Translation of "Insanın" in Korean

0.004 sec.

Examples of using "Insanın" in a sentence and their korean translations:

Bilirsiniz her insanın

누구나 그런 친구 하나쯤 있죠.

Insanın içinden geldiğini ve

진정한 아름다움은 내면에서 온다고 하셨어요.

Google, modern insanın Tanrısı.

구글은 현대인의 '신'이 됐어요.

çünkü çoğu insanın seçtiği kart

많은 사람들이 선택한 카드는

Keyif, insanın rahatlaması değildir, dağılmasıdır.

즐거움은 스스로를 확장하는 것이 아닌 스스로를 해체하는 것이지요.

Bir insanın ruhsal durumunu ölçebiliyor

이미 사람의 기분을 측정할 수 있고

İnsanın kendini dövesi geliyor yani...

‎스스로 화가 나서 ‎얼마나 자책했나 몰라요

Kötüye kullanıldığında bir insanın yanlış yönlendirilebilmesi.

특정한 인지 취약성이 이용 당할 때에 말이죠.

Yedi milyon insanın yaşadığı bir şehir

인구 7백만의 도시지만

Normal bir şekilde yaralanan insanın yarasının

만성 창상은 환자가 일반적인 상처를 입을 때 근본적으로 발생합니다.

çoğu insanın ödünü koparan şeyleri yaparken sakinim.

저는 대부분의 사람들이 두려워하는 일을 아무렇지 않게 합니다.

İlki 1,4 milyar insanın Çin'e "Evim" demesi.

첫 번째는 14억 명의 사람들이 중국을 모국으로 여긴다는 것이고

İnsanın karnına vuran o berbat hissi yaşadım.

‎그걸 보고니 너무 속상했어요

İnsanla bire birde kalırsa, insanın hiç şansı yok.

인간이 일대일로 맞서면 상대가 안 됩니다

Çoğu insanın boğulmasının sebebi nefes refleksine karşı koyamamaktır.

많은 사람이 호흡 반사 때문에 익사합니다

Pek çok insanın uykusu için bu optimal olacaktır.

대부분의 사람들에게 제일 적합한 수면의 온도입니다.

Mümkün olan en geniş çapta insanın hoşuna gidebilmeli,

정치적 갈등을 뛰어넘어 가능한 한 넓은 범위의 사람들에게

Genç bir insanın sosyal medyada yüzlerce arkadaşı olabilir

청년들은 소셜미디어 상의 친구들이 수백명이나 됩니다.

Hiçbir insanın bağışıklık sistemi bu virüs ile karşılaşmadı.

인간의 면역계는이 바이러스를 보지 못했습니다 전에.

Bu da 1,25 milyar insanın yoksulluktan kurtulduğu anlamına gelir

기근을 벗어난 인구가 모두 12억 5천만 명이 되겠지만

Yeni Delhi'de, hava kirliliği yüzünden milyonlarca insanın sağlığı tehlikede.

뉴델리의 대기 오염으로 수백만 명의 건강이 위험에 빠지고 있습니다

Haberiniz olduğu üzere, 1953'te, Kore Yarımadası 2 milyon insanın öldüğü savaştan

아는 사람도 있겠지만, 1953년 2백만 이상을 죽인 한국전쟁 이후

Ancak uzmanlar çok daha düşük, sadece 3 milyon insanın katılımını ortaya koyuyor

그러나 전문가들은 그 숫자를 훨씬 낮은 약 300만 명으로 보고 있습니다

Bir hayvanla bu şekilde bir bağ kurup böyle deneyimler yaşamak, tam anlamıyla insanın aklını başından alıyor.

‎이렇게 동물과 친해져서 ‎특별한 경험을 나눌 때면 ‎가슴이 벅차오릅니다