Translation of "Insanları" in Portuguese

0.012 sec.

Examples of using "Insanları" in a sentence and their portuguese translations:

İnsanları tanıyorum.

Eu conheço pessoas.

İnsanları tanıyorsun.

Você conhece as pessoas.

Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.

Armas não matam pessoas. Pessoas matam pessoas.

- Bu insanları tanımıyorum.
- O insanları tanımıyorum.

- Não conheço essas pessoas.
- Eu não conheço essas pessoas.
- Eu não conheço aquelas pessoas.
- Não conheço aquelas pessoas.

Arkasından insanları çiğnemesi

mastigando pessoas por trás

Nasa'nın insanları kandırarak

O povo enganador da Nasa

İnsanları görünüşle yargılama.

Não julgue as pessoas pela aparência.

O insanları tanıyorum.

Conheço essa gente.

Silahlar insanları öldürmez.

As armas não matam os homens.

Evlilik insanları değiştirir.

O casamento muda as pessoas.

Buradaki insanları seviyorum.

- Eu gosto do povo daqui.
- Gosto do povo daqui.

Bilgisayarlar insanları aptallaştırır.

Computadores tornam as pessoas tolas.

İnsanları korkutmayı severim.

Eu adoro assustar as pessoas.

İnatçı insanları sevmem.

Eu não gosto de pessoas teimosas.

Onlar insanları silâhlandırdılar.

- Armaram as pessoas.
- Armaram o povo.

Dürüst insanları severim.

Eu gosto de pessoas honestas.

Bazı insanları anlamıyorum.

Não entendo algumas pessoas.

Gelecek yıllarımı genç insanları

era passar os anos que me restavam na vida

Korona boğarak öldürüyor insanları

Corona sufocante mata pessoas

Bilinçsiz insanları da koruyun

Proteger pessoas inconscientes também

İnsanları görünüşlerine bakarak yargılamamalıyız.

Nós não deveríamos julgar alguém pela sua aparência.

O, insanları aşağılamaktan hoşlanır.

Ela gosta de humilhar as pessoas.

O, insanları aşağılamayı sever.

Ela gosta de humilhar as pessoas.

Başka insanları davet edebilirsin.

Você pode convidar outras pessoas.

Onun gibi insanları sevmem.

Eu não gosto de homens como ele.

Bana bakan insanları sevmiyorum.

Eu não gosto que as pessoas fiquem me olhando.

Sahte insanları gerçekten sevdim.

Já amei de verdade gente de mentira.

Bu insanları buradan çıkarın.

- Tire essas pessoas daqui.
- Tira essas pessoas daqui.

İnsanları parmakla göstermek terbiyesizlik.

É falta de educação apontar às pessoas.

Evlilik bazı insanları korkutur.

O casamento assusta certas pessoas.

İnsanları görünüşlerine göre yargılayamazsın.

- Você não pode julgar as pessoas pela aparência.
- Você não pode julgar as pessoas pela sua aparência.
- Vocês não podem julgar as pessoas pela aparência.
- Vocês não podem julgar as pessoas pela sua aparência.

Şu insanları tanıyor musun?

Você conhece aquelas pessoas?

Açlık çeken insanları demokratikleştiremezsiniz.

Não dá para democratizar um povo faminto.

İnsanları yemek yanlış mıdır?

Comer gente é errado?

Bu insanları buradan çıkarmalıyız.

- Precisamos tirar essas pessoas daqui.
- Nós precisamos tirar essas pessoas daqui.

Biz insanları temsil ediyoruz.

Nós representamos o povo.

Tom insanları izlemekten hoşlanıyor.

Tom gosta de observar as pessoas.

İnsanları kovalayıp kasten ısırmaya çalışmazlar

Não perseguem humanos para os tentar morder propositadamente,

Solar fırtınaları ise bilim insanları

tempestades solares são cientistas

Bazı insanları memnun etmek zordur.

Algumas pessoas são difíceis de agradar.

O sık sık insanları kızdırır.

Ele frequentemente deixa as pessoas zangadas.

O sürekli diğer insanları eleştirir.

Ele critica outras pessoas constantemente.

Ben insanları mutlu etmeyi seviyorum.

- Gosto de alegrar as pessoas.
- Gosto de fazer as pessoas felizes.

Bu nedenle Okinava insanları savaştı.

Assim lutava o povo de Okinawa.

Bu örümcek insanları nadiren ısırır.

Esta aranha raramente ataca o homem.

İnsanları isimlerine bağlı olarak yargılamamalısın.

Não se pode julgar uma pessoa pelo nome.

Sessizlik bazı insanları sinirli yapar.

O silêncio deixa algumas pessoas nervosas.

Tom insanları nasıl rahatlatacağını bilir.

- Tom sabe como consolar as pessoas.
- Tom sabe como confortar as pessoas.

Bugün sadece genç insanları anlamıyorum.

Eu não entendo a juventude dos dias de hoje.

Iyi niyetli bir adamı çıkarcı insanları

pessoas que fazem um homem bem-intencionado

çıkarcı insanları anlattı yine bu film

Este filme contou às pessoas interessadas em

O yıllarda bu insanları inandırmak için

Para convencer essas pessoas naqueles anos

İnsanları inandırmak için yeterli miydi acaba?

Foi o suficiente para fazer as pessoas acreditarem?

İnsanları şüphelendiren bir sürü olay var

Existem muitos eventos que fazem as pessoas suspeitarem

Insanları bir yalana inandırmanın yolu ise

a maneira de convencer as pessoas a mentir

Konuşmacı insanları isyana teşvik etmeye çalıştı.

O orador procurou incitar a população a uma revolta.

Diğer insanları kıskanırsan asla mutlu olamazsın.

Você nunca poderá ser feliz se você sentir inveja das outras pessoas.

O yalan söyleyen insanları hor görüyor.

Ela despreza as pessoas que mentem.

Yasalar insanları kendilerinden korumak için vardır.

As leis estão aí para proteger as pessoas delas mesmas.

- Para insanı değiştirir.
- Para insanları değiştirir.

O dinheiro muda as pessoas.

Yoksulluk bazen insanları suç işlemeye tahrik eder.

- A pobreza, por vezes, leva as pessoas a cometer crimes.
- Às vezes, a pobreza leva as pessoas a cometer crimes.

Ben dili güzel biçimde kullanan insanları severim.

Eu gosto das pessoas que usam a língua de uma maneira bela.

Tıbbi helikopterler çok hasta insanları hastanelere götürürler.

Helicópteros de resgate levam pessoas muito doentes para os hospitais.

Ben genellikle onun gibi insanları rahatsız etmem.

Normalmente não dou importância a pessoas como ele.

Dünyadaki en büyük bilim insanları arasında sayılıyor.

Ele está entre os maiores cientistas do mundo.

İnsanları derilerinin rengine göre yargılamaya son ver.

Pare de julgar as pessoas pela cor de sua pele.

Evlilik genç insanları ilgilendiren bir konu değildir.

O casamento não é um assunto que interesse aos jovens.

Boston'un en sevdiğim taraflarından biri de insanları.

Uma de minhas coisas favoritas em Boston são as pessoas.

Burada ise durum komedisi ile insanları güldürmeyi başardı

aqui ele conseguiu fazer as pessoas rirem com uma comédia

Bugün biz yeni yoğun bakımlara nasıl insanları alacağız

como vamos conseguir novas pessoas para terapia intensiva hoje

Hedef sadece iş arayan insanları işe almak değil,

O objetivo não é empregar pessoas que precisam de um trabalho,

İnsanları inandırmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaktı Amerikalılar

Os americanos fariam tudo o que pudessem para fazer as pessoas acreditarem

Bilim insanları bunları uzun süreçli kuyruklu yıldızlar olarak adlandırıyor

os cientistas os chamam de cometas de longo processo

Bir kütüphanede yüksek sesle konuşan insanları dinlemek sinir bozucu.

É irritante ouvir pessoas falando alto em uma biblioteca.

- En çok hangi tür insanları seversin?
- Senin tipin nedir?

Qual é o seu tipo?

Alzheimer hastalığı çoğunlukla 60 yaşından fazla olan insanları etkiler.

O Mal de Alzheimer afeta principalmente pessoas acima de 60 anos.

Ben genellikle diğer insanları görmek istediğim için evden dışarı çıkmam.

Eu, geralmente, não saio de casa para querer ver outras pessoas.

Ve bilim insanları, bu dönemin çoğunda hastalığı başkasına bulaştırabileceğinizi düşünüyor.

E os cientistas acreditam que você pode ser contagioso durante a maior parte desse período.

Doğru şeyi yap. Bu bazı insanları sevindirecek ve geriye kalanını şaşırtacak.

Faça a coisa certa. Isso irá gratificar algumas pessoas e surpreender o resto.

Agresif olmasına rağmen, uzmanlara göre bu sürüngen katil insanları av olarak görmez.

E os peritos dizem que este assassino silencioso pode ser agressivo, mas não considera os humanos presas.

O insanları topluma kazandırmanın yolu ise bizlere yani o kişilerin arkadaşlarına düşüyor

a maneira de trazer essas pessoas para a sociedade recai sobre nós, seus amigos.

İnsanlar besin zincirinin üstünde değiller. Sonuçta, aslanlar insanları yiyor, ama insanlar aslanları yemiyor.

Os seres humanos não estão no topo da cadeia alimentar. Afinal, os leões comem pessoas, mas as pessoas não comem leões.

Tatoeba Korpus'taki hataların sayısını azaltmanın bir yolu, insanları sadece kendi anadillerine çeviriler yapmaya teşvik etmek olabilir.

Uma maneira de diminuir o número de erros no Corpus Tatoeba seria encorajar as pessoas a traduzir apenas em suas línguas nativas.

İnsanları çikolatanın vanilya olduğuna ne kadar ikna etmeye çalışırsan çalış, o hala çikolata, kendini ve başka birilerini vanilya olduğuna ikna etmeyi becerebilsen de.

Não importa o quanto você tenta convencer os outros de que chocolate é baunilha, ele ainda será chocolate, mesmo que você possa convencer a si mesmo e poucos outros de que é baunilha.