Translation of "Kalem" in French

0.013 sec.

Examples of using "Kalem" in a sentence and their french translations:

- Kalem kırık.
- Kalem kırılmış.

Le stylo est cassé.

Kalem siyah.

Le crayon est noir.

- Kalem kutusu masanın üzerinde.
- Kalem kutusu masanın üstünde.
- Kalem çantası masanın üzerinde.
- Kalem çantası masanın üstünde.

La trousse est sur la table.

Bu kalem benim.

Ce stylo est à moi.

Ne çok kalem!

Quel tas de stylos !

Kalem, kitabın üzerinde.

Le crayon est sur le livre.

Kalem sıranın üstündedir.

Le stylo à bille est sur la table.

- Bu kalem gri değil.
- Bu kurşun kalem gri değil.

Ce crayon n'est pas gris.

Dün kaybettiğim kalem yeniydi.

Le stylo que j'ai perdu hier était neuf.

Kalem kılıçtan daha güçlüdür.

La plume est plus forte que l'épée.

Bu sizin kalem mi?

Ce crayon est-il le vôtre ?

Bu kurşun kalem kırmızı.

Ce crayon est rouge.

Bu kalem bana ait.

Ce stylo m'appartient.

Tükenmez kalem masanın üstünde.

- Le stylo à bille est sur la table.
- Le bic est sur la table.

Ona bir kalem alacağım.

Je lui achèterai un crayon.

Cebinden bir kalem çıkardı.

Elle a pris un stylo dans sa poche.

Ona bir kalem vereceğim.

Je lui donnerai un stylo.

İşte bir dolma kalem.

Voilà un stylo.

Kalem kutumu evde unuttum.

J'ai oublié ma trousse à la maison.

Bu kalem senin mi?

- Est-ce que ce stylo est à toi ?
- Est-ce que ce stylo est à vous ?

Bu, belgeyi imzaladığı kalem.

C'est le stylo avec lequel il a signé le document.

O bir kurşun kalem.

C'est un crayon.

Bu kalem ne kadar?

Combien coûte ce stylo ?

Tom bir kalem buldu.

Tom a trouvé un stylo.

Herkes için bir kalem var,

Il y a un crayon pour chacun

Masada bir dolma kalem var.

Il y a un stylo sur le bureau.

Masada bir kalem var mı?

Y a-t-il un stylo sur le bureau ?

Bir tükenmez kalem ile yazın.

Écrivez avec un stylo à bille s'il vous plait.

Tom bana bir kalem verdi.

Tom m'a donné un stylo.

İki düzine kalem satın aldım.

J'ai acheté deux douzaines de crayons.

Tom bir kurşun kalem çıkardı.

Tom sortit un crayon.

Bu dolma kalem iyi yazmaz.

Ce stylo n'écrit pas bien.

Bana kırmızı bir kalem verin.

Donne-moi un crayon rouge.

Bu en iyi dolma kalem.

C'est le meilleur stylo.

Bu kalem seninki. Benimki sırada.

Ce crayon est à toi. Le mien est sur le bureau.

O, elinde bir kalem tutuyor.

- Il avait un stylo dans les mains.
- Il tenait un stylo dans ses mains.

Burada beş kurşun kalem var.

Ici, il y a cinq crayons.

Bu kurşun kalem senin mi?

Est-ce que ce stylo est à toi ?

Bir de Dixon kalem şirketi var.

Puis vous avez l'entreprise de crayons Dixon.

Ayrıca kurşun kalem sıradan bir kullanıcının

Le crayon est vraiment cette chose à laquelle

O, elinde bir dolma kalem tutuyordu.

Il tenait un stylo dans la main.

Bugün bir düzine kurşun kalem aldım.

J'ai acheté une douzaine de crayons aujourd'hui.

Sınavınız için bir kalem getirin, lütfen.

Apportez un stylo à votre examen, s'il vous plaît.

Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.

Tu ne dois pas écrire une lettre au crayon de plomb.

İsmi "kalem" olan bir arkadaşım var.

- J'ai un ami dont le surnom est "stylo".
- J'ai un ami qui a "stylo" pour pseudonyme.

Bana bir kalem ödünç verebilir misin?

- Pouvez-vous me prêter un stylo ?
- Peux-tu me prêter un stylo ?

Tom Mary'den bir kalem ödünç aldı.

Tom a emprunté un crayon de Mary.

Yeni bir dolma kalem satın aldım.

J'ai acheté un nouveau stylo-plume.

O güzel uçlu bir kurşun kalem kullanır.

Il utilise un crayon avec une pointe fine.

Bir dolma kalem aldım fakat onu kaybettim.

J'ai acheté un stylo, mais je l'ai perdu.

Masada iki ya da üç kalem var.

Il y a deux ou trois stylos sur le bureau.

Dün seninki gibi bir dolma kalem aldım.

J’ai acheté un stylo comme le tien hier.

Bir dolma kalem ve kâğıda ihtiyacım var.

- Il me faut un stylo et du papier.
- J'ai besoin d'un papier et d'un stylo.

Bir kurşun kalem almak için çekmeceyi açtım.

- J'ai ouvert le tiroir afin de prendre un crayon.
- J'ouvris le tiroir, afin de prendre un crayon.

Tom çekmeceyi karıştırdı, bir kurşun kalem arıyordu.

- Tom farfouilla dans le tiroir, à la recherche d'un crayon.
- Tom fouilla dans le tiroir, à la recherche d'un crayon.

Onun için bir dolma kalem satın alacağım.

Je lui achèterai un stylo.

Tom kaç tane kurşun kalem alacağını belirtmedi.

Tom n'a pas précisé combien de crayons acheter.

Bana bir kurşun kalem ödünç verir misin?

- Me prêterais-tu un crayon ?
- Me prêteriez-vous un crayon ?

- Bu bir dolma kalem mi yoksa bir kurşun kalem mi?
- Bu dolmakalem mi yoksa kurşunkalem mi?

Est-ce un stylo ou un crayon ?

Yaygın bilinen başka bir test ise, kalem testiydi.

Un autre test très connu était celui du crayon,

- Bu kalem ne kadar?
- Bu kalemin maliyeti nedir?

- Combien coûte ce stylo ?
- Combien coûte ce stylo ?

Lütfen adını yazmak için bir kurşun kalem kullan.

Veuillez utiliser un crayon pour écrire votre nom.

O, onların her birine bir kurşun kalem verdi.

Il a donné un crayon à chacun d'eux.

Bu günlerde az sayıda öğrenci kurşun kalem kullanıyor.

Peu d'étudiants utilisent des crayons de nos jours.

- Bu bir kurşun kalemdir.
- Bu bir kurşun kalem.

Ceci est un crayon.

Ben mektupları her zaman kalem ve mürekkeple yazarım.

J'écris toujours les lettres à la plume et à l'encre.

Bir kurşun kalem istiyorsan, sana bir tane ödünç veririm.

Si tu as besoin d'un crayon, je t'en prête un.

Sonra dolma kalem elimden düştü ve ben sadece dinledim.

Alors le stylo me tomba de la main et je ne fis qu'écouter.

Hangisi daha uzun, bu kalem mi yoksa o mu?

Lequel de ces stylos est plus long, celui-là ou celui-ci ?

Doğum günü hediyen olarak sana bir dolma kalem aldım.

Je t'ai acheté un crayon comme cadeau d'anniversaire.

Kitap ve kalem nerede? Kitap masanın üzerinde, kalemse pencere kenarında.

Où sont le livre et le crayon ? Le livre est sur la table et le crayon est sur le rebord de la fenêtre.

Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.

Il y a un livre, un crayon et une feuille de papier sur la table.

Biraz kağıt, kalem, mürekkep ve bunun gibi şeylere ihtiyacım var.

J'ai besoin de papier, de crayons, d'encre et ainsi de suite.

- O bana bir kurşunkalem verdi.
- O bana bir kalem verdi.

Elle m'a donné un crayon.

"Bana yazacak bir şeyler verin." "Bu tükenmez kalem işe yarar mı? "

« Donnez-moi quelque chose pour écrire. » « Ce stylo-bille vous conviendrait-il ? »

- Sınav sırasında yazmak için bir kalem kullanmayın.
- Sınavı yazmak için bir kurşunkalem kullanmayın.

Ne vous servez pas d'un crayon pendant l'examen.