Translation of "Izledi" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Izledi" in a sentence and their spanish translations:

- Onların hepsi izledi.
- Hepsi izledi.

- Todos miraron.
- Todos observaron.
- Todos comtemplaron.

Tom, Mary'yi izledi.

Tom siguió a María.

Tom dikkatle izledi.

Tom miraba con atención.

Tom sessizce izledi.

Tom vigiló silenciosamente.

Tom çocukları izledi.

Tom observaba a los niños.

Onun dansını izledi.

Ella lo vio bailar.

Tom içgüdülerini izledi.

Tom siguió sus instintos.

- Tom dün televizyon izledi.
- Tom, dün TV izledi.

- Tom vio la televisión ayer.
- Ayer Tom vio la televisión.

Yanardağ patlamasını kıtlık izledi.

A la erupción del volcán le siguió la hambruna.

Yolcuların otobüsten inişini izledi.

Ella miraba a los pasajeros bajarse del bus.

Tom dürbünle yarışı izledi.

Tom vio la carrera con binoculares.

Tom, Mary'nin gidişini izledi.

Tom vio a María irse.

O, onun yüzüşünü izledi.

Ella lo miraba como nadaba.

Tom dehşet içinde izledi.

Tom miraba con susto.

İki dedektif şüpheliyi izledi.

Dos detectives persiguieron al sospechoso.

Tom, Mary'nin talimatlarını izledi.

Tom siguió las instrucciones de Mary.

- Tom onları dikkatli bir şekilde izledi.
- Tom onları dikkatlice izledi.

Tom los observó cuidadosamente.

Gönüllülerimiz fazlasıyla tatsız filmler izledi

Nuestros voluntarios vieron películas muy desagradables ...

Tom, Mary'yi odaya kadar izledi.

Tom siguió a Mary a la habitación.

Tom Mary'yi eve kadar izledi.

Tom siguió a Mary a casa.

Polisler onu Paris'e kadar izledi.

La policía le siguió hasta París.

Tom, Mary'nin karanlıkta kayboluşunu izledi.

Tom vio a María desaparecer en la oscuridad.

Ödevini yaptıktan sonra televizyon izledi.

Después de terminar su tarea, vio la tele.

Jill filmi Ken ile izledi.

Jill vio la película con Ken.

Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.

El perro siguió a su amo, moviendo la cola.

O çok ilgilenmeden olayı izledi.

Él observaba la escena sin mucho interés.

O onu eve kadar izledi.

Ella le siguió a casa.

O onun yemek yiyişini izledi.

Ella lo observó comer.

Tom Mary'nin dans etmesini izledi.

Tom observó a Mary bailar.

Köpek beni evime kadar izledi.

El perro me siguió hasta casa.

O, çocukları derede oynarken izledi.

Ella observó a los niños jugando en el arroyo.

Tom akarsuyu birkaç kilometre izledi.

Tom siguió el arroyo por un par de kilómetros.

Tom bir korku filmi izledi.

Tom vio una película de terror.

Tom yeni tiyatroda bir oyun izledi.

Tom vio una obra en el nuevo teatro.

Bir köpek beni evime kadar izledi.

Un perro me siguió hasta casa.

Biri bizi buraya kadar izledi mi?

¿Alguien nos siguió hasta acá?

Tom Mary'nin bir resim çizmesini izledi.

Tom observó a Mary hacer un dibujo.

O, onun bir resim çekişini izledi.

- Ella lo miraba pintar una pintura.
- Ella le miraba hacer un dibujo.

O, onun bir resim çizişini izledi.

Ella lo miraba pintar una pintura.

Dün gece televizyonda bir basketbol oyunu izledi.

Anoche él vio un partido de baloncesto por la tele.

Bir köpek yavrusu kuyruğunu sallayarak beni izledi.

Un perrito me siguió meneando su cola.

Tom kalktı ve ofisin dışında Mary'yi izledi.

Tom se paró y siguió a María saliendo de la oficina.

O her nereye gitse, köpek onu izledi.

El perro le seguía allá donde iba.

Tom Fransızca alt yazılı bir Japon filmi izledi.

Tom vio una película japonesa con subtítulos en francés.

O, onu ve beyzbol oynayan diğer çocukları izledi.

Ella los vio a él y a otros muchachos jugar béisbol.

- Tom dün televizyon izledi.
- Tom dün televizyon seyretti.

Tom vio la televisión ayer.

O, onu eve kadar izledi ve sonra onu öldürdü.

- Ella le siguió a casa y luego le mató.
- Ella le siguió a casa y le mató.

Onun nerede yaşadığını öğrenmek için onu eve kadar izledi.

Ella lo siguió hasta su casa para averiguar en dónde vivía.

Longus 4000 süvarisini Numidyalı birlklere karşı yolladı onları 6000 Velite izledi.

Longus envía a todos los 4000 de su caballería contra los numidianos, seguidos de cerca por 6000 vélites.

Tom Mary'yi mutfağa kadar izledi, bir bıçak aldı ve onunla onu tehdit etti.

Tom siguió a María hasta la cocina, tomó un cuchillo y la amenazó con él.

Şişman beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onların ikisini uykulu gözlerle izledi.

Un gato gordo y blanco se sentó sobre un muro y los miró con mirada somnolienta.

- Bir köpek okuluma kadar beni izledi.
- Bir köpek beni okuluma kadar takip etti.

Un perro me siguió hasta la escuela.