Translation of "Yürüyüşe" in German

- Yürüyüşe gidiyorum.
- Yürüyüşe çıkıyorum.

Ich gehe spazieren.

Yürüyüşe çıktı.

Sie ging spazieren.

Yürüyüşe gidelim.

- Lass uns spazieren gehen.
- Lasst uns spazieren gehen.

Yürüyüşe gideceğim.

Ich gehe ein Stück spazieren.

Yürüyüşe çıkın.

- Geh spazieren!
- Gehen Sie spazieren!
- Geht spazieren!

- Ormanda yürüyüşe çıktık.
- Ormanda yürüyüşe gittik.

Wir sind im Wald spazieren gegangen.

Tom yürüyüşe gitti.

Thomas ging wandern.

Tom yürüyüşe çıkıyor.

Tom macht gerade einen Spaziergang.

Yürüyüşe çıkmakla başlayalım.

Also fangen wir mit einem Spaziergang an.

Dağlara yürüyüşe gidelim.

Lasst uns in den Bergen wandern gehen.

Ormanda yürüyüşe gittik.

Wir sind im Wald spazieren gegangen.

O, yürüyüşe gitti.

Er ist spazieren gegangen.

Yürüyüşe gidebilir miyim?

Kann ich spazieren gehen?

Tom'u yürüyüşe götürüyorum.

Ich gehe mit Tom spazieren.

Köpeği yürüyüşe çıkar.

- Führ den Hund aus!
- Geh mit dem Hund spazieren.

O yürüyüşe çıktı.

Sie geht gerade spazieren.

Ben yürüyüşe gittim.

Ich bin wandern gegangen.

O, yürüyüşe çıktı.

Er ging spazieren.

Yürüyüşe gidiyor musun?

Gehst du spazieren?

Yürüyüşe mi gidiyoruz?

Gehen wir spazieren?

- Yürüyüşe çıkmak ister misin?
- Yürüyüşe çıkmak ister misiniz?

- Würdest du gern spazieren gehen?
- Würden Sie gerne einen Spaziergang machen?
- Was haltet ihr von einem Spaziergang?

- Jane köpeğini yürüyüşe götürdü.
- Jane köpeğini yürüyüşe çıkardı.

Jane ging mit ihrem Hund Gassi.

Bazen parkta yürüyüşe çıkar.

Sie geht manchmal im Park spazieren.

Her sabah yürüyüşe çıkarım.

Ich mache jeden Morgen einen Spaziergang.

Yarın yürüyüşe gitmeyi planlıyoruz.

Wir haben vor, morgen wandern zu gehen.

Akşamları, köpeğimle yürüyüşe çıkarım.

- Am Abend gehe ich mit dem Hund spazieren.
- Abends führe ich meinen Hund spazieren.

Her sabah yürüyüşe giderim.

Ich gehe jeden morgen spazieren.

Köpeğimin yürüyüşe ihtiyacı var.

Mein Hund muss mal Gassi gehen.

Seninle yürüyüşe çıkmak istemiyorum.

Ich will nicht mit dir laufen gehen.

Parkta bir yürüyüşe çıktık.

Wir machten einen Spaziergang im Park.

Biz bir yürüyüşe çıktık.

Wir sind spazieren gegangen.

Büyükannem akşam yürüyüşe gidiyor.

Meine Großmutter geht abends spazieren.

Yürüyüşe çıkmak ister misin?

Würdest du gern spazieren gehen?

Her gün yürüyüşe çıkın.

Geh jeden Tag spazieren.

Hava düzelirse yürüyüşe çıkacağım.

Ich mache einen Spaziergang, wenn das Wetter besser wird.

Küçük bir yürüyüşe çıkacağım.

Ich mache einen kleinen Spaziergang.

Tom köpeğini yürüyüşe götürdü.

Tom ging mit seinem Hund Gassi.

Tom muhtemelen yürüyüşe gitti.

Tom ist vermutlich spazieren gegangen.

Parkta bir yürüyüşe gittim.

- Ich habe einen Spaziergang in den Park unternommen.
- Ich habe einen Spaziergang in den Park gemacht.
- Ich bin im Park spazieren gegangen.

Bir yürüyüşe ne dersiniz?

- Wie wär's mit einem Spaziergang?
- Was hältst du von einem Spaziergang?

Erkek kardeşimle yürüyüşe çıkıyordum.

Ich unternahm einen Spaziergang mit meinem Bruder.

Biz parkta yürüyüşe gidiyoruz.

Wir gehen im Park spazieren.

Jane köpeğini yürüyüşe götürdü.

- Jane ging mit ihrem Hund Gassi.
- Jane ist mit ihrem Hund Gassi gegangen.
- Jane führte ihren Hund spazieren.
- Johanna ging mit ihrem Hund spazieren.

Her sabah yürüyüşe giderdi.

Jeden Morgen möchte er einen Spaziergang machen.

Sabah erkenden yürüyüşe çıktım.

Frühmorgens habe ich einen Spaziergang gemacht.

O bir yürüyüşe gitti.

Sie geht gerade spazieren.

Ben sadece yürüyüşe gidiyorum.

Ich mache bloß einen Spaziergang.

Tom yürüyüşe çıkmayı sever.

Tom geht gerne spazieren.

Salı günü yürüyüşe çıktık.

Am Dienstag sind wir wandern gegangen.

Yürüyüşe çıkmak istemiyor musun?

Hast du nicht Lust auf einen Spaziergang?

Dedem güzel günlerde yürüyüşe gider.

An schönen Tagen geht mein Großvater spazieren.

Oğlumla birlikte bir yürüyüşe gittim.

Ich ging mit meinem Sohn spazieren.

Tek başına yürüyüşe gitmeyi sever.

Sie geht gerne allein spazieren.

Hey, yürüyüşe çıkmak istiyor musun?

Huhu! Hättest du Lust auf einen Spaziergang?

Öğle yemeğinden sonra yürüyüşe gittik.

Nach dem Mittagessen machten wir einen Spaziergang.

Canım dışarı yürüyüşe çıkmak istemiyor.

Ich habe keine Lust spazieren zu gehen.

Benimle yürüyüşe çıkmak ister misin?

Hättest du Lust auf einen Spaziergang mit mir?

Babam her gün yürüyüşe çıkıyor.

- Vater geht jeden Tag spazieren.
- Vater macht jeden Tag einen Spaziergang.

Yağmur durduğunda köpeği yürüyüşe çıkaracağım.

Wenn es aufhört zu regnen, gehe ich mit dem Hund Gassi.

Tom bir yürüyüşe çıkmak istiyor.

Tom will spazieren gehen.

Tom her sabah yürüyüşe gider.

Tom geht jeden Morgen spazieren.

Biz gölün kıyısında yürüyüşe gittik.

Wir gingen am Seeufer spazieren.

Birlikte uzun bir yürüyüşe gittik.

Wir unternahmen einen langen Spaziergang.

Onun canı yürüyüşe çıkmak istedi.

Ihr war nach Spazierengehen zumute.

Dedem her gün yürüyüşe çıkar.

Mein Großvater geht jeden Tag spazieren.

Tom her sabah yürüyüşe çıkar.

Tom geht jeden Morgen spazieren.

Canın yürüyüşe çıkmak istiyor mu?

Hast du Lust auf einen Spaziergang?

Her gün yürüyüşe çıkmanız gerekir.

Du musst jeden Tag spazieren gehen.

Tom ile yürüyüşe çıkmak istedim.

Ich wollte mit Tom wandern.

Boş olduğu için, dışarı yürüyüşe çıktı.

Da sie Zeit hatte, ging sie spazieren.

Yürüyüşe gitmeyi film izlemeye tercih ederim.

Ich möchte lieber einen Spaziergang machen, als den Film zu sehen.

Yarın hava güzel olursa yürüyüşe gideceğim.

Wenn es morgen schön ist, mache ich einen Spaziergang.

Hepiniz yürüyüşe gitmek için hazır mısınız?

Seid ihr alle bereit, wandern zu gehen?

- Sahilde gezinti yaptık.
- Sahilde yürüyüşe gittik.

Wir gingen am Strand spazieren.

O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı.

Vor dem Frühstück ging er spazieren.

Köpeğimi hemen hemen hiç yürüyüşe götürmem.

Ich führe meinen Hund kaum einmal spazieren.

Bu sabah canım yürüyüşe gitmek istiyor.

Heute Morgen habe ich Lust auf einen Spaziergang.

Ona yürüyüşe gitmek isteyip istemediğini sordum.

Ich fragte sie, ob sie spazieren gehen wolle.

Parkın etrafında beş kez yürüyüşe çıkın.

- Geh fünfmal um den Park!
- Gehen Sie fünfmal um den Park!
- Geht fünfmal um den Park!

Bugün köpeği önceden yürüyüşe çıkardın mı?

Hast du den Hund heute schon ausgeführt?

Tom nadiren tek başına yürüyüşe gider.

Tom geht selten alleine wandern.

Estella ve ben bir yürüyüşe gidiyoruz.

Estella und ich gehen spazieren.

Mülteciler çölde 18 saatlik yürüyüşe dayandılar.

Die Flüchtlinge überstanden den 18-stündigen Marsch durch die Wüste.

Tom her öğleden sonra yürüyüşe gider.

Tom macht jeden Nachmittag einen Spaziergang.

Eğer hava açarsa, ormanda yürüyüşe gideceğiz.

Wenn das Wetter aufklart, gehen wir im Wald spazieren.

Benimle bir yürüyüşe çıkmak ister misin?

Möchtest du mit mir spazieren gehen?

Yürüyüşe gitmeden önce bir elma yedim.

Ich habe einen Apfel gegessen, bevor ich spazieren gegangen bin.

Yürüyüşe çıkmak için en iyi mevsim sonbahardır.

Der Herbst ist die beste Jahreszeit zum Wandern.

"Yürüyüşe ne dersin?" "Neden olmasın? Mutlu olurum"

„Was hältst du von einem Spaziergang?“ „Gerne, warum nicht.“

Kahvaltıdan önce bir yürüyüşe gitmek benim alışkanlığımdır.

Ich habe die Angewohnheit, vor dem Frühstück einen Spaziergang zu machen.

Daha sonra bir yürüyüşe çıkmak ister misin?

Hättest du später Lust auf einen Spaziergang?

Kıyı boyunca benimle yürüyüşe gitmek ister misin?

Hättest du Lust, mit mir an der Küste entlang spazieren zu gehen?

O akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkma alışkanlığındaydı.

Es war seine Gewohnheit, nach dem Abendbrot spazieren zu gehen.