Translation of "Sabahleyin" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Sabahleyin" in a sentence and their polish translations:

Sabahleyin görüşürüz.

- Zobaczymy się rano.
- Do zobaczenia rano.

Sabahleyin giderim.

Wychodzę rano.

Sabahleyin ayrıldım.

Wyszedłem rano.

Sabahleyin konuşalım.

Porozmawiamy rano.

Sabahleyin konuşabiliriz.

Możemy porozmawiać rano.

Sabahleyin gidiyorum.

Wychodzę rano.

Sabahleyin öğreneceğiz.

Dowiemy się rano.

Sabahleyin meditasyon yapardı.

Medytował rano.

Sabahleyin hava serin.

Rano powietrze jest chłodne.

Tom sabahleyin çalışır.

Tom pracuje rano.

Sabahleyin güneş doğar.

Słońce wschodzi rano.

Sabahleyin ne yedin?

- Co jadłeś rano?
- Co jadłaś rano?
- Co jedliście rano?

Tom sabahleyin ayrılıyor.

Tom wychodzi rano.

Sabahleyin egzersiz yaparım.

Rano robię ćwiczenia.

Sabahleyin görüşürüz, Tom.

Do zobaczenia rano, Tom.

Sabahleyin İngilizce çalıştı.

Uczyła się angielskiego rano.

Sabahleyin odayı temizle.

Posprzątaj pokój rano.

Sabahleyin şiddetli yağmur yağdı.

Rano mocno padało.

Bob sabahleyin kahvaltı hazırlar.

Bob robi rano śniadanie.

O sabahleyin saçını tarar.

Ona czesze jej włosy rano.

Sabahleyin hava çok soğuktu.

Rano było bardzo chłodno.

Şu andan itibaren sabahleyin çalışalım.

Od teraz uczmy się rano.

Onların sabahleyin dört dersi var.

Mają cztery lekcje rano.

Sabahleyin dörtte yağmur yağmaya başladı.

Zaczęło padać o 4 rano.

Sabahleyin sadece tost ve kahve alırım.

Na śniadanie jem tylko grzankę z kawą.

Tom bana sabahleyin çalışmaktan hoşlanmadığını söyledi.

Tom powiedział mi, że nie lubi się uczyć rano.

Tom sabahleyin her zaman çay içer.

Tomasz zawsze rano pije herbatę.

Sabahleyin her zaman iki fincan kahve içerim.

Zawsze piję rano dwie filiżanki kawy.

Tom Mary'nin sabahleyin John'u aramasını hatırlatmasını istedi.

Tom poprosił Mary o przypomnienie, żeby zadzwonił rano do Johna.

Ben sabahleyin her zaman iki fincan kahve içerim.

Zawsze wypijam rano dwie kawy.

Sen sabahleyin erken kalkmayı seven tanıdığım tek kişisin.

Jesteś jedyną osobą, jaką znam, która lubi wstawać wcześnie rano.

Benim hakkımda bilmen gereken bir şey sabahleyin geç saatlere kadar uyumamdır.

Trzeba ci wiedzieć, że rano lubię długo pospać.

- Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Annem her zaman sabahleyin erken kalkar.

- Mama zawsze wstaje wcześnie rano.
- Mama zawsze budzi się wczesnym rankiem.