Translation of "Öğrencileri" in German

Öğretmenler öğrencileri selamladılar.

Die Lehrer begrüßten die Kinder.

Bu öğrencileri tanıyorum.

Ich kenne diese Studenten.

Bu, öğrencileri içermiyor.

- Dies gilt nicht für die Studenten.
- Das findet auf Studierende keine Anwendung.

Öğretmen öğrencileri tarafından çevriliydi.

Die Lehrerin war von ihren Schülern umgeben.

Öğrencileri onu çok severdi.

- Seine Schüler verehrten ihn.
- Seine Studenten verehrten ihn.

Öğrencileri odanın içine çağırdı.

Sie rief die Schüler ins Zimmer.

O, öğrencileri tarafından sevilir.

Er ist bei seinen Schülern sehr beliebt.

O öğrencileri tarafından sevilir.

Sie ist bei ihren Schülern sehr beliebt.

Bu okulun öğrencileri naziktir.

Die Schüler an dieser Schule sind nett.

Öğretmen yeni öğrencileri karşıladı.

Der Lehrer begrüßte die neuen Schüler.

Gök gürültüsü öğrencileri korkuttu.

Der Donner erschreckte die Schüler.

Öğretmen öğrencileri gruplara ayırdı.

Der Lehrer teilte die Schüler in Gruppen ein.

Öğretmen öğrencileri ciddi olarak azarladı.

Der Lehrer schimpfte streng seine Schüler aus.

Bu öğretmen öğrencileri tarafından sevilirdi.

Dieser Lehrer ist bei seinen Schülern sehr beliebt.

Tom onun öğrencileri tarafından sevilir.

Tom ist bei seinen Schülern sehr beliebt.

Öğretmen öğrencileri alfabetik sırayla çağırdı.

- Der Lehrer hat die Schüler dem Alphabet nach aufgerufen.
- Der Lehrer rief die Schüler in alphabetischer Reihenfolge auf.
- Der Lehrer rief die Schüler alphabetisch auf.

ABD'deki üniversiteler ve liseler öğrencileri aldılar,

Universitäten und Gymnasien Studenten aufgenommen,

Bay Smith bütün öğrencileri tarafından sevilir.

Herr Schmidt wird von allen seinen Schülern gemocht.

Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.

- Lob bringt Studenten dazu, hart zu arbeiten.
- Lob spornt Schüler zu harter Arbeit an.

Onlar Tom gibi öğrencileri kabul ediyorlar.

Sie nehmen Studenten wie Tom an.

Tom kendinden küçük öğrencileri ezmeyi sever.

- Tom schikaniert gerne jüngere Schüler.
- Tom piesackt gerne jüngere Schüler.

İyi bir öğretmen, öğrencileri için sabırlı olmalı.

Ein guter Lehrer muss mit seinen Schülern Geduld haben.

Okulda birinci sınıf öğrencileri Noel süslemeleri yapıyorlar.

In der Schule basteln die Erstklässler Weihnachtsschmuck.

Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?

Ich frage mich, ob Austauschstudenten diesem Klub beitreten können.

Bu tarih kitabı lise öğrencileri için yazılmıştır.

Dieses Geschichtsbuch wurde für Oberschüler geschrieben.

Genel olarak konuşulursa, bu sınıfın öğrencileri çok iyi.

Im Allgemeinen sind die Schüler dieser Klasse sehr gut.

Anlık şehriyeler üniversite öğrencileri arasında temel bir yemektir.

Tütennudeln sind für Studenten ein Grundnahrungsmittel.

Erasmus öğrencileri genellikle aynı ülkeden başka öğrencilerle kalırlar.

Die Erasmus-Studenten bleiben oft mit anderen Studenten desselben Landes zusammen.

Japon öğrencileri genellikle öğle yemeği için ne yer?

Was essen japanische Schüler gewöhnlich zum Mittag?

İlk kez öğretmeni taklit ettim ve tüm öğrencileri güldürdüm.

- Es war das erste Mal, dass ich den Lehrer nachmachte, und ich brachte alle Schüler zum Lachen.
- Ich imitierte zum ersten Mal den Lehrer und brachte alle Schüler zum Lachen.

1960'larda, Japon üniversite öğrencileri kendi hükümetlerine karşı gösteri düzenlediler.

In den 1960er Jahren gingen japanische Studenten gegen ihre Regierung auf die Straße.

Tom onlara uçak kazasından bahsetmek için öğrencileri odaya geri çağırdı.

Tom rief die Schüler zurück ins Zimmer, um von dem Flugzeugabsturz zu erzählen.

1960'larda Japon üniversite öğrencileri tarafından hükümete karşı yapılan gösteriler vardı.

- In den 1960er Jahren gab es Demonstrationen japanischer Studenten gegen die Regierung.
- In den 1960er Jahren gingen japanische Studenten gegen die Regierung auf die Straße.
- In den 1960er Jahren demonstrierten japanische Studenten gegen die Regierung.

Tom iyi bir öğretmen olmalı. Onun bütün öğrencileri ondan hoşlanıyor gibi görünüyor.

Tom muss ein guter Lehrer sein. Alle seine Schüler scheinen ihn zu mögen.

Tom geçen yılın ders planlarını benimsedi böylece onları bu yılın daha düşük seviyeli öğrencileri için kullanabildi.

Tom hat den Unterrichtsplan des vergangenen Jahres so angepasst, dass er ihn für die weniger fortgeschrittenen Schüler dieses Jahres nutzen kann.

Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.

Auch wenn Go wahrscheinlich das beliebteste japanische Spiel in meinem Land ist, kennen es höchstens einige Universitätsstudenten.