Translation of "Sınıf" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Sınıf" in a sentence and their portuguese translations:

Sınıf atlayalım.

Vamos matar aula.

Sınıf boş.

- A sala de aula está vazia.
- A sala está vazia.

Sınıf sessizdi.

A sala de aula estava em silêncio.

- Biz sınıf arkadaşlarıyız.
- Biz sınıf arkadaşıyız.

- Nós somos colegas de classe.
- Somos colegas de classe.

Sınıf arkadaşımla karşılaştım.

- Eu conheci a minha colega de classe.
- Conheci a minha colega de classe.
- Eu conheci o meu colega de classe.
- Conheci o meu colega de classe.

Biz sınıf arkadaşıyız.

Nós somos colegas de classe.

Bu sınıf temiz.

A sala de aula está limpa.

- O bir sınıf değil.
- Orası bir sınıf değil.

Não é uma sala de aula.

O benim sınıf arkadaşım.

Ele é meu colega de classe.

Tom birinci sınıf öğrencisidir.

- Tom é calouro.
- Tom é novato.

Bu bir sınıf değil.

Não é uma aula.

Tom sınıf arkadaşlarımdan biri.

Tom é um dos meus colegas de classe.

Onlar benim sınıf arkadaşlarım.

Elas são minhas colegas de classe.

Ben ikinci sınıf öğrencisiyim.

Sou um estudante do segundo ano.

Sınıf arkadaşlarımla iyi geçiniyorum.

Eu me dou bem com meus colegas de classe.

- Sınıf arkadaşlarına daima sorunlar getirdi.
- Her zaman sınıf arkadaşlarına sorunlar getirdi.

Ele sempre causou problemas aos colegas de classe.

Sözü geçen aileler sınıf ayrılıkları

famílias mencionadas separações de classe

Bizim sınıf boyut olarak büyümüştür.

- Nossa classe cresceu em tamanho.
- Nossa classe tem crescido em tamanho.

Sınıf haftada bir kez toplanır.

A turma se reúne uma vez por semana.

Çocuk, sınıf arkadaşlarının kahkahalarından gocunmadı.

O garoto não se deixou humilhar pelas gargalhadas dos seus colegas de classe.

Erkek kardeşim birinci sınıf öğrencisi.

Meu irmão é estudante do primeiro ano.

Tom benim bir sınıf arkadaşım.

Tom é meu colega de classe.

O ve ben sınıf arkadaşlarıyız.

Ela e eu somos colegas de classe.

Bizim sınıfımız küçük bir sınıf.

- Nossa classe é pequena.
- Nossa turma é pequena.

Bu birinci sınıf bir hastane.

Este é um hospital de primeira classe.

Tom bir üçüncü sınıf öğrencisi.

Tom é um estudante do terceiro ano.

Tom bir birinci sınıf öğrencisi.

Tom é apenas um calouro.

Tom ve Mary sınıf arkadaşıydı.

O Tom e a Mary são companheiros de classe.

Sınıf arkadaşlarınız hakkında kötü konuşmayın.

Não fale mal de seus colegas.

Bütün sınıf onun şakasına güldü.

A turma toda riu da piada dele.

- Tom orta sınıf bir mahallede büyüdü.
- Tom orta sınıf bir semtte büyüdü.

Tom cresceu em um bairro de classe média.

Jim sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor.

O Jim é adorado por todos os seus colegas.

O, bütün sınıf arkadaşlarına karşı samimidir.

Ele é amigável com todos os seus colegas.

Tom ve Mary benim sınıf arkadaşlarım.

Tom e Maria são meus colegas de classe.

Ben bir sınıf programı alabilir miyim?

Pode me dar o calendário de classe?

Kız kardeşim lise sınıf arkadaşıyla evlendi.

- Minha irmã casou com um colega de classe do ensino médio.
- Minha irmã se casou com um amigo do segundo grau.

Tom sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çabaladı.

Tom teve dificuldade para acompanhar seus colegas de classe.

Tom orta sınıf bir mahallede büyüdü.

Tom cresceu num bairro de classe média.

Birinci sınıf 8. 30'da başlar.

A primeira aula começa às 8h30.

Bu kural birinci sınıf öğrencilerine uygulanmaz.

Esta regra não se aplica aos estudantes de primeiro ano.

Tom orta sınıf bir semtte yaşıyor.

Tom mora em um bairro de classe média.

Hayır daha fazlası var onlar sınıf arkadaşıydı

não mais lá eles eram colegas de classe

Kız tüm sınıf arkadaşları tarafından alay edildi.

Todos os colegas da garota riram dela.

Tom sınıf arkadaşlarından daha iyi Fransızca konuşur.

Tom fala francês melhor do que seus colegas de classe.

John, sınıf arkadaşlarına yetişmek için çok çalışmalıdır.

John precisa se empenhar para acompanhar os colegas de classe.

O, tüm sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.

Ele está se dando bem com todos seus colegas de classe.

Çocuklar geniş ve ferah sınıf işgal etti.

As crianças ocuparam a sala de aula grande e espaçosa.

Leyla üst orta sınıf bir semtte yaşıyordu.

Layla morava em um bairro de classe média alta.

Tom bir birinci sınıf öğrencisi, değil mi?

Tom é um calouro, não é?

Başlık parası mı dersin, sınıf ayrımı mı dersin

Você acha que esse é o preço do título ou da separação de classes?

Yoksa dışarıya mı dalmış? aynı sınıf ortamı gibi

ou ele está mergulhado lá fora? assim como o ambiente da sala de aula

Bazı sınıf arkadaşlarım voleyboldan, diğerleri ise tenisten hoşlanıyor.

Alguns dos meus colegas gostam do vôlei e outros curtem o tênis.

O başka bir sınıf arkadaşı kadar hızlı koşar.

Ele corre tão rápido como qualquer outro colega de aula.

Zor zamanlarda bana yardımcı olan sınıf arkadaşlarıma teşekkürler!

Obrigado aos meus colegas que me ajudaram durantes os momentos difíceis.

Bazı sınıf arkadaşları benim ona çikolata verdiğimi gördü.

Alguns colegas me viram dando chocolate a ele.

O kekelemeye başladığında sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.

Quando ela começou a gaguejar, os colegas de classe não puderam deixar de rir.

- Bugün bütün sınıf burada.
- Bugün sınıftaki herkes burada.

A classe inteira está presente hoje.

Bir süreden sonra ise çileden çıkıyor sınıf ayrımı yüzünden

depois de um tempo, ele fica indignado com a separação de classes

Tom sınıf arkadaşları, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından çok sevilirdi.

Tom era muito querido de seus colegas de classe, professores e amigos.

Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu.

- Ele foi o tipo de criança que sempre se mostrava para os colegas de classe dele.
- Ele foi o tipo de criança que sempre ficava se exibindo para os colegas de classe dele.

Lütfen birinci sınıf bir otelde bana bir oda ayırın.

Por favor, faça em meu nome uma reserva de um quarto em um hotel de primeira classe.

Bu sefer burada ki eleştiri orta sınıf geçinmeyi sağlayan insanlara geldi

Desta vez, as críticas chegaram às pessoas que ganharam a vida na classe média

Tom sınıf arkadaşlarını dansı erteleme hakkındaki fikirlerini değiştirmeleri için ikna edemedi.

Tom não conseguiu fazer seus colegas de classe desistirem de adiar o baile.

Ben 15 yıl önce mezun olduğumdan beri eski sınıf arkadaşlarımdan herhangi birini görmedim.

Não vi meus antigos colegas de aula desde que me formei 15 anos atrás.

Sınıf arkadaşlarımın bazıları yeni internet kullanıcısıdır; onlar bilgisayar bilimleri hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.

Alguns colegas meus são noobs totais; eles não sabem nada de ciência da computação.

Ve sonra çok daha karmaşık ve birinci sınıf bir ölçü ile başka bir şiir yazıyor ve

E então ele produz outro poema em um medidor muito mais complexo e de alta classe, e diz

Tom'un sürekli tartışması onun sınıf arkadaşlarından bazılarını kızdırmaktadır. Fakat, sınıfın çoğu onu görmezden gelmeyi henüz öğrendi.

As constantes discussões de Tom irritam alguns de seus companheiros. No entanto, a maioria da classe já aprendeu a ignorá-lo.

Üniversiteye ilk girdiğimde beni en çok şaşırtan şey sınıf arkadaşlarımdan çok azının verimli çalışmayı nasıl bildikleriydi.

O que mais me surpreendeu quando ingressei na faculdade pela primeira vez era o pouco que meus colegas de escola sabiam sobre estudar eficientemente.