Translation of "Risk" in Korean

0.005 sec.

Examples of using "Risk" in a sentence and their korean translations:

risk almada iyi olabilirlerdi.

막대한 보상을 바라고 도박을 하지도 않았으니까요.

Muhakeme ve risk gerektiriyor.

공정함은 판단과 위험이 따릅니다.

...risk o kadar artıyor.

‎위험은 커집니다

Tüm popülasyonlardaki yaşlılar risk altındadır,

전체 인구 중에서 노령층이 위험합니다.

Plakların oluşumu bir risk etkeni,

아밀로이드반은 위험요소일 뿐,

Risk almazsanız bir şey kazanamazsınız.

아무것도 걸지 않으면 아무것도 얻을 수 없어요

risk, yüz kat azaltılmadan önce

어린아이의 30%는 5세 이전에 사망했습니다.

Ama adalet almaya değecek bir risk.

하지만 공정함은 그러한 위험을 감수할 만한 가치가 있습니다.

Pozitif risk alma tekrarladığında artar mı?

긍정적인 위험 감수도 반복하며 증가시킬 수 있을까?

Başarının yolu risk ve belirsizliklerle döşelidir.

성공으로 가는 길은 불확실과 위험으로 가득합니다.

Hangi yöne dönsek risk faktörü var:

어느 곳을 바라보든 위험과 맞닥뜨립니다.

Ve akıl hastalığı açısında yüksek risk altındaydık.

정신질환에 걸릴 위험이 높다면서요.

Bizim seslerimiz büyük bir finansal risk demek.

우리가 목소리를 내면 금전적으로 위험이 너무 커요.

Bu sürecin bana risk almayı öğrettiğini hatırlatıyor.

위험을 감수해야 한다는 가르침을 상기시켜 주니까요.

Tıpkı erkek risk sermayedarlarının sorduğu sorular gibi.

남성 벤처 투자자들과 마찬가지로요.

Risk almazsanız bir şey kazanamazsınız. Cesur olmanız gerek.

아무것도 걸지 않으면 아무것도 얻을 수 없어요 과감해야 합니다

Aynı zamanda böylesi dikkatsiz bir şekilde risk alabilirler?

어떻게 동시에 이처럼 위험을 감수할 수 있죠?

Üstelik dünyadaki tüm ergenler aynı düzeyde risk almazlar.

또, 모든 십대들이 같은 수준의 위험을 감수하는 것도 아닙니다.

Böylece, risk almaya alışmanın korku ve suçluluk gibi

그래서 제가 예측한 건 위험 감수의 습관화로

Ve kumar gibi risk alma davranışlarına ölçüt oluşturabilecek

아이들의 위험한 행동을 실생활의 위험한 행동들과 비교 측정해봤죠

Sonuçlar risk almaya alışmanın gerçekten de ergenin duygusal

결과적으로, 위험 감수의 습관화는

Ve toplam risk çoğalmaları nispeten küçük olmasına rağmen,

물론 질병 발병 증가율은 비교적 낮은 수준이었지만

Dolayısıyla, hem erkek hem de kadın risk sermayedarlarının

남성과 여성 벤처투자자들 모두 고려하면

Yardım çağırmamız gerekiyor. Bu almaya değer bir risk değildi.

도움을 청해야겠어요 안 먹었어도 되는 건데

risk almaya devam etmeleri bir o kadar kolaylaşıyor olmasıydı.

더 쉬워진다는 사실이었죠.

Ki bu da daha çok risk almalarına engel oldu.

더 큰 위험을 감수하지 않게 했죠.

Tüm görünen bu risk alma davranışlarını güdüleyen, kontrol eden

모든 신체적이고, 감지 가능하고, 감정적인 기능의 변화들이

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.

사실 심각한 천식 환자는 가장 위험할 때 조용합니다.

Kalp hastalığı için düzeltilebilir, önemli bir risk faktörü olarak listelemiyor,

심장질환의 조절 가능한 핵심 위험 요소로 포함하지 않고 있습니다.

Kalp hastalığı, felç ve kanser açısından daha düşük risk taşıyor

심장병, 뇌졸중, 암에 노출될 위험이 현저히 낮았고,

Elon Musk, bunun bir varoluşsal risk olduğu ve toplum olarak

엘론 머스크는 인공 지능은 실존하는 위험이며

Sanırım burası için yeterli halatım var ama bu bir risk.

로프는 충분한 것 같지만 모험입니다

Daha çok risk alma eğilimde oldukları artık bir sır değil

어린이나 성인들보다 더 위험을 감수하기 쉽다는 겁니다.

Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.

서식 동물 전체가 한 곳에 몰리는 건 아주 위험합니다

Ama daha az risk ya da ceza ile sahtelerini internette satarak

온라인으로 모조품을 판매하면 2000 퍼센트의 수익을 얻을 수 있습니다.