Translation of "Başkalarına" in German

0.011 sec.

Examples of using "Başkalarına" in a sentence and their german translations:

Başkalarına güvenmemelisiniz.

Du solltest dich nicht auf andere verlassen.

Başkalarına sordunuz mu?

- Hast du die anderen gefragt?
- Habt ihr die anderen gefragt?
- Haben Sie die anderen gefragt?

Başkalarına sabırlı olun.

Seien Sie geduldig mit anderen.

İnançlarınızı başkalarına dayatmayın.

Dräng anderen nicht deine Ansichten auf.

çünkü deneyimini başkalarına aktaramadı.

weil er sie nicht gut vermitteln konnte.

Başkalarına limit koyabildiğimiz gibi

Doch so wie wir anderen Grenzen setzen können,

Hem de başkalarına yapıyoruz.

und wir tun sie Anderen an.

Başkalarına gülmek iyi değildir.

Es ist nicht gut, andere auszulachen.

Onlar da başkalarına adil olmalıdır.

Sie sollten auch anderen gegenüber fair sein.

Başkalarına saygı göstermeyi öğrenmedin mi?

Hast du nicht gelernt, Andere zu respektieren?

Başkalarına çok fazla bağımlı olmamalısın.

Du solltest nicht zu sehr von anderen abhängig sein.

Sık sık başkalarına yardım eder.

- Er hilft anderen oft.
- Er hilft oft anderen.

Tom başkalarına yardım etmeyi sever.

Tom hilft gerne anderen.

Mary başkalarına yardım etmeyi sever.

Maria hilft gerne anderen.

Her zaman başkalarına hizmet etmeye çalışmalıyız.

Wir müssen immer versuchen anderen behilflich zu sein.

O başkalarına karşı nazik olmamı söyledi.

Er sagte mir, ich soll nett zu anderen sein.

Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalılar.

Wer im Glashaus sitzt, sollte nicht mit Steinen werfen.

Başkalarına karşı samimi davranmayı zor bulurdum.

Ich fand es schwierig, nett zu den anderen zu sein.

Tom sık sık başkalarına yardım eder.

Tom hilft anderen oft.

Tom bana başkalarına kibar olmamı söyledi.

Tom sagte mir, ich soll nett zu anderen sein.

O, bütün oyuncak bebeklerini başkalarına verdi.

Sie gab all ihre Puppen weg.

- Diğerlerine çok fazla bağımlı olmamalısın.
- Başkalarına çok fazla güvenmemelisin.
- Başkalarına çok fazla bel bağlamamalısın.

- Du darfst dich nicht so sehr von anderen abhängig machen.
- Sie dürfen sich nicht so sehr von anderen abhängig machen.

Tom başkalarına aldırış etmeden kendi işiyle uğraşıyor.

- Tom ist fort und macht seine eigenen Sachen.
- Tom ist weg und macht seinen eigenen Kram.

Bütün hayatımı başkalarına yardım etmeye çalışarak geçirdim.

Ich habe mein ganzes Leben damit zugebracht, anderen zu helfen.

Tom bana başkalarına karşı saygılı davranmamı söyledi.

Tom hat mich angewiesen, andere respektvoll zu behandeln.

Özgürlük, başkalarına duymak istemedikleri şeyleri söyleme hakkıdır.

Freiheit ist das Recht, anderen zu sagen, was sie nicht hören wollen.

Başkalarına yardım etmek asla boşa geçmiş zaman değildir.

Anderen zu helfen ist nie eine Zeitverschwendung.

Ancak avantajını takip edemedi ve savaşın taktiksel idaresini başkalarına

Aber er konnte seinen Vorteil nicht nutzen und überließ die taktische Abwicklung des Kampfes

Değiştiğimi fark ettim. Bana, başkalarına karşı hassas olmayı öğretiyordu.

Mir wurde klar, dass ich mich verändere. Er brachte mir bei, für den anderen sensibilisiert zu werden.

Benim ülkemde, insanlar kendilerinden daha akıllı olan başkalarına katlanamazlar.

In meinem Land können die Leute andere nicht leiden, die klüger sind als sie.

Kendi işlerinle meşgul ol ve başkalarına ayak bağı olma!

Kümmere dich um deine Angelegenheiten und mische dich nicht in die anderer!

Güzel anıları var ve anıları ciddiye alıyorlar ve onları başkalarına aktarıyorlar.

gute Erinnerungen und nehmen Erinnerungen ernst und geben sie weiter.

Başkalarına yardım etmek için hiç de fazla zaman harcıyor gibi görünmüyorsun.

Es scheint, dass du anderen Menschen häufig nicht hilfst.