Translation of "Araya" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Araya" in a sentence and their italian translations:

Araya girmeliyim.

Bisogna intervenire.

Araya mesafe koy.

- Mantieni le distanze.
- Mantenga le distanze.
- Mantenete le distanze.

Belki bir araya koymaya.

e le mette insieme.

Asla bir araya getirilemez

quella barriera non può più essere ricostruita,

Değerinde bir araya geldi .

franchi.

Bir araya ihtiyacımız vardı.

- Avevamo bisogno di una pausa.
- Noi avevamo bisogno di una pausa.
- Ci serviva una pausa.
- A noi serviva una pausa.

Bir araya ihtiyacın var.

- Ti serve una pausa.
- Vi serve una pausa.
- Le serve una pausa.
- A te serve una pausa.
- A lei serve una pausa.
- A voi serve una pausa.

Nasıl ikisini bir araya getirirsiniz?

Come si uniscono le due cose?

Ancak bir araya getirmeye çalışabiliriz.

per quanto ci si sforzi di farlo.

Bir araya gelmiş partiküller topluluğu,

disposte in questo modo,

Geceleri, su onları bir araya getirir.

Di notte, l'acqua li fa riunire.

Çete şehir çöplüğünde bir araya geldi.

La banda si riunì nella discarica della città.

Ve oğlu ile bir araya getirene kadar

finché non ottenemmo il suo rilascio

Şimdi biz herkesi tekrar bir araya getireceğiz,

Direi che ora possiamo ricollegarci tutti quanti

Konuklarımızı ekranda bir araya getirebilecek miyiz bilmiyorum.

Non so se a questo punto possiamo riportare i nostri ospiti sullo schermo.

Bir grup bilim insanıyla bir araya geldi

Si è incontrato con un gruppo di scienziati,

Bir grup oluşturmak için bir araya geldik.

- Siamo venuti assieme per formare un gruppo.
- Noi siamo venuti assieme per formare un gruppo.
- Siamo venute assieme per formare un gruppo.
- Noi siamo venute assieme per formare un gruppo.

- Mary biriyle araya geldi.
- Mary biriyle tanıştı.

- Mary ha incontrato qualcuno.
- Mary ha conosciuto qualcuno.

Gözlerimiz bir an için bir araya geldi.

I nostri sguardi si incrociarono per un istante.

Fadıl ve Leyla tekrar bir araya geldiler.

- Fadil e Layla si sono riuniti.
- Fadil e Layla si riunirono.

Tüm paydaşları birlikte çalışmak üzere bir araya getirmek.

è di mettere insieme e far collaborare tutte le parti interessate.

Bu materyaller bir araya geliyor ve bütünü oluşturuyor.

Questi materiali si amalgamano e si integrano.

Yerlerden gelen 1400 insanı bir araya getirmek bir mucizedir.

provenienti da posti così diversi, è un miracolo.

Düzinelerce türden yüzlerce kurbağa çiftleşmek için bir araya gelir.

Dozzine di specie, centinaia di rane, si riuniscono per accoppiarsi.

Yazar Avrupa edebiyatının tüm farklı türlerini bir araya getirmiş.

L'autore raggruppa insieme tutte le differenti letterature europee.

Bir değil iki uzay aracı bir araya gelerek Ay'a gidecekti.

Non una ma due astronavi viaggerebbero sulla Luna, unite insieme.

Ve farklı fikir ve bakış açılarını bir araya getirdikten sonra,

e unione di differenti idee e prospettive,

Japonya'nın nüfusu İngiltere ve Fransa'nın bir araya getirdiği nüfustan daha büyüktür.

La popolazione del Giappone è maggiore di quelle di Regno Unito e Francia messe insieme.

Her gün, insanlar TEDx etkinlikleriyle dünyanın her tarafında bir araya geliyor,

ogni giorno, in tutto il mondo, le persone si riuniscono in eventi TEDx

Bill ve John konuşmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.

A Bill e John piace ritrovarsi una volta al mese per parlare.

- Bir ara bir içki için buluşmalıyız.
- Bir ara içki için bir araya gelmeliyiz.

- Dobbiamo andare a bere qualcosa assieme qualche volta.
- Noi dobbiamo andare a bere qualcosa assieme qualche volta.

Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.

A Bill e John piace ritrovarsi una volta al mese per scambiare due chiacchiere.

- Hitachi ve NEC gibi rakipler bir araya geldiğinde zamanların değiştiğini biliyorsunuz.
- Hitachi ve NEC gibi rakiplerin birleşmesi taşları yerinden oynatıyor.

Sai che i tempi sono cambiati quando rivali come Hitachi e NEC si riuniscono.

- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu faktörlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu etmenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu etmenlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu etkenlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu faktörlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu etkenlerin kombinasyonu enteresan bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir neticeye yol açtı.

La combinazione di tutti questi fattori ha portato ad un risultato interessante.