Translation of "Bilgisi" in German

0.011 sec.

Examples of using "Bilgisi" in a sentence and their german translations:

Bilgisi de yok

Keine Kenntnis

İnsanın bilgisi sınırlıdır.

Des Menschen Wissen ist begrenzt.

- Onun bilgisi ve tecrübesi var.
- Bilgisi ve deneyimi var.

Er hat das Wissen und die Erfahrung.

Onun İngilizce bilgisi kötü.

Seine Englischkenntnisse sind schlecht.

Onun coğrafya bilgisi yetersizdir.

Seine Geographiekenntnisse sind unzureichend.

"Bu cümle dil bilgisi bakımından doğrudur" cümlesi dil bilgisi bakımından doğrudur.

Der Satz "Dieser Satz ist grammatikalisch korrekt" ist grammatikalisch korrekt.

Benim ihtiyacım dil bilgisi kılavuzu.

Ich brauche einen Grammatikführer.

Sanırım Fransızca dil bilgisi zor.

Ich finde die französische Grammatik schwierig.

Amcamın iyi Fransızca bilgisi var.

Mein Onkel hat gute Französischkenntnisse.

Onun biraz fizik bilgisi var.

Sie hat kaum Physikkenntnisse.

Esperanto dil bilgisi çok basittir.

Die Esperanto-Grammatik ist sehr einfach.

Tom bir fen bilgisi öğretmeni.

Tom ist ein Naturwissenschaftslehrer.

Daha fazla dil bilgisi çalışmalısın.

- Du musst mehr Grammatik lernen.
- Ihr müsst mehr Grammatik lernen.
- Sie müssen mehr Grammatik lernen.

Cümle dil bilgisi yönünden doğru değildir.

Der Satz ist grammatikalisch nicht korrekt.

Bu cümlenin dil bilgisi hataları yok.

- Der Satz hat keine grammatischen Fehler.
- Der Satz hat keine grammatikalischen Fehler.

Yarın bir toplantı düzenleneceğinin bilgisi alındı.

Es wurde zur Kenntnis genommen, dass morgen ein Treffen stattfinden wird.

Cümlenin herhangi dil bilgisi hataları yoktur.

Der Satz hat keine grammatischen Fehler.

Bu cümle dil bilgisi hatalarından uzaktır.

Der Satz hat keine grammatischen Fehler.

Hiçbir şey Allah'ın bilgisi olmadan gerçekleşmez.

Es geschieht nichts ohne Gottes Wissen.

Yabancı dil bilgisi herkes için yararlıdır.

Fremdsprachenkenntnisse sind für alle nützlich.

Tom fen bilgisi öğretmenine aşık oldu.

Tom war in seine Sachkundelehrerin verknallt.

Bu cümle dil bilgisi yönünden doğrudur.

- Dieser Satz ist grammatisch korrekt.
- Dieser Satz ist grammatikalisch korrekt.

Bu cümle dil bilgisi bakımından doğru görünüyor.

Dieser Satz scheint grammatisch korrekt zu sein.

- Dil bilgisi çok zordur.
- Gramer çok zordur.

Grammatik ist sehr schwer.

Bay Hirose öğrencilerine İngilizce dil bilgisi öğretiyor.

Herr Hirose bringt den Studenten englische Grammatik bei.

Tom, Boston hakkında fazla bilgisi olmadığını söylüyor.

Tom sagt, dass er wenig über Boston weiß.

O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.

Sie heiratete ohne Wissen ihrer Eltern.

Esparanto'da sadece 16 dil bilgisi kuralı var.

In Esperanto gibt es nur 16 grammatikalische Regeln.

%90'ı duyabilen, işitme engeli ile ilgili bilgisi

haben 90 % aller tauber Babys hörende Eltern,

Yazılı sınavda dil bilgisi kaynaklı hata var mı?

Gibt es in der schriftlichen Prüfung grammatische Fehler?

Almanca dil bilgisi ile zor bir zaman yaşıyorum.

- Ich habe Probleme mit der deutschen Grammatik.
- Die deutsche Grammatik macht mir zu schaffen.

Macarca ve Türkçe dil bilgisi bakımından çok benzerdir.

Ungarisch und Türkisch sind sich bezüglich der Grammatik sehr ähnlich.

Bir dahaki sefere yanımda bir dil bilgisi kitabı getireceğim.

- Ich werde nächstes Mal ein Grammatikbuch mitbringen.
- Ich bringe das nächste Mal ein Grammatikbuch mit.

- Ben dil bilgisi üzerinde çalışıyorum.
- Ben gramer üzerine çalışıyorum.

Ich arbeite an der Grammatik.

Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantiği geçmeyi asla başaramazdı.

Ohne sein Glück und seine Luftfahrtkenntnisse hätte Lindbergh es nie geschafft, den Atlantik zu überqueren.

En kısa sürede iyi bir iş İngilizcesi bilgisi edinmeniz gerekir.

Du musst dir möglichst bald ein gutes Bussiness-Englisch zulegen.

En kısa sürede iyi bir iş İngilizcesi bilgisi edinmek zorundasın.

Du solltest so bald wie möglich sichere Kenntnisse im Geschäftsenglisch erwerben.

- Gramer çok karmaşık bir şey.
- Dil bilgisi çok karmaşık bir şeydir.

Grammatik ist etwas sehr Kompliziertes.

Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.

- Wenn es einen Markt für Sätze gäbe, würden unsere grammatischen Spekulationen plötzlich Sinn ergeben.
- Gäbe es einen Markt für Sätze, würden unsere grammatischen Spekulationen mit einem Mal einen Sinn ergeben.

- Tom'un köpekler hakkında çok bilgisi var.
- Tom köpekler hakkında çok şey biliyor.

Tom versteht viel von Hunden.

- O vahşi hayvanlar hakkında çok şey bilir.
- Vahşi hayvanlar konusunda bilgisi çoktur.

Er weiß viel über wilde Tiere.

Öncesinde sahip olduğum dil bilgisi yetersizdi. Esperanto ile hızla daha iyi oldu.

Früher verfügte ich über mangelhafte Sprachkenntnisse. Mit Esperanto wurde es schnell besser.

İngilizcen dil bilgisi bakımından doğru fakat bazen söylediğin tam olarak bir yerlinin söylediğine benzemiyor.

Dein Englisch ist grammatisch zwar korrekt, doch manchmal klingt es eben nicht so wie aus dem Munde eines Muttersprachlers.

- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- Hesaplamalı dilbiliminde birçok dil bilmenin yanı sıra iyi bir bilgisayar kullanım bilgisi gereklidir.

Für das Studium der Computerlinguistik sind Kenntnisse in mehreren Fremdsprachen erforderlich, wobei man auch mit Computern umzugehen wissen muss.