Translation of "Doğuştan" in German

0.007 sec.

Examples of using "Doğuştan" in a sentence and their german translations:

Doğuştan sanatçı.

Er ist ein geborener Künstler.

O doğuştan kördü.

Er war blind von Geburt an.

Kediler doğuştan avcılardır.

Katzen sind geborene Jäger.

Tom doğuştan kördü.

Tom wurde blind geboren.

Kent doğuştan liderdir.

- Kent ist ein geborener Anführer.
- Ken ist ein geborener Anführer.

O doğuştan Alman.

- Er ist gebürtiger Deutscher.
- Er ist Deutscher von Geburt.

O doğuştan Japon.

Er ist gebürtiger Japaner.

Kız doğuştan kör.

- Das Mädchen ist von Geburt an blind.
- Das Mädchen ist seit ihrer Geburt blind.

Tom doğuştan sanatçı.

Tom ist der geborene Künstler.

O, doğuştan bir Amerikalıdır.

Sie ist gebürtige Amerikanerin.

Tüm insanlar doğuştan eşittir.

Alle Menschen sind von Geburt an gleichberechtigt.

O, doğuştan bir şairdir.

Er ist ein geborener Poet.

Tom doğuştan kör değildi.

Tom wurde nicht blind geboren.

Tom bir doğuştan şair.

Tom ist der geborene Dichter.

Mary'nin saçı doğuştan kıvırcık.

Maria hat von Natur aus lockiges Haar.

O doğuştan bir sanatçı.

Er ist ein geborener Künstler.

Biz doğuştan iyiyiz, onlar değil,

dass wir von Grund auf gut sind und die anderen sind es nicht,

Ben bu bilgileri doğuştan bilmiyorum

Ich kenne diese Informationen nicht von Geburt an

Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.

Du hast ein Talent für Musik.

O doğuştan cömert bir kişidir.

Er ist von Natur aus ein großzügiger Mensch.

Doğuştan daha üstün olduğuna dair görüşler

von Natur aus besser ist als irgendeine andere Gruppe,

Onun oğlunun müziğe doğuştan yeteneği var.

- Sein Sohn hat eine Musikbegabung.
- Sein Sohn hat eine Begabung für die Musik.

- Tom doğal sporcu.
- Tom doğuştan sporcu.

- Tom ist ein geborener Athlet.
- Tom ist ein geborener Sportler.

O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.

Er hat von Natur aus ein gutes Gedächtnis.

Etrafı karanlıkla kaplı. O, doğuştan kör.

Um ihn ist nur Dunkelheit. Er ist von Geburt an blind.

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

Experten behaupten jedoch, Nashörner seien keine geborenen Killer.

- O, bir doğuştan sanatçı.
- Yetenekli bir sanatçıdır.

Sie ist eine begabte Künstlerin.

- Ben doğuştan iyimserim.
- İyimser bir doğam var.

Ich bin von Natur aus Optimist.

- Tom kör doğmadı.
- Tom doğuştan kör değildi.

Tom ist nicht von Geburt an blind.

Erkek kardeşimin resim için doğuştan yeteneği var.

Mein Bruder hat ein Talent fürs Malen.

- Tom doğası gereği iyimserdir.
- Tom doğuştan iyimserdir.

Tom ist von Natur aus Optimist.

Birbirlerini takip edebilmek için doğuştan gece ışıkları var.

integrierte Nachtlichter, um einander im Auge behalten zu können.

Doğuştan Fransızdır ama o şimdi bir ABD vatandaşı.

Er ist von Hause aus Franzose, aber jetzt ist er ein US-Bürger.

Acaba karıncalar doğuştan romatizma hastası da olabilir mi ki?

Könnten Ameisen angeborener Rheuma sein?

- Henry James, Amerika doğumluydu.
- Henry James doğuştan bir Amerikalıdır.

- Henry James war Amerikaner von Geburt.
- Henry James war gebürtiger Amerikaner.

Doğuştan öfkeli, binlerce leşi olan, neredeyse görünmez, ufak bir gulyabani.

Ein fast unsichtbarer Ghul, der wütend und tödlich zu Tausenden geboren wird.

Doğuştan Japonca bilen biri, İngilizcenin öğrenmek için zor olduğunu düşünür mü?

Denken japanische Muttersprachler, dass Englisch schwierig zu erlernen ist?

Mareşal Ney tarihteki en ilham verici savaş alanı komutanlarından biriydi: doğuştan bir

Marschall Ney gehörte zu den inspirierendsten Schlachtfeldkommandanten der Geschichte: ein geborener

Eskiden cinsiyetin doğuştan kazanıldığını savunanlardandım, ama artık ikili cinsiyet sistemine çok karşıyım.

Früher war ich total cis, aber mittlerweile bin ich ziemlich genderqueer.

Küçük çocukların bile neyin adil olduğu ve neyin olmadığı konusunda doğuştan gelen bir duyusu vardır.

Selbst kleine Kinder haben einen angeborenen Sinn dafür, was gerecht und was nicht gerecht ist.