Translation of "Oğlu" in German

0.016 sec.

Examples of using "Oğlu" in a sentence and their german translations:

- Onun oğlu hasta.
- Oğlu hasta.

Sein Sohn ist krank.

Oğlu hasta.

Ihr Sohn ist krank.

- John'ın iki oğlu var.
- John'ın iki oğlu vardır.
- John'un iki oğlu var.

John hat zwei Söhne.

Oğlu okuldan atıldı.

- Sein Sohn wurde von der Schule geworfen.
- Sein Sohn wurde von der Schule verwiesen.

Onların oğlu büyüdü.

Ihr Sohn wurde größer.

Oğlu kasabada kayboldu.

Sein Sohn verlief sich in der Stadt.

Kralın oğlu kaçırıldı.

Der Sohn des Königs wurde entführt.

Oğlu kazada öldü.

Ihr Sohn kam bei dem Unfall ums Leben.

Tom kimin oğlu?

Wessen Sohn ist Tom?

Oğlu ona bağırıyor.

Sein Sohn schreit ihn an.

O, oğlu sever.

Er liebt den Sohn.

Tom'un oğlu vardı.

- Tom hat einen Sohn bekommen.
- Tom hatte einen Sohn.

Üç oğlu vardı.

Er hatte drei Söhne.

- Leyla'nın bir oğlu vardı.
- Leyla'nın bir oğlu oldu.

Layla hat einen Sohn bekommen.

- Oğlu kadar kızı da ünlüydü.
- Kızı oğlu kadar ünlüydü.

Seine Tochter, wie auch sein Sohn, war berühmt.

- Onun başka bir oğlu var.
- Onun bir başka oğlu var.
- Onun bir oğlu daha var.

Er hat noch einen Sohn.

Ali Sunal'da yanındaydı oğlu

Ali Sunal war bei seinem Sohn

Onun oğlu sekiz yaşında.

- Sein Sohn ist acht.
- Sein Sohn ist acht Jahre alt.

Oğlu geçen yıl öldü.

Sein Sohn ist letztes Jahr gestorben.

Oğlu kayalıkların üstüne düştü.

Sein Sohn stürzte vom Felsenriff.

Onun oğlu kesinlikle başaracak.

Ihr Sohn wird ganz bestimmt Erfolg haben.

Oğlu fabrikanın yönetimini devraldı.

Sein Sohn übernahm die Leitung der Fabrik.

Onun 12 oğlu var.

Er hat zwölf Söhne.

Oğlu kesinlikle başarılı olacak.

Ihr Sohn wird garantiert Erfolg haben.

Onun üç oğlu var.

Er hat drei Söhne.

Onun bir oğlu var.

Er hat einen Sohn.

Tom'un bir oğlu var.

Tom hat einen Sohn.

Mary'nin bir oğlu var.

Maria hat einen Sohn.

John'ın iki oğlu vardır.

John hat zwei Söhne.

Oğlumun bir oğlu var.

Mein Sohn hat einen Sohn.

Tom'un üç oğlu vardı.

Tom hatte drei Söhne.

Tom Mary'nin tek oğlu.

Tom ist Marys einziger Sohn.

Ruben'in üç oğlu var.

Ruben hat drei Söhne.

John'un iki oğlu var.

John hat zwei Söhne.

Onun yedi oğlu var.

Sie hat sieben Söhne.

Oğlu Batı Almanyaya konuşlandı.

Ihr Sohn ist in Westdeutschland stationiert.

Oğlu bir düelloda öldürülmüştü.

Sein Sohn wurde bei einem Duell getötet.

Onun oğlu bir dâhi.

Sein Sohn ist ein Genie.

Tom'un üç oğlu var.

Tom hat drei Söhne.

O, Tom'un oğlu mu?

Ist das Toms Sohn?

- Tom bir yarış pilotunun oğlu.
- Tom bir araba yarışçısının oğlu.

Tom ist Sohn eines Rennfahrers.

- Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
- Oğlu ünlü bir piyanist oldu.

Sein Sohn wurde ein berühmter Pianist.

Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.

Sein Sohn sitzt.

O, oğlu ile gurur duyar.

Er ist stolz auf seinen Sohn.

Senin yaşında bir oğlu var.

Er hat einen Sohn in deinem Alter.

Tom'un oğlu üçüncü kez soyuldu.

Toms Sohn wurde zum dritten Male ausgeraubt.

Onun yedi tane oğlu var.

Er hat sieben Söhne.

Onun güneşin oğlu olduğunu düşünüyorlardı.

Sie dachten, er sei der Sohn der Sonne.

Oğlu onu New York'tan aradı.

Ihr Sohn rief aus New York an.

O, oğlu ile gurur duymaktadır.

Sie ist stolz auf ihren Sohn.

Tom'un üç yetişkin oğlu var.

Tom hat drei erwachsene Söhne.

Tom oğlu Gandalf'ı aramak istedi.

Tom wollte seinen Sohn Gandalf nennen.

Tom Mary'nin en küçük oğlu.

Tom ist Marias Jüngster.

Tom, oğlu doğmadan önce öldü.

Tom starb noch vor der Geburt seines Sohnes.

Şu, oğlu hasta olan kadın.

Das ist die Frau, deren Sohn krank ist.

En genç oğlu beş yaşında.

Sein jüngster Sohn ist fünf Jahre alt.

Tom oğlu ile gurur duyar.

Tom ist stolz auf seinen Sohn.

O, Tom'un oğlu olabilir mi?

Könnte das Toms Sohn sein?

Onun bir oğlu var mı?

Hat er einen Sohn?

Tom'un bir oğlu var mı?

Hat Tom einen Sohn?

Tom'un Mary'nin oğlu olduğunu bilmiyordum.

Ich wusste nicht, dass Tom der Sohn von Maria ist.

İki oğlu savaş sırasında öldü.

Seine beiden Söhne sind im Krieg gefallen.

Erkek kardeşimin oğlu benim yeğenimdir.

Der Sohn meines Bruders ist mein Neffe.

Tom, Mary'nin oğlu, değil mi?

Tom ist der Sohn Marias, nicht wahr?

Oğlu üniversite okuma çağına geldiğinde ise

wenn sein Sohn im College-Alter ist

Ancak Hjörungavágr'da Jarl Hakon ve oğlu

Aber in Hjörungavágr erlitten sie eine vernichtende Niederlage durch Jarl Hakon und seinen

Oğlu büyük bir bilim adamı oldu.

Aus seinem Sohn wurde ein großer Wissenschaftler.

Annesi oğlu hakkında ne yapacağını bilmiyordu.

Die Mutter wusste nicht, was sie mit ihrem Sohn machen sollte.

Baba ve oğlu birbirine çok benziyordu.

Der Vater und sein Sohn waren sich sehr ähnlich.

Onun doktor olan bir oğlu var.

Sie hat einen Sohn, der Arzt ist.

Onun müzisyen olan üç oğlu vardır.

Er hat drei Söhne, die Musiker geworden sind.

Onun doktor olan üç oğlu vardı.

Er hatte drei Söhne, die Ärzte wurden.

Hristiyanlıkta İsa'nın, Tanrı'nın oğlu olduğuna inanılır.

Im Christentum wird geglaubt, dass Jesus der Sohn Gottes ist.

Emekli olduğunda onun işini oğlu devraldı.

Als er in Rente ging, übernahm sein Sohn sein Geschäft.

Oğlu bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Ihr Sohn wurde bei einem Verkehrsunfall getötet.

Tom'un mimar olan bir oğlu var.

Tom hat einen Sohn, der Architekt ist.

Tom oğlu ile çok gurur duyuyor.

Tom ist sehr stolz auf seinen Sohn.

Tom'un polis olan bir oğlu var.

Tom hat einen Sohn, der Polizist ist.

Tom oğlu için bir hediye aldı.

Tom kaufte seinem Sohn ein Geschenk.

Onun, herkesin sevdiği bir oğlu var.

Sie hat einen allseits beliebten Sohn.

Komşunun oğlu okulda heceleme yarışmasını kazandı.

Der Nachbarjunge hat in der Schule den Buchstabierwettbewerb gewonnen.

Tom'un bir oğlu olduğunu biliyor muydun?

- Wusstest du, dass Tom einen Sohn hat?
- Wusstet ihr, dass Tom einen Sohn hat?
- Wussten Sie, dass Tom einen Sohn hat?

Oğlu henüz bir çocukken kanserden öldü.

Ihr Sohn ist an Krebs gestorben, als er noch ein kleiner Junge war.

Tom ve Mary'nin üç oğlu var.

Tom und Maria haben drei Söhne.

Oğlu kanserden genç bir yaşta öldü.

Sein Sohn starb im Kindesalter an Krebs.

Onların on yaşında bir oğlu var.

Sie haben einen zehnjährigen Sohn.

Onun denizci olan üç oğlu var.

Sie hat drei Söhne, welche Seeleute geworden sind.

Tom'un John adında bir oğlu var.

- Tom hat einen Sohns namens Johannes.
- Tom hat einen Sohn mit dem Namen Johannes.
- Tom hat einen Sohn, der Johannes heißt.

Üç oğlu olan bir adam vardı.

Es war ein Mann, der hatte drei Söhne.

Onun doktor olan iki oğlu vardı.

Er hatte zwei Söhne; die wurden Ärzte.