Translation of "Birbirleriyle" in Italian

0.007 sec.

Examples of using "Birbirleriyle" in a sentence and their italian translations:

Birbirleriyle tokalaştılar.

- Si sono dati la mano.
- Si sono date la mano.
- Si diedero la mano.

Onlar birbirleriyle çarpıştılar.

Si scontrarono l'uno contro l'altro.

Birbirleriyle konuştular mı?

- Si sono parlati?
- Si sono parlate?
- Si parlarono?

Onlar birbirleriyle geçinmiyorlar.

- Non vanno d'accordo.
- Loro non vanno d'accordo.

Gezegensel sınırlar derinden birbirleriyle bağlantılı

I confini planetari sono tutti profondamente collegati,

Bugün birbirleriyle savaş hâlinde değiller.

Oggi, non sono mai in guerra tra loro.

Posta yoluyla birbirleriyle iletişim kurarlar.

- Comunicano tra loro per posta.
- Comunicano fra loro per posta.

Philip ve Tom'un birbirleriyle ilişkisi var.

Philip e Tom sono imparentati.

Tom ve Mary birbirleriyle sohbet ediyorlardı.

Tom e Mary si stavano parlando.

Tom ve Mary birbirleriyle Fransızca konuşurlar.

Tom e Mary si parlano in francese.

Tom ve Mary birbirleriyle İngilizce konuşuyorlar.

Tom e Mary si parlano in inglese.

İki kız kardeş birbirleriyle sürekli kavga ediyorlar.

Le sue sorelle litigavano sempre.

Onlar her gün telefonla birbirleriyle iletişim kurar.

Si sentono tutti i giorni per telefono.

Tom ve Mary'nin birbirleriyle geçindiklerini görmek istiyorum.

Mi piacerebbe vedere Tom e Mary andare d'accordo.

Tom ve mary herkesin önünde birbirleriyle öpüşmez.

Tom e Mary non si baciano mai in pubblico.

Tom ve Mary artık birbirleriyle evli değiller.

Tom e Mary non sono più sposati.

Tom ve Mary birbirleriyle genellikle Fransızca konuşurlar.

- Tom e Mary di solito si parlano in francese.
- Tom e Mary solitamente si parlano in francese.

Tom ve Mary birbirleriyle tartışamayacak kadar yorgundular.

Tom e Mary erano troppo stanchi per litigare.

Tom ve Mary birbirleriyle her zaman Fransızca konuşurlar.

Tom e Mary parlano sempre francese l'un con l'altra.

Tom ve Mary birbirleriyle daha iyi haberleşmeyi öğrenmeliler.

Tom e Mary devono imparare a comunicare meglio tra di loro.

Ortak yönleri olmadığı için Tom ve Mary birbirleriyle geçinmiyor.

- Tom e Mary non vanno d'accordo perché non hanno nulla in comune.
- Tom e Mary non vanno d'accordo perché non hanno niente in comune.

Tom ve Mary sık sık birbirleriyle Skype kullanarak konuşurlar.

- Tom e Mary parlano spesso usando Skype.
- Tom e Mary parlano spesso utilizzando Skype.

Esperanto iyi bir dildir çünkü farklı ülkelerden gelen insanlar onun aracılığıyla birbirleriyle konuşabilirler.

L'Esperanto è una buona lingua perché permette alle persone di nazioni differenti di parlare tra di loro.