Translation of "Arkadaşını" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Arkadaşını" in a sentence and their spanish translations:

Arkadaşını yanında getir.

- Trae a tu amigo.
- Tráete a tu amigo.

Kız arkadaşını sevmiyorum.

No me gusta tu novia.

Kız arkadaşını sevmiyor.

- Él no ama a su novia.
- No quiere a su novia.

O, arkadaşını aldattı.

Engañó a su amigo.

Başı beladaki arkadaşını bırakamadı.

Él no pudo abandonar a su amigo en dificultades.

O, arkadaşını ziyaret etti.

Visitó a su amigo.

Kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti.

Él perdió de vista a su amigo entre la multitud.

Arkadaşını geri istiyor musun?

¿Quieres a tu amiga de vuelta?

Kız, arkadaşını ziyaret ediyor.

La muchacha está visitando a su amiga.

O erkek arkadaşını seviyor.

- Ella ama a su novio.
- Ella ama a su pololo.

Kanada'da arkadaşını aradın mı?

¿Has llamado a tu amiga de Canadá?

Erkek arkadaşını nerede tanıdın?

¿Dónde conociste a tu novio?

- Ming dün akşam arkadaşını aradı.
- Dün gece Ming arkadaşını çağırdı.

Anoche Ming llamó a su amigo.

Tom oda arkadaşını gizlice gözetledi.

Tom espió a su compañero de pieza.

Jim kız arkadaşını çok seviyor.

Jim está loco por su novia.

O, erkek arkadaşını çok seviyor.

El ama mucho a su novio.

Tom'un kız arkadaşını asla öpmemeliydim.

Jamás debí besar a la novia de Tom.

Ken Tom'un kız arkadaşını öptü.

Ken besó a la novia de Tom.

Ben senin arkadaşını çok beğeniyorum.

Me gusta mucho tu amigo.

Kendi hayatı riske atarak arkadaşını kurtardı.

Él salvó a su amigo arriesgando su propia vida.

Akşam yemeği için arkadaşını davet et.

Invita a tu amiga a cenar.

Sen hiç arkadaşını teselli ettin mi?

¿Has consolado a un amigo alguna vez?

Asker kendi hayatı pahasına arkadaşını kurtardı.

El soldado ofreció su propia vida para salvar la de su amigo.

Arkadaşını uğurlamak için yurt dışına gitti.

Ha salido al aeropuerto a despedir a un amigo.

Her gün hasta arkadaşını görmeye geliyor.

Viene a ver a su amigo enfermo todos los días.

Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

Dime con quién andas y te diré quién eres.

Tom Cumartesi akşamı kız arkadaşını dışarı çıkardı.

Tom salió con su novia la noche del sábado.

Kate arkadaşını görmek için bir partiye gitti.

Kate fue a una fiesta para ver a su amigo.

O annesini ve kız arkadaşını Fransa'da bıraktı.

Él dejó a su madre y a su novia en Francia.

Kız arkadaşını başka bir adamla görmesi işkenceydi.

Ver a su novia con otro hombre era una tortura para él.

O, annesini ve kız arkadaşını Fransa'da bıraktı.

Él dejó a su madre y a su novia en Francia.

Bu öğleden sonra senin eski bir arkadaşını gördüm.

Vi a un viejo amigo tuyo esta tarde.

Mary erkek arkadaşını ziyaret etmek için Amerika'ya geldi.

María vino a América a visitar a su novio.

Tom kız arkadaşını ziyaret etmek için Avustralya'ya geldi.

Tom vino a Australia a visitar a su novia.

Mary'nin yeni erkek arkadaşını partiye getireceği Tom'un içine doğdu.

Tom tenía el presentimiento de que Mary traería su nuevo novio a la fiesta.

Mary arkadaşını otele kadar takip etti çünkü bölgeyi iyi bilmiyordu.

Mary siguió a su amigo hasta el hotel ya que ella no conocía bien el área.

Kokkinakis kız arkadaşını vurdu. Bunu sana söylediğim için üzgünüm dostum.

Kokkinakis golpeó a tu amiga. Siento decirte eso, compañero.

- Borç para ver ki arkadaşını kaybedesin.
- Dostunu kaybetmek istiyorsan borç ver.

Presta tu dinero y pierde amigos.

Tom, Moskova'daki kız arkadaşını ziyaret ettiğinde pasaportunu ve bütün kredi kartlarını kaybetti.

Tom perdió su pasaporte y todas sus tarjetas de crédito cuando estaba visitando a su novia en Moscú.