Translation of "Yaşıyordu" in German

0.006 sec.

Examples of using "Yaşıyordu" in a sentence and their german translations:

İnsanlar köylerde yaşıyordu.

Die Leute lebten in Dörfern.

Tom yalnız yaşıyordu.

Tom lebte allein.

O, kızılderelilerle yaşıyordu.

- Er lebte bei den Indianern.
- Er lebte bei den Indern.

Tom Boston'da yaşıyordu.

Tom lebte in Boston.

Tom, Jacksons'la yaşıyordu.

Tom wohnte bei den Jacksons.

Ailem bir kulübede yaşıyordu.

Meine Familie lebte in einer Hütte.

Üniversite bir festival yaşıyordu.

Die Universität war belebt aufgrund eines Festes.

Tom araba sorunu yaşıyordu.

Tom hatte Probleme mit seinem Auto.

Savaş başladığında Londra'da yaşıyordu.

Er lebte in London als der Krieg ausbrach.

Leyla, İngiltere kırsalında yaşıyordu.

Layla lebte im ländlichen England.

- Sami ikili bir hayat yaşıyordu.
- Sami ikiyüzlü bir hayat yaşıyordu.

Sami lebte ein Doppelleben.

- Savaş çıktığında o Londra'da yaşıyordu.
- Savaş patlak verdiğinde, o, Londra'da yaşıyordu.

Er lebte in London als der Krieg ausbrach.

Çocukken küçük bir kasabada yaşıyordu.

Als Kind lebte er in einem kleinen Dorf.

Savaş patlak verdiğinde İngiltere'de yaşıyordu.

Sie lebte in England, als der Krieg begann.

Tom ormanda tek başına yaşıyordu.

Tom lebte allein im Wald.

O orada tamamen yalnız yaşıyordu.

Er wohnte dort ganz allein.

Tom olanaklarının ötesinde iyi yaşıyordu.

Tom lebte über seine Verhältnisse.

Savaş başladığında, o, İngiltere'de yaşıyordu.

Er lebte in England, als der Krieg begann.

Tom basit bir hayat yaşıyordu.

Tom lebte ein schlichtes Leben.

Sami bir mülteci kampında yaşıyordu.

Sami lebte in einem Flüchtlingslager.

Tom, Lyon'daki savaş sırasında yaşıyordu.

Tom wohnte während des Krieges in Lyon.

O, bir kulübede tek başına yaşıyordu.

Sie lebte allein in einer Hütte.

- Bütün köpekler hayattaydı.
- Köpeklerin hepsi yaşıyordu.

Alle Hunde waren am Leben.

Tom buraya taşınmadan önce nerede yaşıyordu?

Wo wohnte Tom, bevor er hierherzog?

Tom ve Mary aynı apartmanda yaşıyordu.

Tom und Maria wohnten in demselben Mietshaus.

Sami çok tehlikeli bir yerde yaşıyordu.

Sami lebte in einer sehr gefährlichen Gegend.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

In fast jedem lebten die Patienten nahe dem Epizentrum.

Yaşlı adam üç odalı bir apartmanda yaşıyordu.

Der alte Mann lebte in der Dreizimmerwohnung.

O günlerde, o, evde tek başına yaşıyordu.

In jenen Tagen wohnte er in dem Haus allein.

Üç tane ayı, o küçük evde yaşıyordu.

Drei Bären lebten in dem kleinen Haus.

Tom küçük bir dairede tek başına yaşıyordu.

Tom lebte allein in einer kleinen Wohnung.

Yerli Amerikalılar Avrupalılar gelmeden önce Amerika'da yaşıyordu.

Die Indianer lebten in Amerika, bevor die Europäer ankamen.

Tom hala anne ve babasının evinde yaşıyordu.

Tom wohnte noch bei seinen Eltern.

- Sanırım o İspanya'da oturuyordu.
- Sanırım o İspanya'da yaşıyordu.

Er hat, glaube ich, in Spanien gewohnt.

Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.

Tango lebte mit einem kleinen Kind in einem kleinen Dorf.

Tom ailesi ile birlikte küçük bir evde yaşıyordu.

Tom lebte mit seinen Eltern in einem kleinen Haus.

Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kadın yaşıyordu.

- Es lebte einmal eine alte Frau auf einer kleinen Insel.
- Es war einmal auf einer kleinen Insel, da lebte eine alte Frau.

Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.

Tom wohnte mietfrei in einem kleinen, nicht weit von uns entfernten Haus.

- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.

Sie ist es gewohnt, allein zu leben.

Onlar uzun gri bir sokağın sonunda çok küçük bir evde yaşıyordu.

Sie wohnten in einem sehr kleinen Haus am Ende einer langen, grauen Straße.

- Herkes Sami ile bir sorun yaşıyordu.
- Herkesin Sami ile bir problemi vardı.

Mit Sami hatte jeder ein Problem.

- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral yaşıyordu.
- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral vardı.

Es war einmal ein König, der drei Töchter hatte.