Translation of "Yani" in Japanese

0.012 sec.

Examples of using "Yani" in a sentence and their japanese translations:

yani sadece kuzeye, yani sola ya da güneye, yani sağa gidebiliriz.

左の北へ行くか 右の南へ行くかだ

yani, Greta Thunberg.

グレタのような

Yani, değişmek zorundaydım.

私は変わる必要がありました

Kaymadım, yani ölmedim

足は滑らず 死ぬこともありませんでした

Anadilimde, yani İtalyanca'da

私の母国語ーイタリア語ですが

yani bunu değiştirebiliriz.

自分たちで変えられることです

yani acele etmeliyiz.

急がなきゃ

Yani, sorun bu.

そこが問題なのです

yani benzer zekâya,

知能も 育った社会階層も 同程度の

Ee yani ne.

だから何だってんだ。

Yani buradaki ikinci amacım

だから このステージでの第2のゴールは

Yani bu beni meraklandırdı:

そこで不思議に思いました

yani kuşları incelemeye koyulduk;

鳥類は 恐竜の直接の子孫と言えます

yani ışığı farklı yansıtıyorlar.

光の反射の様子も異なります

Yani aslında yorulmuş olabiliriz

つまり 一般的に 私たち女性は 疲労感があっても

yani DNA genetik kodunuzu.

つまりDNAの遺伝子コードです

Yani mevzu çok büyüktü.

凄いことです

Yani, gelir ve gider.

現れたり消えたりするわけです

Yani o derece güvenliymiş.

それほど安全だったのです

Yani, kısmen onu buldu.

ある意味 見つけたということですが

Yani uzak-UVC, bakterileri

このように遠紫外線はバクテリアを

Yani süreç karbon negatif.

これは全体としては 二酸化炭素を減少させる過程であり

Yani havza suyu aslında

だから 帯水層の水は

Yani, her zaman yaptıklarımızı

そこで私たちが今後も

Yani resmen... ...gözlerime inanamadım.

‎あの時は・・・ ‎目を疑った

Başaramamışsa ne olmuş yani?

たとえ失敗してもかまうものか。

- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yani?
- Ne olmuş?
- E yani?
- Eee?

- だから何?
- だから何なの?

Yani toksinden arınma süreci gibi.

それは本当の解毒のプロセスのようです

yani kısa bir uygulama olacak.

かなり短い瞑想になりますね

yani timsahları mercek altına aldık;

現存する生物の中で 最も近い親戚です

Yani kortizoller yükselirse, östrojenler düşer.

コルチゾールが増えるとエストロゲンが減り

Yani artık hipotermi tehlikesi yok.

低体温症はもう怖くない

Tam bir akşam yemeği yani.

充実したディナーになるはず

yani yine bağışıklık yetersizliğini gözlemleyebilirsiniz.

ここでも 免疫不全が 起こっていることが分かります

Yani bir başka deyişle, siz.

言い換えれば 皆さん自身です

Yani, yerçekimi kuvvetine karşı koyuyorlar.

引力に逆らっているわけですよね

JC: Evet, yani her görsel

(コリアー)ええ ビジュアルは全て

Yani, pek bir şey yok.

実はそんなにたくさんはありません

Nasıl yani? İşe yarar mı?

一体 どういう仕組みなのかって?

yani bir şeyi araştırmak imkânsız.

調査のしようがないのです

Yani o dev fırtınalar gelince,

‎だから激しい嵐が来ると——

İnsanın kendini dövesi geliyor yani...

‎とにかく自分が ‎腹立たしかったよ

Hava yağmurlu, yani dışarıda oynayamayız.

雨降りなので、外で遊べません。

Yani neredeyse gezegendeki herkes hassas.

地球上のすべての人が感染しやすいということです。

Yani unutmayın: "eşkiyalar bile ağlar"

覚えておこう 「チンピラでも泣く」

Yani gerçek anlamıyla, dünyayı erkekler yönetiyor

文字通り 男性が世界を制しています

Yani, devre seviyesinde maruz bırakma terapisi.

神経回路レベルでの暴露療法です

Yani tüm solunum süresince hareket ediyor,

呼吸をしている間 ずっと 肺は動いていて

yani, bu terimin gerçekten tartışıldığı zamanlara.

経済用語が実際に 検証されていた頃です

Yani hikâyelerin yapısı bu, değil mi?

これが物語の構造です

Yani eğer kızlarım ve ben gibiyseniz

私や娘の気持ちがおわかりの方なら

Yani hoşuma gitsin ya da gitmesin

ですから 望もうが望むまいが

Yosun burada, yani kuzey muhtemelen şurası.

コケだ つまり北はあっち

Yani bunu vücut ısımla çabucak ısıtabilirim.

自分の体温ですぐに 暖められる

Yani, dengesiz ve terk edilmiş madenlere,

つまり探すのは 崩れやすい廃鉱や―

Yani insanlar bazen bana diyor ki,

でもこんな風に言う人もいます

Bir keresinde "Hıristiyanlık karşıtlarına" yani Katoliklere

彼は「反キリスト教」である

yani buzulların erimesinden oluşan bu göller,

氷河が溶け出して 形成されている湖のことですが―

Yani altı yüz elli milyon kadın.

6億5000万人にのぼります

Yani bu da insanlar için yapılmış

これは この場所が長い年月の間

Yani bir süredir genel fikri biliyorduk.

ですからその原理は前から分かっていました

Yani, bunun yerine tutumlu olmaya başlasak.

そうならないように 「倹約」を始めたいのです

Yani bu bir  doğu-batı hattı.

つまりこれが 東西の線だ

Yani yalan söyleyerek aldıkları bir dolar,

嘘をついて受け取った1ドルは 彼らにとっては75セントの価値であると

Yani, çok sayıda çocuğu kuruma gönderirseniz

ですから 多くの子供たちを 施設に収容することで

Yani hepsi ölümcül birer ahtapot avcısı.

‎小さなタコは格好の獲物だ

Yani yavaşça uzaklaşan bir kaya gibi.

‎岩が のそのそ動くんだ

Yani akıl almaz bir hayat bu.

‎驚異的な存在だ

Yani, babam annemden iki yaş büyüktür.

つまり、父は母より2歳年上です。

Önümüzdeki Salı, yani, 10 Eylül'de görüşürüz.

この次の火曜日、すなわち9月10日に君に会いたい。

Yani bu ilk adım işe yaramıyor.

だから 最初のステップで いきなりつまずくのです

Yani teknik olarak, toplum öznel standartlar yarattığında,

だから 極端な話 社会が主観的な基準を作ってしまえば

Yani bunun anlamı, dinozorların ciğerlerinin üst kısmı

つまり 恐竜の肺の上面部は

Amiloid plaklarının, yani Alzheimer hastalığının belirtisi olan

至ることすらあるという研究結果があります

Yani vücut sıcaklığımı geri kazanmam uzun sürmüyor.

だから俺もすぐに 体温を取り戻した

Unutmayın, bu sizin maceranız yani size bağlı.

これは君の冒険だ 君しだいさ

Yani Twitch'de ne olup bittiğini hayal ettiğinizde

だからTwitchで何が起きているのか イメージするとき

ES: Yani Cohh, şuanda sohbette ne dönüyor?

(エメット) そのチャットに 流れてるのは何?

Yani kızların gelecekle ilgili kaygılarına şaşırmamak gerek.

女の子たちが将来に不安を感じるのも 無理はありません

Yani müzikal armoninin sırrı aslında basit oranlar:

音の協和の秘密は 簡単な比率にあったんですね

Yani ben vücuda yeni bir materyal yerleştirdiğimde

新しい細胞を作るために生体物質 つまり 足場を埋め込むと

CA: Yani uyandın ve hepsini internette okudun.

(クリス)では朝起きて ニュースで知るといったような?

Yani batının şu tarafta, kanyon yarığının arkasında

西はこっちなんだな

Yani an itibariyle 40.000 civarı görselimiz var

現在 4万枚ほどの写真が 集まりました

Oy verilebilir. Bu biriktirmek, yani biriktirmek demektir.

投票が行われる場合があります。それは蓄積すること、つまり蓄積することを意味します。

Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.

祖母は耳が遠い、つまり、耳が少し不自由なのだ。

Bazı cümleler anlam ifade etmiyor. Yani, ne?

いくつかの文章は意味がないけど、だからどうなの。

Ekmekte küf var. Yani artık onu yiyemeyiz.

パンにカビが生えてるよ。これじゃあもう食べられないな。

O gelecek pazar eve dönecek, yani, onuncu.

彼女は今度の日曜、すなわち10日に帰ります。

Bir grup yabancı Edo'ya geldi, yani Tokyo.

外国人の一団が江戸、つまり東京に到着した。

Hindu da değildim. Yani o da anlamsız.

ヒンドゥー教でもないので 「ヒンドゥー」も間違いです

Yani bence ikinci adım da işe yaramıyor.

ということで 2つ目の ステップも機能しません

Yani, çok hızlı bir şekilde etki göstermesinin yanında

効果が ほぼ瞬時に 現れるだけでなく

yani hiçbir zaman bir grup hâlinde hareket etmezler.

集団で何かをすることはない

Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.

カメラは直接それを 見る事はできません

Bir şekilde bunu düşürmüş. Yani buraya kesinlikle girmiş.

何かの拍子に取れたんだ つまり ここにいたのさ