Translation of "Doğal" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Doğal" in a sentence and their polish translations:

Plastikten doğal materyallere,

od plastiku po materiały otrzymywane naturalnie,

Oldukça doğal gözüküyor.

Wygląda całkiem naturalnie.

Bu doğal mı?

Czy to naturalne?

Doğal olmaktan hoşlanıyorum.

Lubię postępować spontanicznie.

- Elbette.
- Doğal olarak.

Naturalnie.

Doğal kaynaklarımızı korumaya çalışmalıyız.

Musimy próbować chronić nasze naturalne zasoby.

Kuşlar böceklerin doğal düşmanıdır.

Ptaki są naturalnymi wrogami owadów.

Doğal bir sarışın mısın?

- Jesteś naturalną blondynką?
- Jesteś naturalnym blondynem?

Doğal saç rengin nedir?

Jaki jest twój naturalny kolor włosów?

O doğal nedenlerden ölmüştü.

On umarł z przyczyn naturalnych.

Kölelik, normal, doğal ve gerekli.

Niewolnictwo jest normalne, naturalne i niezbędne.

Doğal bir haşere kontrol aracı,

Ogranicza liczbę szkodników,

Bu harika bir doğal uzaklaştırıcıdır.

To świetny naturalny środek odstraszający.

Dünya'nın en doğal olmayan yerleri.

Najbardziej nienaturalne miejsca na Ziemi.

Veya doğal doğum yapmış insanlar.

czy ludzi wykonujących pracę fizyczną.

Doğal kaynaklarımızdan faydalansak iyi olur.

Lepiej wykorzystujmy nasze zasoby naturalne.

O ülke doğal kaynaklara sahip.

Ten kraj ma zasoby naturalne.

Onun saçı doğal olarak kıvırcık.

Jej włosy są naturalnie kręcone.

Japonya doğal güzelliği ile ünlüdür.

Japonia znana jest z pięknych krajobrazów.

Kimsenin doğal bir bağışıklığı yok.

Nikt nie ma na to naturalnej odporności.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

Chiny są bogate w surowce naturalne.

Depremler ve seller doğal felaketlerdir.

Trzęsienia ziemi i powodzie to klęski żywiołowe.

Senin doğal saç rengin ne?

Jaki jest twój naturalny kolor włosów?

Dünyanın ayı doğal bir uydudur.

Księżyc ziemski jest jej naturalnym satelitą.

Japonya'da doğal kaynaklar bol değildir.

Japonia nie obfituje w bogactwa naturalne.

Tom doğal bir ölümle öldü.

Tom zmarł śmiercią naturalną.

- 25 bir doğal sayıdır (0 dahil).
- 25 doğal bir sayıdır (0 dahil).

25 jest liczbą naturalną.

Bu oldukça iyi bir doğal sığınak.

To naprawdę całkiem dobre naturalne schronienie.

Bütün sapmalar doğal bir son bulur

Wszelkie anomalie dobiegają naturalnego końca

Burada doğal tepki mekanizmayı yok etmek,

trzeba naturalnie rozwalić machinę,

Bu ülke doğal kaynak açısından zengindir.

Ten kraj obfituje w bogactwa naturalne.

Onun, oğluyla gurur duyması tamamen doğal.

To całkowicie naturalne, że jest dumny ze swojego syna.

O doğal savunma stili egzersizi yaptı.

Praktykował naturalny styl obrony.

Sydney'in güzel bir doğal limanı vardır.

Sydney ma piękny naturalny port.

Bana doğru gelmeye başladı. Ve doğal içgüdüm,

Zbliżyła się do mnie. Moim naturalnym instynktem…

Su, ormanlar ve madenler önemli doğal kaynaklardır.

Woda, lasy i surowce naturalne to ważne zasoby przyrody.

Mars'ın doğal çevre koşullarını incelemek için bir şans.

w konkursie na stworzenie tam miejsca do życia.

Suda doğal bir şekilde daha rahat hissetmeye başlıyorsun.

W wodzie naturalnie się rozluźniasz.

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.

Jest bardzo łatwo brzmieć naturalnie w swoim ojczystym języku i bardzo łatwo brzmieć nienaturalnie w obcym.

- Doğru olan cümleleri değiştirmeyin. Yerine doğal görünen alternatif çeviriler ekleyebilirsiniz.
- Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz.

Nie zmieniaj zdań, które są poprawne. Zamiast tego, możesz dodać inne, naturalnie brzmiące tłumaczenia.

Orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

Próbuje przetrwać w środowisku, które zostało zniszczone, i może próbować się bronić.

Biraz da karbonhidrat var ve iyi doğal enzimler barındırıyor, yani sorun yok.

Mają trochę węglowodanów i dobre, naturalne enzymy.

Doğal kaynaklar yokken ve insan haklarını ya da demokrasiyi ihlal etmeden oluşuyor.

A wszystko to pochodzi nie mając naturalnych zasobów i nie ograniczając praw człowieka

Ve biraz da karbonhidrat var ve iyi doğal enzimler barındırıyor, yani sorun yok.

Mają trochę węglowodanów i dobre naturalne enzymy.

Bu tür bir şey işe yarayabilir. Güzel ve üzeri kapalı doğal bir sığınak.

Tego rodzaju rzeczy się przydają. Wytwór natury dobry na schronienie.

Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.

Jakakolwiek katastrofa naturalna czy epidemia może zniszczyć cały gatunek.

- Aşk kördür.
- Aşkın gözü kördür.
- Aşk, doğası gereği kördür.
- Aşk doğal olarak kördür.

Miłość jest ślepa.

VisualPolitik'te her zaman dediğimiz gibi bir ülkeyi zengin yapan doğal kaynakları ya da şans

Jak zawsze w VisualPolitik, to co sprawia, kraj jest bogaty to nie są ich zasoby naturalne