Translation of "Karbon" in German

0.005 sec.

Examples of using "Karbon" in a sentence and their german translations:

Yani süreç karbon negatif.

Insgesamt hat der Prozess eine negative CO2-Bilanz.

Kağıt beyazdır, karbon siyahtır.

- Papier ist weiß, Kohlenstoff ist schwarz.
- Papier ist weiß, Kohlenstoff schwarz.

Bu ürün karbon içermez.

Dieses Produkt ist klimaneutral.

Karbon monoksit karbon bileşiklerinin tam yanmamasından oluşan zehirli bir maddedir.

Kohlenmonoxid ist eine giftige Substanz, die durch unvollständige Verbrennung von Kohlenstoffverbindungen entsteht.

Yeryüzündeki tüm yaşayan varlıklar karbon içerirler. Sen bile karbon içeriyorsun.

Alles Leben auf der Erde enthält Kohlenstoff – auch du!

- Yeryüzündeki tüm yaşayan şeyler karbon içerirler.
- Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.

Alle Lebewesen auf der Erde enthalten Kohlenstoff.

Olan karbon döngüsünün tarihini izlerken

von der geologischen Vergangenheit bis zur Gegenwart,

Tümünden daha fazla karbon var,

als alle Pflanzen der Erde,

Bu şey aslında karbon dioksit üretiyor.

Tatsächlich wird Kohlendioxid erzeugt.

Karbon monoksit zehirlenmesi halüsinasyonlara neden olabilir.

Eine Kohlenmonoxidvergiftung kann Halluzinationen hervorrufen.

Bir kaç yıl içinde kalan karbon bütçemizin

Wir werden unser verbleibendes Kohlenstoffbudget

Karbon, yeşil bitkilerin atmosferden karbondioksiti alıp bünyelerinde

Kohlenstoff gelangt durch den Prozess der Fotosynthese in den Boden:

karbon, mineraller ile fiziksel olarak birleştirilerek saklanır.

die den Kohlenstoff an die Oberflächen der Mineralien binden.

karbon atmosfere sera gazı olarak geri dönemez.

kehrt nicht als Treibhausgas in die Atmosphäre zurück.

Küresel toprak karbon rezervlerinin üçte birini depolar.

speichern etwa ein Drittel der globalen Kohlenstoffreserven im Boden.

karbon bankası olarak hizmet sunma yeteneğine saygı

für seine Funktion als Kohlenstoffspeicher

Dökme demir, bir demir ve karbon alaşımıdır.

Gusseisen ist eine Legierung von Eisen und Karbon.

Ağaçlar oksijen yayar ve karbon dioksit emer.

Bäume geben Sauerstoff ab und nehmen Kohlendioxid auf.

Karbon kirliliği, iklim değişikliğinin en büyük itici güçtür.

Der Klimawandel wird an allererster Stelle von der Kohlendioxidbelastung vorangetrieben.

Tom çok düşük karbon miktarına sahip olduğuna inanıyor.

Tom glaubt, dass er eine niedrige CO2-Bilanz hat.

Ama toprak sadece basit bir karbon deposu da değil.

Aber der Boden ist nicht einfach nur ein Kohlenstoffspeicher.

Bu şirket beş yıl içinde karbon nötr olmayı planlıyor.

Dieses Unternehmen plant, innerhalb von fünf Jahren klimaneutral zu werden.

karbon ayrılması olarak bildiğimiz bir işlem ile kara parçaları ve denizler

wird nämlich im Moment von der Erde und dem Meer aufgenommen.

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

Dieser Term beschreibt die Erwärmung der Erde, verursacht durch immer mehr Kohlendioxid in der Atmosphäre.

Bizim atmosferimiz nefes almamız için gerekli olan % 21 oksijen, % 78 azot ve % 0,9 argon içermektedir. Diğer % 0.1 ise su buharı, karbon dioksit, neon, metan, kripton, helyum, ksenon, hidrojen, azotlu oksit, karbon monoksit, azot dioksit, kükürt dioksit ve ozondan oluşur.

Unsere Atmosphäre besteht zu 21 % aus Sauerstoff, den wir zum Atmen brauchen, zu 78 % aus Stickstoff und zu 0,9 % aus Argon. Die übrigen 0,1 % bestehen aus Wasserdampf, Kohlendioxid, Neon, Methan, Krypton, Helium, Xenon, Wasserstoff, Distickstoffoxid, Kohlenmonoxid, Stickstoffdioxid, Schwefeldioxid und Ozon.