Translation of "Fatih" in German

0.003 sec.

Examples of using "Fatih" in a sentence and their german translations:

Peki, ya Fatih Portakal?

Was ist mit Fatih Portakal?

Kendisi Fatih Portakal'ın eşi

Fatih Portakals Frau

Neyse dönelim Fatih Portakal'a

Wie auch immer, kehren wir zu Fatih Portakal zurück

Televizyon ekranlarında gördüğümüz Fatih Portakal'ı

Fatih Portakal, den wir auf Fernsehbildschirmen sehen

Fatih Portakal hiç gitmedi mi?

Ist Fatih Portakal jemals gegangen?

Yine Fatih Portakal 9 köyden kovuluyordu

Fatih Portakal wurde ebenfalls aus 9 Dörfern entlassen

Fatih William 1066 yılında İngiltere'yi fethetti.

Wilhelm der Eroberer eroberte 1066 England.

Fatih William, 1066 yılında İngiltere'yi işgal etmiştir.

Wilhelm der Eroberer besetzte England im Jahre 1066.

Onu ilk ziyarete gidenlerden biri de Fatih Portakal'dı

Einer der ersten, der ihn besuchte, war Fatih Portakal

Ve Fatih Portakal hala bizim karşımızda yayın yapıyorsa

und Fatih Portakal sendet immer noch vor uns

Stamford Bridge Muharebesi'nden üç hafta sonra , Fatih William'a karşı

Und drei Wochen nach der Schlacht von Stamford Bridge kämpften sie in der Schlacht von Hastings

Fatih William 1066 yılında Hastings Savaşı'nda Kral Harold'ı yendi.

Wilhelm der Eroberer besiegte König Harald 1066 in der Schlacht bei Hastings.

Fatih Portakal'ı sinirlendirse de bizi çok güldürmüştü ve çok eğlenmiştik

Obwohl Fatih Portakal uns wütend machte, brachte er uns viel zum Lachen und hatte viel Spaß

1453 yılında İstanbul fethedildikten sonra Fatih Sultan Mehmet'in emriyle camiye çevrildi

Nach der Eroberung Istanbuls im Jahr 1453 wurde es auf Befehl von Fatih Sultan Mehmet in eine Moschee umgewandelt.

Fatih Portakal'ın geçmişiyle ilgili de çok fazla bir bilgimiz de yok

Wir wissen nicht viel über die Vergangenheit von Fatih Portakal.

Fatih Portakal iyi adam olsa ne olur? kötü adam olsa ne olur?

Was passiert, wenn Fatih Portakal ein guter Mann ist? Was wäre, wenn er ein Bösewicht wäre?

Bir zamanlar büyük bir fatih olan bir imparator yaşardı ve dünyadaki herhangi birinden daha fazla ülkede hüküm sürdü.

Es war einmal ein Kaiser, der ein großer Eroberer war und über mehr Länder gebot als irgendein anderer auf der Welt.