Translation of "Ettiğim" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Ettiğim" in a sentence and their spanish translations:

- Tenis tercih ettiğim spordur.
- Tenis tercih ettiğim spor.

- El tenis es mi deporte favorito.
- El tenis es mi deporte preferido.

Hayatım boyunca inkâr ettiğim

Esos mismos límites que toda mi vida había estado negando

Nefret ettiğim kimse yok.

Yo no odio a nadie.

Yardım ettiğim çocuk Tony'dir.

El muchacho al que ayudé es Tony.

Rahatsız ettiğim için üzgünüm.

- Disculpe la molestia.
- Lamento molestarte.
- Lamento molestarle.

- Onun kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.
- Kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.

Fui arrestado porque lo ayudé a escapar.

Ona hakaret ettiğim için kızgındı.

- Él estaba enfadado porque yo lo había insultado.
- Estaba enfadado porque le había insultado.

Sana yardım ettiğim için mutluyum.

Estaba feliz de ayudarte.

Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Lamento molestarte.

Ziyaret ettiğim adam Bay Doi'ydi.

El hombre que visité era el señor Doi.

Sağlığımı ihmal ettiğim için pişmanım.

Me arrepiento de haber descuidado mi salud.

Sana yardım ettiğim için mutluydum.

Estaba feliz de ayudarte.

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Perdón por molestarte.

Onlar, arabalarını tamir ettiğim insanlardır.

Esas son las personas cuyo coche he reparado.

Kariyer hayatımda ilk fark ettiğim şey

lo que supe al principio de mi carrera sin ánimo de lucro

O, Tom'u ziyaret ettiğim son kezdi.

Esa fue la última vez que visité a Tom.

Geçen ay ziyaret ettiğim bu hastaneydi.

Éste es el hospital que visité el mes pasado.

Konuşurken sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Lamento molestarte mientras estás conversando.

Seyahat ettiğim zaman,uçağı tercih ediyorum.

Cuando viajo prefiero ir en avión.

Sizi rahatsız ettiğim için çok üzgünüm.

Pido disculpas por haberles causado problemas.

Bu benim tercih ettiğim konu değil.

No es mi tema preferido.

"Evet! Tam da tahmin ettiğim gibi! Evet!"

"¡Tenía razón!

Daha sonra hatamı fark ettiğim gün geldi.

Luego llegó el día en que descubrí mi error.

Çünkü hiç de hayal ettiğim gibi görünmüyordu.

Porque no se parecía en nada a lo que me había imaginado.

Bu da hareketleri tekrarlarken tercih ettiğim yöntem.

Esta foto muestra mi método preferido para ensayar los movimientos.

Üstelik en merak ettiğim şekli, ağız kopuzu

Además, la forma más curiosa es la brecha bucal

Benim tahammül ettiğim şeye dayanamayanlar depolarda bırakılacak.

no puedan soportar lo que yo mismo soporto se quedarán en los depósitos.

Eskiden telefonu meşgul ettiğim için bana bağırırlardı.

Me solían chillar por acaparar el teléfono.

Seni çok fazla rahatsız ettiğim için üzgünüm.

- Lamento haberle ocasionado tantos problemas.
- Lamento haberte ocasionado tantos problemas.

Benim devam ettiğim aynı okula devam ediyor.

Él asiste a la misma escuela que yo.

Affedersiniz ama bu sipariş ettiğim şey değil.

Lo lamento, pero eso no es lo que ordené.

Ona yardım ettiğim için asla pişman olmadım.

Nunca me arrepentí de haberlo ayudado.

Sizi böyle rahatsız ettiğim için özür dilerim.

Pido disculpas por haberte molestado así.

Ve benim gerçekliğimden ve oynamayı hayal ettiğim rollerden

y no podían estar más lejos de mi realidad

O, benim geçen ay ziyaret ettiğim hastane idi.

Ese era el hospital que visité el mes pasado.

Arabam çalındı. O park ettiğim yerde orada değil.

Me han robado mi coche. No está donde lo aparqué.

Ben son dakikada randevuyu iptal ettiğim için üzgünüm.

- Lamento cancelar la cita a última hora.
- Lamento cancelar la reunión a última hora.

Bu bir müşteriden hediye kabul ettiğim ilk an.

Es la primera vez que acepto un regalo de un cliente.

Biri arabamı çalmış. O park ettiğim yerde değildi.

Alguien se robó mi carro. No está donde lo estacioné.

Ki itiraf etmekten gerçekten nefret ettiğim bir tanesi var.

y hay una que odio tener que admitir.

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat pencereyi açar mısın?

Perdona por interrumpirte, pero, ¿te importaría abrir la ventana?

Tom şu ana kadar gerçekten nefret ettiğim tek kişi.

Tom es la única persona a la que realmente he odiado alguna vez.

Geçen yaz ziyaret ettiğim köy, Nagano bölgesi'ndeki küçük bir köydü.

El pueblo que visité el verano pasado era uno pequeño de la prefectura de Nagano.

- Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- Seni sıkıntıya soktuğum için üzgünüm.

- Lamento molestarte.
- Perdón por haberlo molestado.
- Perdón por haberte molestado.

Daha önce birkaç evlilik yaptım ama hiçbiri bana hak ettiğim mutluluğu vermedi.

Ya estuve casado varias veces, pero ninguna me dio la felicidad que merezco.

- Ben ikiyüzlülükten nefret ederim.
- İkiyüzlülükten nefret ederim.
- İkiyüzlülük benim nefret ettiğim şeydir.

- Odio la hipocresía.
- La hipocresía es mi aversión.

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat sizin için bir telefon çağrısı var.

Lamento molestarle, pero tiene una llamada.

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama bana istasyona giden yolu söyleyebilir misiniz?

Perdone que le moleste, ¿le importaría indicarme el camino hasta la estación?