Translation of "Bulundu" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Bulundu" in a sentence and their japanese translations:

O Hokkaido'da bulundu.

彼は北海道へ行ったことがある。

O,Fransa'da bulundu.

彼はフランスに行ったことがある。

O suçlu bulundu.

彼女に有罪の判決が下った。

O Paris'te bulundu.

彼女はパリに行ったことがある。

Bıçak nerede bulundu?

そのナイフどこで見つかったの?

Tom suçlu bulundu.

トムは有罪判決を受けた。

Tom nerede bulundu.

トムはどこで見つかったの?

Sizin saatiniz bulundu.

あなたの時計はみつかった。

Üç ay sonra bulundu,

発見されたのは3ヵ月後

Anemonu bırakma hatasında bulundu.

‎不覚にも外へ出てしまった

Birçok dizgi hatası bulundu.

印刷の誤りがたくさん見つかった。

Taro Ito suçlu bulundu.

伊藤太郎は有罪と判決された。

O, nehrin dibinde bulundu.

それは海底で発見された。

Oyuncu zafere katkıda bulundu.

その選手は勝利に貢献した。

Kuzey Denizi'nde petrol bulundu.

北海の海底で石油が発見されている。

Daha önce İsviçre'de bulundu.

彼は前にスイスへ行ったことがある。

O cinayetten suçlu bulundu.

彼は殺人罪を宣告された。

O, törende hazır bulundu.

彼はその式に列席していた。

Kızıl Haç'a katkıda bulundu.

彼女は赤十字に寄付した。

Öğretmenimiz Almanya'da bulundu mu?

先生はドイツに行ったことがありますか。

Wakayama açıklarında balina bulundu.

そのクジラは和歌山の沖合いで発見されました。

Şirkete çok katkıda bulundu.

彼女は非常に会社に貢献した。

O, kaçma girişiminde bulundu.

彼は逃亡を図った。

Çalınan araç otoparkta bulundu.

盗難車が駐車場で発見された。

O intihar girişiminde bulundu.

- 彼女は自殺未遂をした。
- 彼女は自殺を企てた。
- 彼女は自殺をしようとした。
- 彼女は自殺しようとした。

Hiç silah bulundu mu?

武器は見つかったんですか?

Gök cisimlerinde amino asitler bulundu,

彗星ではアミノ酸が

Tüm üyeler toplantıda hazır bulundu.

会員はみんなその会に出席していました。

İdrarımda daha önce albümin bulundu.

以前尿にタンパクが出ました。

Balina, Wakayama kıyılarının açıklarında bulundu.

その鯨が和歌山沖で発見された。

Sürücü aşırı hızdan suçlu bulundu.

そのドライバーはスピード違反で告発された。

Babam Avustralya'da iki kez bulundu.

父はオーストラリアへ2度行ったことがある。

Bir bisiklete binme girişiminde bulundu.

彼女は自転車にのろうとした。

Yemek hakkında ona şikâyette bulundu.

彼は食事の事で彼女に不平を言った。

O yardım için çağrıda bulundu.

彼女は大声で助けを求めた。

O, iki kez İngiltere'de bulundu.

- 彼はイギリスへ2度行ったことがあります。
- 彼はイギリスへ2回行ったことがあります。

Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.

彼はわざわざその本を送ってくれた。

Mücevher beklenmedik bir yerde bulundu.

宝石は思いがけない場所で見つかった。

Ken daha önce İngiltere'de bulundu.

健は以前イングランドに行ったことがあります。

O, daha önce Hokkaido'da bulundu.

彼は北海道にいたことがある。

O pozisyon için başvuruda bulundu.

彼はその地位を志願した。

Sanık cinnet nedeniyle suçsuz bulundu.

被告は精神状態を理由に無罪を宣告された。

Ken dün öğretmenine ziyarette bulundu.

ケンは昨日、先生を訪問した。

Baban Paris'te bulundu, değil mi?

あなたのお父さんはパリにいらっしゃったことがありますね。

Projeye elli dolar katkıda bulundu.

彼はその計画に50ドル寄付をした。

O, şehrin gelişimine katkıda bulundu.

彼はその町の発展に貢献した。

Zirve, dünya genelinde barışa katkıda bulundu.

首脳会談は世界平和に貢献した。

Mağara erkek çocukları tarafından mı bulundu?

その洞穴はその少年たちによって発見されたのですか。

Kayıp çocuk iki gün sonra bulundu.

その行方不明だった子は2日後に見つかった。

O Laurie'nin evine bir ziyarette bulundu.

彼女はローリの家を訪れた。

Onların varış haberi heyecanımıza katkıda bulundu.

彼の到着の知らせで我々の興奮は高まった。

O, çok miktarda para katkısında bulundu.

彼は大金を寄付した。

O, babasını ikna etme girişiminde bulundu.

彼女は父親を説得しようとした。

Kamboçya Birleşmiş Milletler'den yardım talebinde bulundu.

カンボジアは国連に援助を訴えた。

Geçen bir gemi tarafından rastgele bulundu.

彼は通りかかった船に助けられた。

O, ekonominin gelişimine çok katkıda bulundu.

彼は経済の発展に大きな貢献をした。

Amcam bana dostça bir tavsiyede bulundu.

叔父は私に親切な忠告をしてくれた。

Telefon, 1876'da Bell tarafından bulundu.

電話は1876年にベルによって発明された。

O pek çok kez Avrupa'da bulundu.

彼は何度もヨーロッパに行ったことがある。

Gölde yüzen binlerce ölü balık bulundu.

何千という魚の死骸が湖に浮いているのが見つかった。

O, mutfak zemininde bilinçsiz yatarken bulundu.

彼は台所の床で意識を失って倒れているところを発見された。

Hükümet, gelişmekte olan ülkelere maddi yardımda bulundu.

政府は発展途上国に対する財政援助を増やした。

Başbakan Beyaz Saray'a resmi bir ziyarette bulundu.

首相は公式にホワイトハウスを訪問した。

- Bütün üyeler hazır bulundu.
- Tüm üyeler mevcuttu.

会員は全員出席した。

Bir elektrik kesintisi, salondaki karışıklığa katkıda bulundu.

停電が場内の混乱の一因となった。

O, bize onu yapmamıza karşı tavsiyede bulundu.

彼は我々にそれをしないように忠告した。

Son zamanlarda tuhaf bir deniz yaratığı bulundu.

最近変わった海洋生物が発見された。

Tanınmış şair çalışma odasında intihar girişiminde bulundu.

その著名な詩人は自分の書斎で自殺を図ろうとした。

Ünlü şair kütüphanesinde intihar etme girişiminde bulundu.

その著名な詩人は自分の書斎で自殺を図ろうとした。

Tom suçlu bulundu ve ölüm cezasına çarptırıldı.

トムさんは断罪されて、死刑判決を受けました。

Ve Koalisyon ordusunu ezme şansını kaçırmasına katkıda bulundu .

と、連合軍を粉砕するチャンスを逃した 一因 となりました。

Tom sınıfta bir parti olması için teklifte bulundu.

トムはクラスが会をするべきだとの動議を出した。

Yaşlı adam yoksullara çok miktarda para katkısında bulundu.

その老人は貧民救済に多額の金を寄付した。

- O birçok yerde bulundu.
- O birçok yerde bulunmuştur.

彼はあちこちに行ったことがある。

- Birkaç kez Hawaii'de bulundu.
- Birkaç kez Hawaii'ye gitti.

彼女はハワイに何度も行ったことがある。

Nick Tokyo'daki yüksek fiyatlar hakkında bana şikâyette bulundu.

ニックは東京の物価は高くて大変だと私に不平を言った。

- Birçok öğrenci konferansta hazır bulundu.
- Birçok öğrenci derse katıldı.

多くの学生が講義に出席した。

- O üç kez Londra'da bulundu.
- Üç kez Londra'ya gitti.

彼は三回ロンドンに行った事がある。

O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.

彼は僕に不摂生にならないようにと警告した。

- O, gürültü hakkında şikâyet etti.
- O, gürültü hakkında şikâyette bulundu.

- 彼はその騒音に不平を言った。
- 彼はその音に文句を言った。

Cömert bir adam hayır kurumuna iki milyar yen katkıda bulundu

ある気前の良い男性が、およそ二十億円を慈善団体に寄付した。

- İşçi sendikası grev duyurusunda bulundu.
- İşçi sendikası grev ilan etti.

労働組合はストを宣言した。

- Doktoru ona sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
- Doktoru ona sigarayı bırakması tavsiyesinde bulundu.

彼の医者は彼にタバコをやめるよう忠告した。

Hızlı bir karar için endişeli olduğundan, başkan bir oy için çağrıda bulundu.

素早い決定を切望していたので、議長は投票を要求した。

Yeryüzüne ilk çıkışından beri insanoğlu, bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.

人間は地上への最初の出現以来、つねに情報を集め、有用な考えを他の人間に伝達しようとしてきた。

- Mike'dan başka herkes partide idi.
- Mike'tan başka herkes partide mevcuttu.
- Mike'tan başka herkes partide hazır bulundu.

マイクを除いてみんなパーティーに顔を出した。