Translation of "Saçlarını" in German

0.003 sec.

Examples of using "Saçlarını" in a sentence and their german translations:

O saçlarını açar.

Sie trägt ihr Haar offen.

Tom saçlarını boyadı.

Tom hat sich die Haare gefärbt.

- Saçını yıkamalısın.
- Saçlarını yıkamalısın.

- Du solltest dir die Haare waschen.
- Sie sollten sich die Haare waschen.

Onların saçlarını tıraş etmem.

Ich schneide ihre Haare nicht.

O, saçlarını sarıya boyadı.

- Sie hat sich die Haare blond gefärbt.
- Sie hat sich das Haar blondiert.

O, parmaklarıyla saçlarını taradı.

Sie kämmte sich mit den Fingern das Haar.

Mary yıllardır saçlarını boyuyor.

Maria färbt sich schon seit Jahren die Haare.

Niye insanlar saçlarını boyarlar?

Warum färben sich die Leute die Haare?

Tom kızının saçlarını fırçaladı.

Tom kämmte seiner Tochter die Haare.

Mary saçlarını tararken aynaya baktı.

Maria schaute in den Spiegel, während sie sich das Haar bürstete.

Yüzünü yıka ve saçlarını tara.

Wasch dir das Gesicht und kämm dir die Haare.

Tom asla kendi çocuklarının saçlarını kesmedi.

Tom hat seinen eigenen Kindern niemals die Haare geschnitten.

- Tom saçını tarıyor.
- Tom saçlarını tarıyor.

Tom kämmt sich die Haare.

- Mary saçını yıkamadı.
- Mary saçlarını yıkamadı.

- Maria hat sich nicht die Haare gewaschen.
- Maria hat sich die Haare nicht gewaschen.

O çocuklarına saçlarını uzatmaları için izin veriyor.

Sie erlaubt es ihren Kindern, sich die Haare lang wachsen zu lassen.

Saçlarını bir daha yan tarama, sana yakışmıyor.

Kämm dir die Haare nicht mehr seitlich, das steht dir nicht.

Birçok kanser hastaları kemoterapiden dolayı saçlarını kaybederler.

Viele Krebspatienten verlieren durch die Chemotherapie ihre Haare.

İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar.

Die Menschen halten es nicht mehr seltsam für Männer, ihre Haare lang wachsen zu lassen.

Mary saçlarını fırçaladı ve bir at kuyruğu yaptı.

Maria bürstete sich das Haar und band es zu einem Pferdeschwanz zusammen.

Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.

Das Bild zeigt eine junge, sich vor einem Spiegel das Haar kämmende Frau.

Kayalığa oturmuş saçlarını tararken çok güzel bir şarkı söylüyordu.

Während sie auf dem Felsen saß und ihr Haar kämmte, sang sie ein wunderschönes Lied.

Tom saçlarını genellikle yılda iki ya da üç kez kestirir.

Tom lässt sich gewöhnlich nur zwei- oder dreimal im Jahr die Haare schneiden.

Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.

Die holde Maid saß auf dem Stein und kämmte sich im Sonnenschein das gold’ne Haar.

Cadı, Rapunzel'in saçlarını sol eline iki kez doladı, diğer eline aldığı makasla o güzelim örgüleri teker teker kesti, hepsi kesik halde yerde öylece duruyordu.

Die Zauberin packte die schönen Haare der Rapunzel, schlug sie zweimal um ihre linke Hand, griff eine Schere mit der rechten, und ritsch, ratsch waren sie abgeschnitten, und die schönen Flechten lagen auf der Erde.