Translation of "Odasına" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Odasına" in a sentence and their japanese translations:

- Odasına girdi.
- O, odasına girdi.

彼は自分の部屋に入った。

- O, kendini odasına kapattı.
- Kendini odasına kapattı.
- Odasına kapandı.

- 彼女は部屋に閉じこもった。
- 彼女は自分の部屋に閉じこもった。

Odasına girdi.

彼は自分の部屋に入った。

Alice odasına koştu.

アリスは自分の部屋に飛び込んだ。

O, odasına koştu.

彼は部屋に駆け込んだ。

O, odasına girdi.

彼は自分の部屋に入った。

- Tom otel odasına geri döndü.
- Tom otel odasına döndü.

トムはホテルの自分の部屋に戻った。

Acil durum odasına görününüz.

緊急室へ。

Kapı, yatak odasına açılıyor.

そのドアは寝室に通じている。

Onu operasyon odasına götür.

彼女を手術室に運んでくれ。

O kendisini odasına kapatmıştı.

彼は自室に閉じこもった。

Onu odasına kadar izledim.

私は彼の後について彼の部屋に入った。

John odasına koşarak geldi.

- ジョンは走りながら部屋の中へ入ってきた。
- ジョンが部屋に駆け込んできた。

- Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- Yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.

間違えて人の部屋に入った。

Mola odasına top çukuru koyma

休憩室にボールプールを 設置する寸前までいきました

Yatak odasına girerken, hıçkırmaya başladı.

寝室に入るや否や、彼女は泣きじゃくり出した。

O kendini çalışma odasına kapattı.

彼は書斎に引きこもった。

Tom misafirleri oturma odasına götürdü.

トムは来客をリビングに通した。

Onun odasına girdiğimde, kitap okuyordu.

私が彼の部屋に入ると、彼は本を読んでいた。

O, yaşlı adamı odasına götürdü.

彼女は老人を部屋に導いた。

Elbisesini değiştirmek için odasına gitti.

彼女は服を変えに部屋へ入った。

Akşam yemeğinden sonra odasına çekildi.

彼は夕食後自室に引き上げた。

Bu kapı çalışma odasına götürür.

このドアは書斎に通じている。

Tom Mary'nin odasına girdiğini duymadı.

トムはメアリーが部屋に入った音が聞こえなかった。

Bu hafta öğrenciler öğretmenler odasına girmemeli.

生徒たちは今週職員室に入ってはいけません。

Adamın onun odasına girdiğini fark ettik.

わたしたちはその男が彼女の部屋に入るのを見た。

Akşam yemeği bittiğinde, oturma odasına geçti.

- 夕食がすんで、我々は居間へうつった。
- 夕食がすむと居間へ移った。

O üst kata yatak odasına gitti.

彼女は2階の自分の寝室に上がっていった。

O, odasına döndüğünde elmas yüzük gitmişti.

彼女が部屋に帰ってみると、ダイヤの指輪は消えていた。

Akşam yemeğinden sonra, Hepimiz çizim odasına gittik.

夕食の後、私たちはみんな応接室に行った。

Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü.

父は車庫を書斎に改造した。

O, ziyaretçinin oturma odasına girmesine izin verdi.

彼はその訪問者を居間に通した。

Babam ona çalışma odasına kadar eşlik etti.

父はその人を書斎に入れた。

- Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
- Oturma odası, yemek odasına bitişiktir.
- Oturma odasıyla yemek odası yan yanadır.

居間は食堂に続いている。

Küçük bir çocuğu odasına kilitlemek bir zulüm hareketidir.

幼児を子供部屋に閉じ込めておくのは残酷な行いである。

Onun odasına girdiğimde onu bir kitap okurken buldum.

私が彼の部屋に入ると、彼は本を読んでいた。

George bir pazar sabahı oturma odasına dalıp söylemişti bunu.

ある日曜日の朝、ジョージは自宅の居間に乱入するやいなやこう言った。

Tom yalnız olmak istediğini söyledi ve sonra odasına gitti.

トムは一人になりたいと言って自分の部屋へ上がっていった。

Lütfen sekreterden ofis malzemelerini, depo odasına stok etmesini isteyin.

事務用備品を保管室に保管するように秘書にいって下さい。

Doktor muayene odasına geldi ve onun sorunu hakkında soru sordu.

医者が部屋に入ってきて、彼女の症状について訊ねた。

"Küçük kızın odasına gidiyorum", "tuvalete giden" için örtmeceli bir ifadedir.

「少女の部屋へ行く」というのは「トイレへ行く」ということの婉曲表現です。

Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.

彼は、よく書斎にこもって、こういうものを書きます。

Çay odasına girdiğimde televizyonda güreş maçı izleyen iki genç adam buldum.

喫茶店に入ったら、二人に青年がテレビでレスリングの試合を見ていた。

Onun odasına girdiğimde, golf oynadığı yirmi yıl süresince kazandığı çok sayıda kupayı bana gösterdi.

彼の部屋に入った時、彼は20年に渡るゴルフ歴で手にしてきたトロフィーの数々を私に見せた。

Ha? Toniğimiz bitti mi? Peki, kusra bakma ama personal odasına gidip biraz getirebilir misin, Katou?

え?トナーが切れてるんですか?仕方ないですね。加藤さん、すみませんが職員室に取りに行って下さい。