Translation of "Içindeki" in Spanish

0.021 sec.

Examples of using "Içindeki" in a sentence and their spanish translations:

Kutunun içindeki nedir?

¿Qué hay dentro de la caja?

Paraşüt halatının içindeki iplerden

a este hilo interno de la Paracord.

İçindeki şeyleri görüyor musunuz?

¿Ven todo eso adentro?

İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.

y revelar vidas secretas dentro,

Kapsül içindeki yüksek basınçla kapatıldı.

lo que se selló por la alta presión dentro de la cápsula.

Bu ürünlerin içindeki zararlı toksinlere karşın,

A pesar de las toxinas dañinas presentes en estos productos,

Kafamın içindeki o ses diyor ki

esa voz en mi cabeza me dice

Bu terkedilmiş maden, içindeki tünelin çökmesine

Esta mina se volvió inestable para trabajar

Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur

Lo que tiene es agua dentro de las células

Parantez içindeki kelimeleri kısaltılmış şekle koyun.

Ponga entre paréntesis las palabras en su forma abreviada.

Bir akrebin zehir kesesinin içindeki zehri istiyorum.

Quiero el veneno de un escorpión.

Bir akrebin zehir kesesinin içindeki zehri istiyorum.

Quiero el veneno de un escorpión.

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

Las orejas extragrandes escuchan las vibraciones en la madera hueca.

Şehrin içindeki bir vahada yaşamanın kısıtları vardır.

La vida en un oasis urbano tiene sus límites.

Bu canlı atmosfer içindeki dünyalıları temellendiren şeyler.

terrícolas dentro de este aire viviente.

Kış bir yıl içindeki en soğuk mevsimdir.

El invierno es la estación más fría del año.

Bu on yıl içindeki en kötü fırtına.

- Esta es la peor tormenta que ha habido en diez años.
- Esta es la peor tormenta de los últimos diez años.

Böylece, kutu içindeki tüm belgeler, kullanım sıklığına göre

Así, los documentos quedaban ordenados de izquierda a derecha

O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu.

Ella miraba la película con los ojos rojos de lágrimas.

Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.

Rusia es un acertijo envuelto en un misterio dentro de un enigma.

Dünya, içindeki büyük bir mıknatısla bir top gibidir.

La Tierra es una especie de bola con un gran imán en el interior.

Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim.

Le deseo a todo el mundo una vida tan buena como su bondad interior.

İçindeki Contractin A kasılmaya, Peditoksin ise kıvranmaya sebep oluyor.

La contractina A causa espasmos, y la peditoxina causa convulsiones.

VV: Bence herkes son 10-15 sene içindeki gelişimin farkındadır.

VV: Bueno, creo que todos han visto los avances en los últimos 10, 15 años.

O Sao Paulo'nun içindeki dört tane çok büyük çiftliğin sahibidir.

Él es el dueño de cuatro haciendas muy grandes en el interior de São Paulo.

Hiçbir şey vakum içindeki ışık hızından daha hızlı seyahat edemez.

Nada puede ir más rápido que la velocidad de la luz por el vacío.

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

De hecho, podemos hacer algo mejor. En vez de la mochila, usar la bolsa impermeable.

Kaynaklanan bir kıvılcımdı . Kumanda modülünün içindeki atmosfer saf oksijendi ve bu ortamda

La atmósfera dentro del módulo de comando era oxígeno puro y, en este entorno, incluso los

Tom kemanının bir Stradivarius olduğunu düşündü çünkü Stradivarius adı kemanının içindeki etiketteydi.

Tom pensó que su violín era Stradivarius porque el nombre Stradivarius estaba en la etiqueta dentro del violín.

- Şişenin içindeki nedir?
- Şişede ne var?
- Şişenin içinde ne var?
- Şişedeki ne?

¿Qué hay en la botella?

Ager Falernus mağlubiyetinden önce bile, Roma'daki ve ordu içindeki birçokları diktatörün pasif stratejisine güceniyordu.

Incluso antes de Ager Falernus, muchos en Roma y dentro del ejército resentían la estrategia pasiva del dictador.