Translation of "İçeri" in Spanish

0.129 sec.

Examples of using "İçeri" in a sentence and their spanish translations:

- İçeri girmem gerekiyor.
- İçeri girmeliyim.
- İçeri girmek zorundayım.

Necesito entrar.

İçeri girdim.

Cuando entré

İçeri girmemelisin.

No debes entrar.

İçeri buyurun.

- Entra.
- Ven adentro.
- Entra aquí.
- Pasa adentro.

İçeri gir.

- Entre.
- Entra.
- Entren.
- Entrá.
- Entrad.

İçeri girelim.

- Vamos adentro.
- Vamos para adentro.

İçeri gireyim.

Déjame entrar.

İçeri girmelisin.

Debes entrar.

İçeri girsin.

- Déjalo entrar.
- Dejalo entrar.
- Déjelo entrar.
- Déjenlo entrar.
- Dejadlo entrar.

İçeri girme.

- No entres.
- No entre usted.

İçeri gideceğim.

- Entraré.
- Voy a entrar.

İçeri gel.

- ¡Entra!
- Entre.
- Pase.

- İçeri nasıl girebiliriz?
- Nasıl içeri girebiliriz?

¿Cómo podemos entrar?

- Emilia içeri geliyor.
- Emilia içeri giriyor.

Emilia entra.

Peki, içeri girelim.

Bien, entremos.

Gelgit içeri geliyor

La marea está subiendo.

O içeri girdi.

Ella se fue adentro.

Onlar içeri gelsinler.

Déjalos entrar.

Çocuklar içeri giremez.

Los niños no pueden entrar.

Kediyi içeri aldım.

Dejé entrar al gato.

İçeri nasıl girdin?

- ¿Cómo has entrado?
- ¿Cómo entraste?

Onu içeri gönderin.

- Mándalo dentro.
- Mándelo dentro.
- Mándenlo dentro.
- Mandalo dentro.
- Mándalo adentro.
- Mándelo adentro.
- Mándenlo adentro.
- Mandalo adentro.

Onu içeri gönder.

- Mándala adentro.
- Mándela adentro.
- Mándenla adentro.
- Mandala adentro.

Şimdi içeri girebilirsin.

Puedes entrar ahora.

İçeri girmek istiyorum.

Quiero entrar.

Onu içeri getirin.

- Hazle pasar.
- Hazle entrar.
- Háganle entrar.

Lütfen içeri gelme.

No entrar.

Merhaba, içeri buyurun.

- Hola, pasa adelante.
- Hola, entra.

Lütfen içeri gel.

- Pase adentro, por favor.
- Entre, por favor.
- Por favor entre.

- Girin.
- İçeri gel.

- Entre.
- Pase.

Tom'u içeri götür.

Lleva adentro a Tom.

Herkesi içeri al.

Haz que todos entren.

Şimdi içeri gir.

- Ahora entra.
- Ahora entre.
- Ahora entren.

Tom içeri girmeyecek.

Tom no entrará.

İçeri girmeyi başardım.

- Conseguí entrar.
- Me las arreglé para entrar.

Mary içeri geldi.

Entró Mary.

İçeri girdiğini duymadım.

No te oí entrar.

- Taşınıyorum.
- İçeri giriyorum.

- Me voy a mudar.
- Me mudo.

Lütfen içeri girin.

Por favor, súbase.

Bununla içeri giremezsin.

No puedes entrar con esto.

Sonra da içeri sokalım.

Y, luego, aquí.

Sanırım deriden içeri girdi.

Creo que atravesó el cuero.

Çocuk pencereden içeri girdi.

El niño entró por la ventana.

İçeri girmezsem kulaklarım donacak.

Se me van a congelar las orejas si no entro.

İçeri girmeme izin ver.

Déjame entrar.

Birisi beni içeri itti.

Alguien me empujó al interior.

Affedersiniz, içeri girebilir miyim?

Disculpe, ¿puedo entrar?

Köpeği içeri almayı unuttun!

- ¡Se te olvidó entrar al perro!
- ¡Te olvidaste de dejar entrar al perro!

Köpeği içeri almayı unutma.

Que no se te olvide entrar al perro.

Sen bununla içeri giremezsin.

No puedes entrar con esto.

İçeri girme! Ben çıplağım.

- ¡No entres! Estoy desnudo.
- ¡No entres! Estoy pilucho.

İçeri gelmek ister misin?

¿Quieres entrar?

İçeri gelmemi ister misin?

¿Quieres que pase?

İçeri girsen iyi olur.

Será mejor si entras.

İçeri girmemize izin ver.

Déjanos entrar.

Biri beni içeri itti.

Alguien me empujó para adentro.

- İçeriye git.
- İçeri gir.

- Entre.
- Pase.
- Entra.

Tom'un içeri girdiğini gördüm.

Vi entrar a Tom.

İçeri girmelerine izin verme.

No los dejes entrar.

İçeri gir ve otur.

Entrá y sentate.

Tom'un içeri gelmesini istedim.

Le pedí a Tom que entrase.

İçeri buyurun. Israr ediyorum.

Entra, insisto.

İçeri geldiğimde tartışmayı kestiler.

Dejaron de pelear cuando entré.

Onu içeri davet etti

Ella le invitó a entrar.

çoğunlukla aşağı ve içeri bakarız.

la mayoría de las veces mirando hacia abajo y hacia adentro.

İçeri girip ne bulduğumuza bakalım.

Metámonos y veamos qué encontramos.

- Niçin içeriye gelmiyorsun?
- İçeri girsene.

- ¿Por qué no entrás?
- ¿Por qué no pasas adentro?

Kapı kilitliydi ve içeri giremedik.

- La puerta estaba con llave y no pudimos entrar.
- La puerta estaba cerrada y no pudimos entrar.

Köpeğin içeri girmesine izin verme.

- No dejes entrar al perro.
- No dejes que entre el perro.

Acele edin ve içeri girin.

Apresúrate y entra.

Öğretmen içeri girdiğinde ayağa kalktı.

Cuando el profesor entró, ella se puso en pie.

İçeri girmemle odayı terk etti.

Él salió de la habitación cuando yo entré.

- Neden içeri gelmiyorsun?
- İçeriye gelsene.

¿Por qué no entras?

Bir saniye içeri girebilir miyim?

¿Puedo entrar un segundo?

Dün hastane onu içeri aldı.

El hospital le admitió ayer.

İçeri geldiğimde, köpeğim üzerime atladı.

Cuando llegué, mi perro saltó sobre mí.

- İçeri girebilir miyiz?
- Girebilir miyiz?

¿Podemos entrar?

Lütfen içeri girmeme izin verin.

- Permítame entrar.
- Permítame pasar.

İçeri girdiğinde,akşam yemeğini bitirmiştik.

Cuando ella entró, habíamos terminado de cenar.

Neden içeri girmiyorsunuz ve beklemiyorsunuz?

¿Por qué no entras y esperas?

Tom'un içeri girmesine izin ver.

Dejar entrar a Tom.

İçeri girmeden önce kapıyı çalmalıydın.

Deberías haber llamado antes de entrar.

Lütfen içeri gir ve otur.

Por favor, entre y siéntese.

Kim gelirse gelsin, içeri girdirmeyeceğim.

Quienquiera que venga, no lo dejaré entrar.

İçeri gir lütfen, kapı açık.

Entra, por favor, la puerta está abierta.

İçeri gireceksek ışık kaynağına ihtiyacımız olacak.

Si vamos a entrar allí, necesitaremos una fuente de luz.

Sanırım deriden içeri girdi. Yılanı uzaklaştıralım.

Creo que atravesó el cuero. Alejémosla.

Bir top uçarak pencereden içeri girdi.

Una pelota entró volando por la ventana.

Pat elbiselerini çıkardı ve içeri daldı

Pat se deshizo de su ropa y saltó al agua.

İçeri girmeden önce kapıyı çal lütfen.

Por favor, golpeá la puerta antes de entrar.