'nın soğuk sularını geçtikten sonra, askerleri aç, ıslanmış, ve neredeyse dondurucu olan soğuk havaya maruz bir şekilde durmakta.

Después de vadear el frío Trebia, sus hombres están hambrientos, empapados y cerca de congelarse.

Konsol veya aksesuarları yüksek sıcaklık, yüksek nem ya da doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayın. (5 °C ile 35 °C veya 41°F ile 95°F aralığında sıcaklığa sahip bir ortamda kullanın)

No exponga la consola o los accesorios a altas temperaturas, alta humedad o directamente a la luz del sol (use en un entorno donde las temperaturas varíen desde 5 ºC a 35 ºC, o 41 ºF a 95 ºF).