Translation of "Konusunda" in Hungarian

0.007 sec.

Examples of using "Konusunda" in a sentence and their hungarian translations:

Fransızca konusunda uzmanlaşacağım.

Francia szakos leszek.

Ne yakaladıkları konusunda titizler.

Gondosan fontolóra veszik a fogást,

Yardımcı olma konusunda heyecanlıyım.

irányíthassák az életüket.

İşini kaybetme konusunda endişeli.

Aggódik, hogy elveszti a munkáját.

Babam sağlığım konusunda endişeli.

Apám aggódik az egészségem miatt.

Fiyat konusunda pazarlık yaptım.

Én alkudtam ki az árat.

Nasıl olacağı konusunda şüphem yok.

Nincsenek illúzióim arról, mindez hogyan hangzik.

İşlerin gidişatı konusunda mutlu değilizdir.

Nem tetszik, ahogy a dolgok mennek.

ülkemizi değiştirme konusunda zorlamada yatmaktadır.

és bátorítsuk őket, hogy változtassanak.

Biz insanlar hız konusunda takıntılıyız.

Minket, embereket lenyűgöz a sebesség.

En iyisini yapmak konusunda endişelenirsek,

Mikor szorongunk, hogy a legjobbat nyújtsuk,

O, masumiyeti konusunda ısrar etti.

- Ragaszkodott az ártatlanságához.
- Kitartott az ártatlansága mellett.

Faturayı ödemem konusunda ısrar etti.

Ragaszkodott ahhoz, hogy kifizessem a számlát.

Ben para konusunda endişeli değilim.

A pénz miatt nem aggódom.

Onun gelip gelmeyeceği konusunda şüpheliyim.

Nem hiszem, hogy eljön.

Körfez savaşı konusunda ne düşünüyorsun?

Mi a véleménye az öböl-háborúról?

Açıkçası Tom, olabilecekler konusunda endişeliydi.

Tomit láthatóan aggasztotta, hogy mi történhet.

İş konusunda senin yardımını istiyorum.

Igénylem az üzleti segítségedet.

Mary, büyü uygulama konusunda suçlanıyordu.

Máriát bűnösnek találták boszorkányság miatt.

- Tom ona yardımcı olmam konusunda ısrar etti.
- Tom ona yardım etmem konusunda ısrarcıydı.

Tom ragaszkodott hozzá, hogy segítsek neki.

Insanların kendi performansları konusunda kafalarını karıştırır.

mert nem tudják felmérni saját teljesítményüket.

İyi şeyler avlamak konusunda orduyla konuştular.

Arról beszéltek a hadseregnek, hogy vadásszanak a jó dolgokra.

Polis bütçelerinden alıp toplumlara getirme konusunda

fektessenek be a közösségekbe

Hastalar para konusunda endişelenmek zorunda değiller.

a betegeknek nem kell aggódniuk a pénz miatt.

Bu tanışma konusunda karışık hisler içindeydim.

ellentmondásos érzések törtek rám.

Avukat onun suçsuzluğu konusunda ısrar etti.

Az ügyvéd kitartott védence ártatlansága mellett.

Babam treni beklememiz konusunda ısrar etti.

Apám ragaszkodott ahhoz, hogy várjuk meg a vonatot.

Eşcinsel evlilik konusunda bir tartışmaları vardı.

Vitatkoztak a homoszexuálisok házasságáról.

Tom prezervatif satın alma konusunda utanır.

Tom zavarban van, mikor óvszert vásárol.

Tom masum olduğunu konusunda ısrar etti.

Tom fenntartotta ártatlanságát.

Sana güvenebileceğim konusunda emin olmak zorundaydım.

Meg kellett bizonyosodnom róla, hogy bízhatok benned.

Tom olan konusunda çok suçlu hissetti.

Tom igencsak bűnösnek érezte magát amiatt, ami történt.

Dan Linda'nın vefat ettiği konusunda bilgilendirildi.

Dani megtudta, hogy Linda elhunyt.

Tom, ne olduğu konusunda yalan söyledi.

- Tom hazudott arról, mi történt.
- Tomi nem az igazat mondta a történtekről.

Sanırım o, dans konusunda bir uzman.

Szerintem ő a tánc szakértője.

Tom aile içi istismar konusunda uzmandı.

Tom szakterülete a családon belüli bántalmazás volt.

Ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok.

- Fogalmam sincs róla, hogy mi történt.
- Lövésem sincs, mi történt.

Tom hesabı ödeme konusunda ısrar etti.

- Tom ragaszkodott hozzá, hogy ő rendezze a számlát.
- Tom ragaszkodott hozzá, hogy ő állja a cechet.
- Tom ragaszkodott ahhoz, hogy ő fizesse a számlát.

Avukat müvekkilinin masumiyeti konusunda ısrar etti

Az ügyvéd kitartott védence ártatlansága mellett.

Ve ertesi gün ne yapacağınız konusunda endişeliyseniz

a másnapi teendők miatt idegeskedünk:

Doktor onun yatakta kalması konusunda ısrar etti.

Az orvos ragaszkodott ahhoz, hogy maradjon ágyban.

O hastaneye gitmesi gerektiği konusunda ısrar etti.

Ragaszkodott hozzá, hogy kórházba menjen.

Mary sincaplar konusunda dünyanın önde gelen uzmanıdır.

Mari a világ vezető mókus szakértője.

Ne yazmam gerektiği konusunda hiç fikrim yoktu.

Fogalmam sem volt, hogy mit írjak.

Tom Mary'yi hatalı olduğu konusunda ikna edemedi.

Tomi nem tudta meggyőzni Marit arról, hogy téved.

Lütfen ne yapacağım konusunda bana tavsiye ver.

Kérem, adjon tanácsot, hogy mit kellene tenni.

Bizim bu dünyamızda onlara nasıl davranacağımız konusunda,

hogy miként bánunk velük a mi világunkban,

Tom Mary'yi hatalı olduğu konusunda ikna etti.

Tamás meggyőzte Máriát, hogy Mária tévedett.

Bunun neden olduğu konusunda oldukça emin değiliz.

- Nem vagyunk egészen biztosak abban, miért történik ez.
- Nem tudjuk igazából, miért van ez.

Insanların tedaviye başlama konusunda rahat hissetmelerine ihtiyaç duyarız.

hogy az emberek ne érezzék kellemetlennek igénybe venni őket.

Doğrusu, bu jenerasyonların var olduğu konusunda anlaşabilsek bile

De még ha meg is egyeznénk abban, hogy léteznek ezek a csoportok,

Ya da aşı konusunda bir oyuncunun görüşlerini dinliyoruz.

vagy figyelünk oda az oltással kapcsolatban egy színésznő nézetére.

Ama bunun nasıl azalacağı konusunda da hazırlıklı olmalıyız

de tudnunk kell arról is, hogy ezek miképp csökkenthetők.

Kolugolar süzülmek konusunda ustadır. 130 metre boyunca süzülebilirler.

A repülőmakik mesterien vitorláznak a levegőben. Akár 130 méter távolságot is átszelhetnek.

Bu iki kanat güç konusunda eşit olmadığı sürece,

Ha a két szárny nem egyformán erős,

Çocuğumu nasıl yetiştirmem gerektiği konusunda kendime güvenimi artırdı.

Segítségemre volt, hogy magabiztosabb legyek a gyereknevelés kérdésében.

Tom akşam yemeği için ödeme konusunda ısrar etti.

Tom ragaszkodott hozzá, hogy ő fizesse a vacsorát.

Yazım ve noktalama işaretleri konusunda daha dikkatli olmalısınız.

- Jobban kell ügyelnie a helyesírásra és az írásjelekre.
- Jobban kell ügyelned a helyesírásra és az írásjelekre.

Tom ne kadar para harcadığı konusunda yalan söyledi.

Tom hazudott arról, mennyi pénzt költött.

Tom ve Mary çocuklarıyla fransızca konuşmama konusunda anlaştılar.

Tom és Mary megállapodtak, hogy nem fognak a gyerekeikkel franciául beszélni.

Tom asla para konusunda endişe etmek zorunda kalmayacak.

Tominak a jövőben soha nem kell majd a pénz miatt aggódnia.

Tom seni tek başına gördüğü konusunda ısrar ediyor.

Tom ragaszkodik hozzá, hogy egyedül lásson téged.

Ben en azından işimi kaybetme konusunda endişeli değilim.

A legkevésbé sem aggódom, hogy elveszítem az állásom.

Odasının ne kadar küçük olduğu konusunda daima şikayetçidir.

Mindig panaszkodik, hogy milyen kicsi a szobája.

Tom her gün meyve yeme konusunda ısrar ediyor.

Tom ragaszkodik ahhoz, hogy minden nap gyümölcsöt egyen.

Tom ve Mary para konusunda her zaman tartışıyorlar.

Tom és Mári folyton a pénz miatt vitatkoznak.

Tom, John'un masum olduğu konusunda Mary'yi ikna etti.

Tom meggyőzte Maryt John ártatlanságáról.

O kadının kim olduğu konusunda hiçbir fikrim yok.

- Sejtelmem sincs, ki az a nő.
- Fogalmam sincs, kicsoda az a nő.
- Elképzelésem sincs, hogy ki az a nő.

Bu jenerasyonlara kimlerin dahil olduğu konusunda hem fikir değiliz.

akkor sem jutnánk dűlőre abban, hogy kik tartoznak ide vagy oda.

Tom herhangi bir sorun olmayacağı konusunda bana güvence verdi.

Tom biztosított róla, hogy nem lesz semmi probléma.

Tom'un nerede olabileceği konusunda oldukça iyi bir fikrim var.

Van egy elég jó sejtésem arról, hogy hol lehet Tomi.

Tom'un arabasını nereye park ettiğini konusunda hiçbir fikrim yok.

- Fogalmam sincs, hova parkolt Tomi.
- Elképzelésem sincs, hová tette a kocsit Tomi.
- Lövésem sincs, merre parkolt le Tomi.

"Maskeler sizi yüzünüze dokunmaktan alıkoyma konusunda gerçekten iyi iş başarıyorlar."

"A maszk fizikailag megakadályozza, hogy közvetlen megérintsd az arcodat.

Sağlık kitapları okuma konusunda dikkatli olun. Bir baskı hatasından ölebilirsiniz.

Egészségügyi könyveket óvatosan olvass. Egy nyomdahiba az életedbe kerülhet.

Salgın konusunda gereksiz yere endişeli olmak için hiçbir sebep yoktur.

Semmi szükség a kitörés miatt aggódni.

Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.

Tom figyelmeztette Marit, hogy Jani esetleg pénzt akar kérni tőle kölcsön.

Seni işe almam gerektiği konusunda bana iyi bir neden verebilir misin?

Tud rá mondani egy jó okot, hogy miért vegyem fel?

- Kelimeler konusunda ne yapacağımı bilmiyorum.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Söyleyecek söz bulamıyorum.

- Nem találok szavakat.
- Szóhoz sem jutok.

- O vahşi hayvanlar hakkında çok şey bilir.
- Vahşi hayvanlar konusunda bilgisi çoktur.

Sokat tud a vadállatokról.

Tom, anne ve babasının kendisine yapmış olduğu hataları kendi çocuklarına yapmamak konusunda kararlıydı.

Tom elhatározta, hogy nem fogja a saját gyerekeivel ugyanazokat a hibákat elkövetni, mint amelyeket a szülei követtek el vele szemben.

- Açıkçası, burada neler olduğunu bilmiyorum.
- Açıkçası, burada neler olduğu konusunda bir fikrim yok.

- Az igazat megvallva, lövésem sincs, mi megy itt végbe.
- Őszintén szólva, fogalmam sincs, hogy mi történik itt.

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

A világ minden táján, a vadon élő állatok egyre jobban megtanulják az étellopás művészetét.

- Kolay rencide olan insanlara ne söyleyeceğinize dikkat etmelisiniz.
- Alıngan insanlara söyleyecekleriniz konusunda dikkatli olmak zorundasınız.

Ha sértődős emberekkel beszélsz, oda kell figyelned arra, hogy mit mondasz.