Translation of "Birbirleriyle" in Portuguese

0.005 sec.

Examples of using "Birbirleriyle" in a sentence and their portuguese translations:

Birbirleriyle tokalaştılar.

Eles apertaram as mãos um do outro.

Bir türlü birbirleriyle anlaşamıyorlar

Eles não podem se dar bem um com o outro

Onlar birbirleriyle iyi geçinirler.

Estão se dando bem.

Tom ve Mary birbirleriyle sohbet ediyorlardı.

O Tom e a Mary estavam se falando.

Tom ve Mary birbirleriyle Fransızca konuşurlar.

- O Tom e a Mary conversam em francês.
- O Tom e a Mary falam francês entre si.

Ben onların birbirleriyle flört etmelerini onaylamıyorum.

Eu não aprovo seu namoro.

Tom ve Mary birbirleriyle İngilizce konuşuyorlar.

- Tom e Maria se falam em inglês.
- Tom e Mary se falam em inglês.

Tom ve Mary birbirleriyle sarılıp öpüştüler.

Tom e Maria se abraçaram e beijaram.

Biliyorsun Jamal ve Sarah birbirleriyle geçinmezler.

Sabes perfeitamente que o Jamal e a Sara não se dão de todo.

Bay Long ve Bay Smith birbirleriyle konuştu.

O Sr. Long e o Sr. Smith se falaram.

Tom ve Mary uzun süre birbirleriyle konuştu.

Tom e Mary conversaram por um longo tempo.

Tom ve Mary birbirleriyle genellikle Fransızca konuşurlar.

- O Tom e a Mary geralmente falam francês entre si.
- O Tom e a Mary normalmente falam francês entre si.
- O Tom e a Mary geralmente falam em francês entre si.
- O Tom e a Mary normalmente falam em francês entre si.

Tom ve Mary sonunda tekrar birbirleriyle konuşuyorlar.

Tom e Maria finalmente voltaram a falar um com o outro.

Dansçılar biraz konuştu ve yalnızca birbirleriyle konuştu.

Os dançarinos falavam pouco e apenas entre si.

Çocuk ve amcası masada birbirleriyle karşı karşıya geldi.

O menino e seu tio sentaram-se à mesa, à frente um do outro.

Tom ve Mary her zaman birbirleriyle flört ediyorlar.

O Tom e a Mary estão sempre flertando um com o outro.

Ortak yönleri olmadığı için Tom ve Mary birbirleriyle geçinmiyor.

O Tom e a Mary não se dão pois não têm nada em comum.

- Hepsi Hollandalı insan olma gerçeğine rağmen, onlar birbirleriyle Almanca konuştu.
- Hepsi her ne kadar Hollandalı olsa da birbirleriyle Almanca konuştular.

Embora fossem todos holandeses, eles falavam alemão entre si.

Tek ortak dilleri olduğu için birbirleriyle İngilizce konuşan Japon ve Çinli arkadaşlarım var.

Eu tenho um amigo japonês e um chinês que falam um com o outro em inglês, já que esta é a única língua que eles têm em comum.