Translation of "Ayrılıyor" in English

0.008 sec.

Examples of using "Ayrılıyor" in a sentence and their english translations:

Tom ayrılıyor.

- Tom is leaving.
- Tom leaves.

- Sami yeni ayrılıyor.
- Sami şimdi ayrılıyor.

Sami is just leaving.

Tren istasyondan ayrılıyor.

The train is leaving the station.

O dokuzda ayrılıyor.

She is leaving at nine o'clock.

Boston'dan ayrılıyor musun?

Are you leaving Boston?

Şimdi ayrılıyor olmalıyız.

We must be leaving now.

Yarın ayrılıyor olacağım.

- I'll leave tomorrow.
- I'll be leaving tomorrow.

Tom sabahleyin ayrılıyor.

Tom is leaving in the morning.

Tom evden ayrılıyor.

Tom is leaving home.

Şimdiden ayrılıyor muyuz?

Are we already leaving?

Yakında ayrılıyor olacağız.

- We'll soon be leaving.
- We'll leave early.

Ülke parçalara ayrılıyor.

The country's falling apart.

Yakında ayrılıyor olabilirim.

I might be leaving soon.

Sami erken ayrılıyor.

Sami is leaving early.

Tom erken ayrılıyor.

Tom is leaving early.

Ve beynim vücudumdan ayrılıyor

and my brain leaves my body

Bakın, burada yol ayrılıyor.

Look, it forks here.

Kartacalılar New Carthage'dan ayrılıyor.

Carthaginians march out of New Carthage.

O yarın Şikago'dan ayrılıyor.

He is leaving Chicago tomorrow.

O, şimdi evden ayrılıyor.

He is leaving home now.

Tom 2.30'da ayrılıyor.

Tom is leaving at 2:30.

Tom yarın Boston'dan ayrılıyor.

Tom is leaving Boston tomorrow.

Yol burada ikiye ayrılıyor.

The road divides here into two.

Tren saat altıda ayrılıyor.

The train leaves at six o'clock.

Tom ayrılıyor gibi görünüyordu.

Tom seemed to be leaving.

Tom yarın buradan ayrılıyor.

Tom is leaving here tomorrow.

Tom yarın sabah ayrılıyor.

Tom is leaving tomorrow morning.

Tom bu gece ayrılıyor.

Tom is leaving tonight.

Tom Kobe'den yarın sabah ayrılıyor.

Tom is leaving Kobe tomorrow morning.

Büyükelçi bu gece Japonya'dan ayrılıyor.

The ambassador is leaving Japan tonight.

Emily bu sabah Paris'ten ayrılıyor.

Emily is leaving Paris this morning.

Karım kasabadan birkaç günlüğüne ayrılıyor.

My wife is leaving town for a few days.

O, üç gün içinde ayrılıyor.

He is leaving in three days.

Hangi yaşta çocuklar okuldan ayrılıyor?

At what age do children leave school?

Çarklı gemi şimdi limandan ayrılıyor.

The paddle steamer is just leaving port.

Tom bu sabah Boston'dan ayrılıyor.

Tom is leaving Boston this morning.

Tom önümüzdeki pazartesi günü ayrılıyor.

Tom will leave next Monday.

Tom sık sık erken ayrılıyor.

Tom often leaves early.

Tom muhtemelen yakında ayrılıyor olacak.

- Tom is probably going to be leaving soon.
- Tom will probably be leaving soon.
- Tom will likely be leaving soon.
- Tom is likely to be leaving soon.

Tom yarın sabah Boston'dan ayrılıyor.

Tom will leave Boston tomorrow morning.

Tom yarın sabah Boston'tan ayrılıyor.

Tom is leaving Boston tomorrow morning.

Tom yarın sabah erken ayrılıyor.

Tom is leaving early tomorrow morning.

Tom otuz dakika içinde ayrılıyor.

Tom is leaving in thirty minutes.

Tom gelecek ay Boston'dan ayrılıyor.

Tom is leaving Boston next month.

Tom bu öğleden sonra ayrılıyor.

Tom is leaving this afternoon.

Tom birkaç dakika içinde ayrılıyor.

Tom is leaving in a few minutes.

Bu hangi şekilde diğerlerinden ayrılıyor.

How is it different?

Ayrılıyor mu yoksa kalıyor mu?

Is he leaving or is he staying?

- Yakında gidiyor muyuz?
- Yakında ayrılıyor muyuz?

Are we leaving soon?

Biz birkaç dakika içinde ayrılıyor olacağız.

We'll be leaving in a few minutes.

Tom neden bu kadar çabuk ayrılıyor?

Why is Tom leaving so soon?

Tom yarın Boston'dan ayrılıyor, değil mi?

Tom is leaving Boston tomorrow, isn't he?

- Yakında ayrılıyor musun?
- Yakında gidiyor musunuz?

Are you leaving soon?

Misafirlerimiz kısa süre içinde ayrılıyor olacaklar.

Our guests will be leaving shortly.

- Tom neden ayrılıyor?
- Tom neden gidiyor?

- Why is Tom leaving?
- Why's Tom leaving?

Bu koltuk birisi için mi ayrılıyor?

Is this seat being saved for anybody?

Tom yarın sabah erken ayrılıyor olacak.

Tom will be leaving early tomorrow morning.

Tom bu öğleden sonra ayrılıyor olacak.

Tom will be leaving this afternoon.

"Tom ve Mary ayrılıyor." "Bu eski hikaye."

"Tom and Mary have broken up." "That's ancient history."

- Tom'la ilşkiyi bitiriyor musun?
- Tom'la ayrılıyor musun?

Are you breaking up with Tom?

- Benimle ilişkiyi bitiriyor musun?
- Benimle ayrılıyor musun?

Are you breaking up with me?

Tom ayrılıyor olduğunu Mary'ye söylememeye karar verdi.

Tom decided not to tell Mary that he was leaving.

- Sami yarın ayrılıyor.
- Sami yarın yola çıkıyor.

Sami is leaving tomorrow.

- Tom kasabayı terk ediyor.
- Tom şehirden ayrılıyor.

Tom is leaving town.

Tom ve Mary önümüzdeki pazartesi Boston'dan ayrılıyor.

Tom and Mary are leaving Boston next Monday.

Zamanı geldi deyip babasına rest çekip şirketten ayrılıyor

saying it's time to rest his father and leave the company

- Tom üç aylığına gidiyor.
- Tom üç aylığına ayrılıyor.

Tom is leaving for three months.

O bu gece Amerika Birleşik Devletlerine gitmek için ayrılıyor.

- She is leaving for America tonight.
- She is leaving for the United States tonight.

- Yarından sonraki gün ayrılacağım.
- Yarından sonraki gün ayrılıyor olacağım.

I'll be leaving the day after tomorrow.

Vejeteryan, bekar ve yoga hayranı. Modi, geleneksel siyasi figüründen ayrılıyor.

Vegetarian, single, and a Yoga enthusiast: Modi escapes the traditional politician profile.

"Bizim trenimiz saat 9'da ayrılıyor" - "Merak etmeyin. Biz bunu yapacağız."

"Our train leaves at 9." "Don't worry. We'll make it."

Termal görüntüleme, şahane bir stratejiyi gözler önüne seriyor. Dişi aslan, intizamsız sürüden ayrılıyor.

Thermal imaging reveals a remarkable strategy. The lioness separates herself from the disorderly pride.

- Trenimiz saat 2.30'da ayrılıyor.
- Trenimiz saat 2.30'da kalkıyor.
- Trenimiz saat 2.30'da yola çıkıyor.

Our train leaves at 2:30.