Translation of "Bush" in Italian

- Bush petrolle ilgili değildir.
- Bush petrole ilgili duymaz.
- Bush petrolle ilgilenmez.

Bush non è interessato al petrolio.

Bush gerçeği söyler.

- Bush dice la verità.
- Bush dice il vero.

Bush işkenceyi sevmiyor.

A Bush non piace la tortura.

Bush Allah'a inanıyor.

Bush crede in Dio.

Bay Bush başkandır.

Il signor Bush è un presidente.

Bush gerçeği konuşuyor.

- Bush dice la verità.
- Bush dice il vero.

Bush sorunu araştırdı.

- Bush ha studiato il problema.
- Bush studiò il problema.

Bay Bush kimdir?

Chi è il signor Bush?

Bayan Bush İngilizce öğretmenimizdir.

La Signora Bush è la nostra insegnante di inglese.

Bush bir yalancı değildir.

Bush non è un bugiardo.

Bush dürüst bir başkandır.

Bush è un presidente onesto.

Bush asla Irak'a saldırmadı.

Bush non ha mai invaso l'Iraq.

Bush bir redneck değildir.

Bush non è un cafone.

Bush savaş yapmak istemez.

Bush non vuole fare la guerra.

Bush bir aptal değil.

Bush non è un idiota.

Bush iyiliğin güçlerinin lideridir.

- Bush è il capo delle forze del bene.
- Bush è il leader delle forze del bene.

Bush, İyilik İmparatorluğu'nun lideridir.

- Bush è il capo dell'Impero del Bene.
- Bush è il leader dell'Impero del Bene.

Bush sadece kötülükle savaştı.

- Bush ha solo combattuto il male.
- Bush ha soltanto combattuto il male.
- Bush ha solamente combattuto il male.

Bush bir faşist değildir.

Bush non è un fascista.

Bush dünyayı korumak istiyor.

Bush vuole proteggere il mondo.

Bush başkan olarak Reagan'ı izledi.

- Bush è succeduto a Reagan come presidente.
- Bush succedette a Reagan come presidente.

Bush bir savaş suçlusu değil.

Bush non è un criminale di guerra.

Bush, Amerikalılara hiç yalan söylemedi.

Bush non ha mai mentito agli americani.

Bush bütün dinlere saygı duyuyor.

Bush rispetta tutte le religioni.

Bush, el-Kaide'nin arkadaşı değildir.

Bush non è amico di Al Qaeda.

Bush, Bin Ladin'in arkadaşı değildir.

Bush non è amico di Bin Laden.

Bush her zaman doğruyu söyler.

Bush dice sempre la verità.

Bush insan haklarına saygı duyar.

Bush rispetta i diritti umani.

Bush Cenevre Sözleşmesine saygı duyuyor.

Bush rispetta la Convenzione di Ginevra.

Bush Tanrı'nın onunla konuşacağını düşünüyor.

Bush pensa che Dio gli parli.

Bush savaştığı tüm savaşları kazandı.

Bush ha vinto tutte le guerre che ha combattuto.

Bush sadece dünyayı uygarlaştırmak istiyor.

- Bush vuole solo civilizzare il mondo.
- Bush vuole soltanto civilizzare il mondo.
- Bush vuole solamente civilizzare il mondo.

Bush işkence kullanımını hoş karşılamaz.

- Bush non approva l'uso della tortura.
- Bush non approva l'utilizzo della tortura.

Bush Cenevre Sözleşmesi'ni asla ihlal etmedi.

Bush non ha mai violato la Convenzione di Ginevra.

Bush savaş suçlularının bir destekçisi değildir.

Bush non è un sostenitore dei criminali di guerra.

Bush, yeni silahlar test etmek istemiyor.

- Bush non vuole testare delle nuove armi.
- Bush non vuole testare nuove armi.

Bush adaletin ne anlama geldiğini biliyor.

Bush sa cosa vuol dire giustizia.

Bush asla kimseye zarar vermek istemedi.

- Bush non ha mai voluto fare del male a nessuno.
- Bush non ha mai voluto ferire nessuno.

George Bush, karısıyla birlikte tatile çıktı.

- George Bush è andato in vacanza con sua moglie.
- George Bush andò in vacanza con sua moglie.

Başkan Bush, Obama, hatta Trump bile eğitimi

Quando i presidenti Bush, Obama e ora perfino Trump,

Bush çevreyi korumak için elinden geleni yapar.

Bush fa del suo meglio per proteggere l'ambiente.

Bush, Irak ve Afganistan'da paralı asker kullanmak istemiyor.

- Bush non vuole usare dei mercenari in Iraq e Afghanistan.
- Bush non vuole utilizzare dei mercenari in Iraq e Afghanistan.

Bush, Tanrı'yı sever ve ona hizmet etmek ister.

Bush ama Dio e vuole servirLo.

Bush Afganistan'da, Irak'ta ve Guantanamo'da neler olduğunu bilmiyor.

Bush non sa cosa stia succedendo in Afghanistan, Iraq e Guantanamo.

Bush diğer ülkeleri ortadan kaldırmak için askeri birlikleri göndermedi.

- Bush non ha inviato delle truppe per distruggere gli altri paesi.
- Bush non ha inviato delle truppe per annientare gli altri paesi.

Bush, Çin'i sever ve onunla savaş yapmaya niyeti yoktur.

Bush ama la Cina e non ha intenzione di farle la guerra.

Bush yeryüzünde adaleti tesis etmek Allah tarafından gönderildiğini düşünüyor.

Bush pensa di essere stato mandato da Dio per portare la giustizia sulla Terra.

Bush, Şeytan'ın en iyi arkadaşı değildir. Hatta Şeytan'ın kim olduğunu bilmez.

- Bush non è il migliore amico di Satana. Lui non lo sa neanche chi è Satana.
- Bush non è il migliore amico di Satana. Lui non lo sa neppure chi è Satana.
- Bush non è il migliore amico di Satana. Lui non lo sa nemmeno chi è Satana.

Sekiz yıllık Bush döneminden sonra Obama'nın seçilmesi birçok kişi için bir nefes taze havaydı.

Dopo otto anni di Bush, l'elezione di Obama è stata, per molti, una boccata d'aria fresca.