Translation of "Kendilerini" in German

0.007 sec.

Examples of using "Kendilerini" in a sentence and their german translations:

Kendilerini dik tutamıyorlar.

Sie können sich nicht aufrecht halten.

kendilerini korumak için

organisierten Selbstschutz-Gruppen,

kendilerini feda ederler.

sie opfern sich.

Kendilerini bile tanımıyorlar.

Sie haben sich nicht einmal selbst gekannt.

Onlar kendilerini kanıtladılar.

Sie haben sich bewiesen.

Nehirde kendilerini yıkadılar.

Sie wuschen sich im Fluss.

Ana'da kendilerini gördükleri yerlere.

sich selbst in Ana sahen.

Onlar kendilerini silahlarla silahlandırdılar.

Sie bewaffneten sich mit Gewehren.

Gelecekte arabalar kendilerini sürecekler.

In der Zukunft werden Autos von allein fahren.

İnsanlar neden kendilerini öldürürler?

- Warum begehen die Menschen Selbstmord?
- Warum bringen Menschen sich selbst um?
- Wieso nehmen sich Menschen das Leben?

Onlar sadece kendilerini aldatıyorlar.

Sie machen sich nur etwas vor.

Aşıklar dünyada yalnızca kendilerini görüyorlar, ancak dünyanın kendilerini gördüğünü unutuyorlar.

Verliebte sehen in der Welt nur sich; doch sie vergessen, dass die Welt sie sieht.

Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız.

Wir sollten Kindern sagen, wie man sich selbst schützt.

Tom ve Mary kendilerini öldürdüler.

Tom und Maria haben sich umgebracht.

İnsanlar kendilerini güvende hissetmek isterler.

Die Leute wollen sich sicher fühlen.

İnsanların kendilerini savunma hakları vardır.

Ein Mensch hat das Recht, sich zu verteidigen.

Bazı bitkiler kendilerini soğuğa uyduramıyorlar.

Manche Pflanzen können sich nicht an Kälte anpassen.

Bu kişiler kendilerini eleştirilmesine tahammül edemezler

Diese Leute können Kritik an sich selbst nicht tolerieren

Melekler uçabilirler çünkü kendilerini hafifçe alıyorlar.

Engel fliegen, weil sie sich selbst leicht nehmen.

Hamam böcekleri gün boyunca kendilerini gizler.

Kakerlaken verstecken sich während des Tages.

Tom ve Mary kendilerini birbirlerine adadılar.

Tom und Mary sind einander zugetan.

Kendilerini bir Avrupalı ​​demeyi hak etmiyorlar!

Sie verdienen es nicht, sich Europäer zu nennen!

Kadınların sadece yüzde ikisi kendilerini güzel buluyordu.

Nur zwei Prozent aller Frauen finden sich selbst schön.

Ama rahatsız edilir veya kışkırtılırlarsa kendilerini savunurlar.

aber wenn sie sich gestört oder provoziert fühlen, verteidigen sie sich.

Tom ve Mary birbirlerine bakmaktan kendilerini alamadılar.

Tom und Maria konnten nicht anders, als sich anzusehen.

İnsanlar genlerin kendilerini yaymak için kullandığı araçlardır.

- Die Menschen sind die Vehikel, die die Gene nutzen, um sich zu vermehren.
- Menschen sind die Vehikel, die die Gene nutzen, um sich fortzupflanzen.

Kendilerini kandırmak için gençlerin yeteneğini hafife aldım.

Ich habe die Fähigkeit von Teenagern unterschätzt, sich selbst zu täuschen.

Öğrenciler sıkılırlarsa kendilerini eğlendirmek için yollar bulurlar.

Wenn sich die Schüler langweilen, werden sie sich irgendwie zu unterhalten wissen.

Çocuklar ebeveynleri boşandığı zaman çoğunlukla kendilerini suçlarlar.

Kinder geben oft sich die Schuld, wenn sich die Eltern scheiden lassen.

1847 yılında, onlar kendilerini bağımsız ilan ettiler.

1847 erklärten sie ihre Unabhängigkeit.

İnsanlar yanlış bir şey yapmadıklarına kendilerini ikna ederken

Diese Verleugnung ermöglichte 50 Jahre rassistische Gesetzgebung;

Bu öğrenciler öğrenmek istemiyorlar. Sadece kendilerini eğlendirmek istiyorlar.

Diesen Schülern ist nicht die Schule, sondern nur ihr Vergnügen wichtig.

Tom ve Mary duvarda asılı aynada kendilerini gördüler.

Tom und Maria sahen sich in dem Spiegel, der an der Wand hing.

Halkalı foklar sabah güneşinde dinlenmek için kendilerini yüzeye atar.

Ringelrobben tauchen auf, um sich in der Morgensonne auszuruhen.

Yönetim binasını işgal eden öğrenciler kendilerini öldürmekle tehdit ettiler.

Die das Regierungsgebäude besetzenden Studenten haben gedroht, sich das Leben zu nehmen.

Onlar birkaç içki içti ve kendilerini birlikte yatarken buldular.

Sie tranken ein paar Gläser und landeten schließlich im Bett miteinander.

Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.

Was diese wunderschönen Mörder noch gefährlicher macht, ist ihre Fähigkeit, ihre Anwesenheit zu verdecken.

Bay ve bayan garsonların ilk isimlerini kullanarak kendilerini tanıtması gelenekseldir.

Es ist üblich, dass sich Kellner und Kellnerinnen nur mit ihrem Vornamen vorstellen.

Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.

Alle Polizisten waren mit Schutzschilden ausgestattet, um sich gegen die Randalierer zu verteidigen.

Kendilerini düşünmekten engellemek için sadece okuyan pek çok insan vardır.

Es gibt sehr viele Leute, die nur lesen, um sich selbst vom Denken abzuhalten.

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

Kurz vorm Winterschlaf machen sich diese Schwarzbären auf in die Stadt.

Üç öğrenci kısa konuşmalar yaptılar ve kendilerini ve de ülkelerini tanıttılar.

Drei Schüler sprachen kurz und stellten sich selbst sowie ihre Länder vor.

Tom ve Mary davet edildiler, bu yüzden kendilerini gitmek zorunda hissettiler.

Da sie eingeladen worden waren, fühlten sich Tom und Maria verpflichtet hinzugehen.

Onlar kendilerini balıkçı olarak kamufle etti ve bir tekne ile kaçtı.

Sie verkleideten sich als Fischer und flüchteten in einem Boot.

Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.

Niemand weiß genau, wie viele Menschen sich als Hippies betrachteten.

Herkes ne pahasına olursa olsun kendilerini zenginleştirmek istiyor, ne pahasına olursa olsun.

Alle wollen sich bereichern, koste es, was es wolle.

Ölüler gitti, onlar kendilerini savunamazlar. Yapılacak en iyi şey onları rahat bırakmaktır!

Die Toten sind nicht mehr und können sich nicht mehr verteidigen. Am besten lässt man sie in Frieden!

Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.

Sprachen, die einander in einem traditionellen System nie begegnen würden, können in Tatoeba verbunden werden.

Benim bildiğimden çok daha fazla bilen matematikçiler kendilerini açıkça ifade edemedikleri zaman bundan hoşlanmam.

Ich mag es nicht, wenn Mathematiker, die viel mehr als ich wissen, sich nicht genau ausdrücken können.

Birçok çiftçi kuraklık sırasında beslenme maliyetlerinde tasarruf etmek için kendilerini stoktan mahrum bırakmak zorunda kaldılar.

Viele Landwirte mussten sich während der Dürre von Vieh trennen, um Futterkosten zu sparen.