Translation of "Kol" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Kol" in a sentence and their portuguese translations:

Kol saati çalışmıyor.

O relógio de pulso não funciona.

Dirsek; üst kol ve alt kol arasındaki eklemdir.

O cotovelo é a junção entre o braço e o antebraço.

- Dirsek kol ve önkol arasında eklemdir.
- Dirsek ön kol ile üst kol arasındaki eklemdir.

O calcanhar é a junção do braço e do antebraço.

- Kol saatimin tamir edilmesi gerekiyor.
- Kol saatimin onarılması gerekiyor.

Meu relógio precisa ser consertado.

...katiller sokakta kol geziyor.

... há predadores à solta.

Çift kol kola yürüyordu.

O casal estava andando de braços dados.

- Amcam bana bu kol saatini verdi.
- Dayım bana bu kol saatini verdi.
- Eniştem bana bu kol saatini verdi.

- Meu tio me deu esse relógio.
- Esse relógio foi dado pelo meu tio.

Nehir kıyılarında jaguarlar kol gezer.

Os jaguares patrulham a margem do rio...

Her köşede... ...tehlike kol geziyor.

Há perigo... ... em todo o lado.

- Kol saatimi kaybettim.
- Saatimi kaybettim.

Perdi meu relógio.

Kol saatim geri kalmış olmalı.

Meu relógio deve estar atrasado.

Omuz kol ve gövdeyi birleştirir.

Os ombros unem os braços ao tronco.

Annemize bir kol saati verdik.

Demos um relógio de presente à nossa mãe.

Babası ile kol kola yürüdü.

Ela andou de braços dados com seu pai.

Hırsızlar gece yarısı kol gezer.

Assaltantes vagueiam por aqui à meia-noite.

Kullandıkları kol saatindeki özellikler daha yüksek

Os recursos do relógio de pulso que eles usam são mais altos

Molly'nin büyük bir kol saati var.

Molly tem um relógio grande.

Bu kol saati yeni bir model.

Este relógio é de um modelo novo.

Tom altından yapılmış bir kol saati takıyor.

Tom usa um relógio de pulso de ouro.

Düşük ışığa duyarlı kameralar Mumbai sokaklarında kol gezen...

As câmaras de filmagem com pouca luz revelam os predadores poderosos...

- Kolkola yolda yürüyorlardı.
- Cadde boyunca kol kola yürüyorlardı.

- Eles estavam caminhando pela rua de braços dados.
- Elas estavam caminhando pela rua de braços dados.

Onlar onu onun kol saati ile kimliğini saptayabildiler.

Eles foram capazes de identificá-lo pelo seu relógio de pulso.

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

Com o perigo a vaguear na escuridão, não pode arriscar deixá-las sozinhas.

Nihayetinde, yaklaşık 100 gün sonra, kol tamamen yeniden büyümüştü.

Cerca de 100 dias depois, o tentáculo acabou por voltar a crescer.

- Annemize bir kol saati verdik.
- Annemize bir saat hediye ettik.

Demos um relógio de presente à nossa mãe.

O, uzun kol ve bacaklarıyla, çok uzun boylu ve inceydi.

Ele era muito alto e magro, com longos braços e pernas.

Ben saat kullanmıyorum ama saat kullananlar hemen bir kol saatine baksınlar

Eu não uso um relógio, mas os observadores devem olhar imediatamente para um relógio de pulso.

Ne zaman onların kol saatinde bir cep telefonuyla çıkacaklarını merak ediyorum.

Eu só quero saber quando é que vão inventar um telefone celular em um relógio de pulso.

- Korkarım ki saatin 2 dakika geri.
- Korkarım ki kol saatiniz iki dakika geri.

Acho que teu relógio está dois minutos atrasado.