Translation of "ülke" in Korean

0.005 sec.

Examples of using "ülke" in a sentence and their korean translations:

Konuşarak ülke kurulur,

대화가 국가를 움직이고

Okuyup yazamayan hiçbir ülke

청년인구의 절반 정도가

Yeryüzünde propagandanın bulunmadığı ülke yoktur.

이 지구상에 선전이 없는 나라는 존재하지 않습니다.

Ve onları ülke dışında tutmayı hedefliyor

그들이 미국으로 오지 못하도록 막고 있습니다.

-- bu da, ülke çapında büyük protestoları fitilledi

전국적으로 대규모 시위를 촉발시켰습니다

Ancak ülke şekillerinin artık bozulmuş olduğunu görebilirsiniz.

하지만 모양이 이제는 너무 늘여져 있습니다.

40 yıl önce birkaç ülke net kalori ihracatçısıydı.

40년 전에는 칼로리 수출국의 수는 굉장히 적었습니다.

90'larda ülke çapında televizyon kanallarında boy gösterirdi

90년대 차베스는 전국의 텔레비전 세트로 뛰어 들었습니다

Elli yıl boyunca, ülke sürekli bir karışıklık halindeydi.

50년 동안 터키는 끊임없이 대격변에 있었습니다

Yani, dünyada başka hiçbir ülke bu kadar detaylı şekilde

전 세계 어디에도 수 세대에 걸쳐 아이들을

Çağımızın Amerika Birleşik Devletleri insanlık tarihindeki en güçlü ülke.

현대 미국은 인류 역사상 가장 강력한 국가입니다

27 yıllık vahşi bir sivil savaş sonrası toparlanan bir ülke.

앙골라에서 2년 동안 일했습니다.

Başladığında tüm ülke durur. Güney Kore okulları oğlanlarının ve kızlarının

수능을 볼 동안 국가는 잠시 중단되고 한국 학교들은 그들의 학생들을 위한

Her biri 159 ülkeye vizesiz olarak erişen diğer altı ülke ile

다른 6개국과 함께 권력 서열에서

Anlamda daha sıkıntılı olan ülke olduğunu söyleyebiliriz. Kuzey, tüm sanayiye ve şirketlere

더 어려웠다고 할 수 있어. 북한이 모든 산업과 기업을 가졌고

İki ülke de, Ortadoğu sathına yayılmış olan muhtelif gruplara olan desteğini arttırıyordu.

두 국가는 자신의 압박을 중동의 다른 단체들에 떠넘겼다.

Sahip. Aslında, tüm Güney Kore'nin intiharla sorunu var. Ülke kişi başına tüm dünyada

사실, 한국의 자살률은 청소년 뿐만이 아냐. 한국의 자살 충동률은

İşsizlik çok yüksek, çok yozlaşmış ve hükumetin bir işe yaramadığı bir ülke olarak görülüyordu

정부가 기능하지 못해 매우 부패한 나라가 되었습니다

Humeyni'ye göre ise ancak İran gibi halk desteğine sahip bir ülke, İslam dünyasının gerçek temcilcisi olabilirdi.

그러나 호메이니는 그의 대중적 혁명이 이란을 무슬림 성지로 만들었다고 주장한다.