Translation of "Çocukları" in French

0.010 sec.

Examples of using "Çocukları" in a sentence and their french translations:

- Çocukları korkutuyorsun.
- Çocukları korkutuyorsunuz.

- Tu es en train d'effrayer les enfants.
- Tu effraies les enfants.

Çocukları yatırıyor.

- Elle couche les enfants.
- Elle est en train de coucher les enfants.
- Elle est en train de mettre les enfants au lit.

Çocukları korumalıyız.

Nous devons protéger les enfants.

Çocukları sevmiyorum.

Je n'aime pas les enfants.

Çocukları getir.

Amène les enfants.

Çocukları düşünün.

Pense aux enfants !

Çocukları uyandır.

- Réveille les enfants.
- Réveillez les enfants.

- Çocukları yatağa gönder.
- Çocukları yatağa yolla.

- Dis aux enfants d'aller se coucher.
- Envoie les gosses au lit !
- Envoyez les gosses au lit !

- Birçok çocukları oldu.
- Birçok çocukları vardı.

- Ils eurent plusieurs enfants.
- Ils ont eu plusieurs enfants.

Hediyeler çocukları sevindirecek.

Les cadeaux raviront les enfants.

Onun çocukları büyüdü.

Ses enfants ont grandi.

Kötü çocukları sevmem.

Je n'aime pas les voyous.

Ben çocukları seviyorum.

J'adore les enfants.

O, çocukları sever.

- Elle aime les enfants.
- Elle adore les enfants.

Çocukları içeride tut.

- Garde les enfants à l'intérieur !
- Gardez les enfants à l'intérieur !

Erkek çocukları yaralandı.

Les garçons ont été blessés.

Birçok çocukları oldu.

Ils eurent beaucoup d'enfants.

O, çocukları güldürdü.

- Il fit rire les enfants.
- Il a fait rire les enfants.
- Il a fait les enfants rire.

Onun çocukları var.

Elle a des enfants.

Tom'un çocukları yok.

Tom n'a pas d'enfants.

Tom'un çocukları var.

Tom a des enfants.

Çocukları yatırmam gerek.

Je dois mettre les enfants au lit.

Biz çocukları severiz.

Nous aimons les enfants.

Ben çocukları severim.

J'apprécie les enfants.

Onlar çocukları duymadı.

Ils n'ont pas entendu les enfants.

Hepimizin çocukları var.

- Nous avons tous des gosses.
- Nous avons toutes des gosses.

Ben çocukları eğlendirmem.

Je n'amuse pas les enfants.

Onların çocukları var.

- Ils ont des enfants.
- Elles ont des enfants.

Tom çocukları seviyor.

Tom adore les enfants.

Dan çocukları uyandırdı.

Dan réveilla les enfants.

Onlar çocukları eğlendirdiler.

Ils ont amusé les enfants.

Tom çocukları korkuttu.

Tom a effrayé les enfants.

O çocukları eğlendirir.

- Elle amuse les enfants.
- Elle divertit les enfants.

Çocukları okula götürdüm.

- J'ai amené les enfants à l'école.
- J'ai emmené les enfants à l'école.

Çocukları uyandırmak istemiyorum.

Je ne veux pas réveiller les enfants.

Onlar fakir ailelerin çocukları.

Ce sont des enfants issus de familles pauvres.

Yaşlı çiftin çocukları yoktu.

- Le vieux couple n'avait point d'enfants.
- Le vieux couple n'eut point d'enfants.
- Le vieux couple n'avait pas d'enfants.

Artık üç çocukları var.

Ils ont maintenant trois enfants.

Çocukları göletten uzak tut.

- Tiens le gosse à l'écart de l'étang !
- Tenez le gosse à l'écart de l'étang !

O, çocukları yatağa koydu.

- Elle mit les enfants au lit.
- Elle a mis les enfants au lit.

Anne, çocukları için endişeliydi.

La mère se faisait du souci pour ses enfants.

Açlıktan ölen çocukları düşün.

Pense aux enfants qui meurent de faim !

Biz çocukları sessiz tuttuk.

Nous avons gardé les enfants tranquilles.

Çocukları göletten uzak tutun.

Gardez les enfants loin de l'étang.

Çocukları yatağa koyabilir misin?

Peux-tu coucher les enfants ?

Korkutucu filmler çocukları korkutur.

Les films d'horreur font peur aux enfants.

Dan parktaki çocukları izledi.

Dan observait les enfants dans le parc.

Onların hepsinin çocukları var.

- Ils ont tous des gosses.
- Elles ont toutes des gosses.

Tom'un çocukları var mı?

Tom a-t-il des enfants ?

Bu film çocukları korkutur.

Ce film terrorise les enfants.

Çocukları yatağa götürmem gerek.

- Je dois mettre les enfants au lit.
- Il faut que j'aille mettre les enfants au lit.

O çocukları bırakmak istiyorum.

Je veux que ces gosses se taillent.

Anne dövüşen çocukları ayırdı.

La mère sépara les enfants en train de se battre.

Gök gürültüsü çocukları korkuttu.

Le tonnerre fit peur aux enfants.

Onun çocukları şımartmasını istemiyordu.

Elle ne voulait pas qu'il dorlote les enfants.

Tom, çocukları hakkında endişeli.

Tom s'inquiète pour ses enfants.

Evlendi ve çocukları var.

Elle est mariée et a des enfants.

- Onların çocukları yok, bildiğim kadarıyla.
- Bildiğim kadarıyla onların çocukları yok.

Ils n'ont pas d'enfants, à ma connaissance.

Çoğu erkek çocukları babalarına benzer.

La plupart des garçons tiennent de leur père.

Çocukları oynarken izlemekten zevk alırım.

J'aime regarder jouer les enfants.

Bazı erkek çocukları sınıfa geldi.

Quelques garçons entrèrent dans la classe.

Bütün erkek çocukları aynı yaştalar.

Tous les garçons sont du même âge.

O, onu çocukları için yaptı.

Elle l'a fait pour ses enfants.

Onların çocukları yok, bildiğim kadarıyla.

D'après ce que je sais, ils n'ont pas d'enfants.

Gün boyunca, büyükanne çocukları gözetler.

- Pendant la journée, la grand-mère prend soin des enfants.
- Pendant la journée, Grand-mère surveille les enfants.

Çocukları, sokakta oynamamaları için uyardı.

Elle avertit les enfants de ne pas jouer dans la rue.

Kız kardeşim çocukları çok seviyor.

Ma sœur adore les enfants.

O, karısıyla çocukları hakkında tartıştı.

Il s'est querellé avec son épouse au sujet des enfants.

Çocukları caddeden karşıya geçerken gördüm.

Je vis les enfants traverser la rue.

Neden erkek çocukları çok aptal?

Pourquoi les garçons sont-ils si bêtes ?

Dan'in çocukları üst katta uyuyorlardı.

Les enfants de Dan dormaient à l'étage.

Yarın çocukları okuldan ben alayım.

Demain je prendrai les enfants à l'école.

Bildiğim kadarıyla onların çocukları yok.

Ils n'ont pas d'enfants, autant que je le sache.

Erkek çocukları oyuncak bebeklerle oynamaz.

Les garçons ne jouent pas à la poupée.

Onun eşi, çocukları ve arkadaşları yok.

Il n’est pas marié, n’a aucun enfant et nul ami.

O, çocukları sokakta oynamaya karşı uyardı.

Il a averti l'enfant de ne pas jouer dans la rue.

Çocukları ile birlikte geçirecek zamanı yoktu.

Il n'avait pas de temps à consacrer à ses enfants.

Çocukları severim. Öğretmen olmamın nedeni budur.

J'aime les enfants. C'est pourquoi je suis devenu enseignant.

Çalışırken siz çocukları rahatsız etmek istemiyorum.

Je ne veux pas vous déranger, les mecs, pendant que vous travaillez.

Onların çocukları hakkında kötü şeyler söylemem.

Je ne dis pas des choses méchantes au sujet de leurs enfants.

Onlara biraz büyü göstererek çocukları eğlendirdi.

Il divertissait les enfants en leur montrant de la magie.

Çocukları yatağa götüren kişi genellikle Tom'dur.

Tom est habituellement celui qui couche les enfants.

Tom her gün çocukları okula götürür.

Tom emmène les enfants à l'école tous les jours.

Kız kardeşim çocukları hayvanat bahçesine götürdü.

Ma sœur a emmené les enfants au zoo.

Tom çocukları için elinden geleni yaptı.

Tom a fait tout ce qu'il pouvait pour ses enfants.

Tom ve Marie'nin çocukları çilek sever.

Les enfants de Tom et de Marie aiment les fraises.

Sınıftaki bütün erkek çocukları çok çalıştı.

- Tous les garçons de la classe ont travaillé dur.
- Tous les garçons de la classe travaillèrent dur.

Neden erkek çocukları bu kadar aptal?

Pourquoi les garçons sont-ils aussi bêtes ?

Çocukları tarafından çevrili olarak orada oturdu.

Il s'assit là, entouré de ses enfants.

Ebeveynler çocukları ile kaliteli zaman geçirmeliler.

Les parents devraient passer du temps de qualité avec leurs enfants.

Tom Mary'ye çocukları izlemesini rica etti.

Tom a demandé à Mary de surveiller les enfants.

Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

Les enfants de la maternelle se promenaient main dans la main dans le parc.

Ve bu duvarın nasıl çocukları dışarıda tuttuğunu

qui empêchait les enfants d'entrer.

Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.

En dernière analyse, ce ne sont pas les méthodes qui éduquent les enfants, mais les gens.