Translation of "Ağaçlar" in German

- Ağaçlar filizleniyor.
- Ağaçlar sürgün veriyor.

Die Bäume knospen.

Ağaçlar yeşil.

Die Bäume sind grün.

Ağaçlar bitkilerdir.

Bäume sind Pflanzen.

Ağaçlar uzun.

Die Bäume sind groß.

Ağaçlar canlıdır.

Bäume leben.

Ağaçlar tomurcuklanmaya başlıyor.

- Die Bäume haben begonnen zu knospen.
- Langsam schlugen die Bäume aus.

Ağaçlar tomurcuklanmaya başladı.

Die Bäume haben begonnen zu knospen.

Ağaçlar zaten yapraksız.

Die Bäume sind schon kahl.

Ağaçlar kuşlarla doluydu.

Die Bäume saßen voller Vögel.

Ağaçlar karla kaplıydı.

- Die Bäume waren von Schnee bedeckt.
- Die Bäume waren schneebedeckt.

Ağaçlar bozkırlarda yetişmez.

In der Prärie wachsen keine Bäume.

Sözümona yapay ağaçlar yapabiliriz.

die CO2 aus der Luft binden.

Ağaçlar cadde boyunca ekilir.

Die Bäume werden entlang der Straße gepflanzt.

Bahçıvana bazı ağaçlar diktirdim.

Ich ließ den Gärtner einige Bäume pflanzen.

Bunlar ne tür ağaçlar?

Was sind das da für Bäume?

Uzun ağaçlar güneşi kesiyordu.

Die hohen Bäume fingen die Sonne ab.

Ağaçlar bir sıra halindeydi.

Die Bäume standen in einer Reihe.

Ağaçlar yapraklarını çabucak kaybeder.

Bäume verlieren schnell ihre Blätter.

Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.

Die Bäume sind im Abstand von 30 Metern gepflanzt.

O ağaçlar nedeniyle ormanı göremiyor.

Er sieht den Wald vor lauter Bäumen nicht.

Yol düşen ağaçlar tarafından tıkalıydı.

Die Straße war durch umgestürzte Bäume blockiert.

Nehrin iki tarafında ağaçlar var.

- Auf beiden Seiten des Flusses sind Bäume.
- Beiderseits des Flusses stehen Bäume.
- Auf beiden Seiten des Flusses stehen Bäume.

Bu ağaçlar asla çiçek açmayacak.

Diese Bäume hier werden nie erblühen.

Ağaçlar ne zaman çiçek açacak?

Wann erblühen die Bäume?

Bu ağaçlar onlar tarafından dikildi.

Sie haben diese Bäume gepflanzt.

Ağaçlar arasında bir ev görüyorum.

- Zwischen den Bäumen mache ich ein Haus aus.
- Ich sehe ein Haus zwischen den Bäumen.

O ağaçlar manzaramıza engel oluyor.

Diese Bäume nehmen uns die Aussicht.

Tepede bir sürü bodur ağaçlar büyümektedir.

Viele Kräuter sind auf dem Hügel.

2000 metreden daha yüksekte ağaçlar yetişmez.

Oberhalb der 2000-Meter-Grenze wachsen keine Bäume.

Birçok ağaçlar kış mevsiminde yapraklarını kaybederler.

- Viele Bäume verlieren im Winter ihr Laub.
- Viele Bäume verlieren im Winter ihre Blätter.

Havuzun etrafında bazı büyük ağaçlar vardı.

Früher waren große Bäume um den Teich.

Üstelik ağaçlar arasında 150 metreye kadar süzülebiliyor.

Es kann 150 m weit durch die Baumkronen gleiten.

Ağaçlar oksijen yayar ve karbon dioksit emer.

Bäume geben Sauerstoff ab und nehmen Kohlendioxid auf.

Uzun boylu ağaçlar bir sürü rüzgar yakalar.

Hohe Bäume fangen viel Wind.

- O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istedi.
- O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordu.

Er wollte auch mehr über die Bäume erfahren.

Ormanda çok yüksek ağaçlar ve farklı çim çeşitleri vardır.

Im Dschungel gibt es viele hohe Bäume und verschiedene Gräser.

Tom ve ben evin güney tarafında bazı ağaçlar diktik.

Tom und ich haben auf der Südseite des Hauses ein paar Bäume gepflanzt.

O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istedi.

Er wollte auch mehr über die Bäume erfahren.

Sıcaklık ne kadar artarsa ağaçlar atmosfere o kadar su salıyor.

Je heißer es wird, desto mehr Wasser geben die Bäume in die Atmosphäre ab.

Ağaçlar ve yeşillikler tarafından çevrili apartmanlarda daha az suç var.

In Wohnblocks, die von Bäumen und Grün umgeben sind, kommt es zu weniger Verbrechen.

- Ağaçlar arasında bir ev görüyorum.
- Ağaçların arasında bir ev görüyorum.

Zwischen den Bäumen mache ich ein Haus aus.

İz süren biri için ağaçlar bu yüzden iyidir. Çünkü genelde işaret barındırırlar.

Deswegen sind Bäume bei der Spurensuche wichtig. Weil sie oft Spuren anziehen.

- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
- Çiçek ve ağaçlar temiz hava ve taze suya ihtiyaç duyarlar.
- Çiçekler ve ağaçlar, temiz hava ve tatlı suya ihtiyaç duyarlar.

Blumen und Bäume brauchen saubere Luft und frisches Wasser.