Translation of "Yiyordu" in English

Tom yiyordu.

Tom was eating.

Adam ekmek yiyordu.

The man was eating bread.

Onlar ne yiyordu?

- What were they eating?
- What did they eat?

Tom yalnız yiyordu.

- Tom ate alone.
- Tom was eating alone.

Tom ne yiyordu?

What was Tom eating?

Tom dondurma yiyordu.

Tom was eating ice cream.

Sami suşi yiyordu.

Sami was eating sushi.

O bir sandviç yiyordu.

- He was eating a sandwich.
- She was eating a sandwich.

Tom bir sandviç yiyordu.

Tom was eating a sandwich.

Ayı bir elma yiyordu.

The bear was eating an apple.

Leyla artan yemekleri yiyordu.

Layla was eating the leftovers.

Öğretmen öğle yemeğini yiyordu.

The teacher was having her lunch.

Tom telefon çaldığında tatlısını yiyordu.

Tom was eating his dessert when the phone rang.

Odaya girdiğimde öğle yemeği yiyordu.

He was having lunch when I entered the room.

Tarla fareleri çiftçilerin tahılını yiyordu.

The field mice were eating up the farmers' grain.

O bir bologna sandviçi yiyordu.

He was eating a bologna sandwich.

Herkes masada öğle yemeği yiyordu.

Everyone was at the table eating dinner.

Yeni iş onun servetini yiyordu.

The new business was eating away his fortune.

Mary geldiğinde Tom akşam yemeği yiyordu.

Tom was eating dinner when Mary arrived.

Tom bir şeyi katır kutur yiyordu.

Tom was munching on something.

Tom'u en son gördüğümde elma yiyordu.

The last time I saw Tom he was eating an apple.

Tom büyük bir kaseden patlamış mısır yiyordu.

Tom was eating popcorn out of a large bowl.

Tom, verandada Mary ile öğle yemeği yiyordu.

Tom was having lunch with Mary on the veranda.

Öyle kötü dayak yiyordu ki kulaklarından kan geliyordu

She was beaten so badly her ears would bleed,

Yangın patlak verdiğinde Tom bir restoranda pizza yiyordu.

Tom was eating pizza at a restaurant when the fire broke out.

John kapıdan girdiğinde Tom ve Mary öğle yemeği yiyordu.

Tom and Mary were eating lunch when John walked in the door.

Tom bir köşe standında yalnız oturuyordu, öğle yemeğini yiyordu.

Tom was sitting alone in a corner booth, eating his lunch.

Tom, o zaman Mary ile birlikte öğle yemeği yiyordu

Tom was eating lunch with Mary at that time.

Herkes yiyordu ve içiyordu, ama ben bir şey istemedim.

Everyone was eating and drinking, but I didn't want anything.

Sami, telefon çaldığı sırada Leyla'nın annesiyle akşam yemeği yiyordu.

Sami was having dinner with Layla's mother when his phone rang.