Translation of "Yeteri" in English

0.010 sec.

Examples of using "Yeteri" in a sentence and their english translations:

Sadece yeteri kadar kaynatılır.

It is boiled just enough.

Mayuko yeteri kadar uyumadı.

Mayuko has not slept enough.

Yeteri kadar insan çalıştırmıyorlar.

They don't employ enough people.

Biz yeteri kadar büyümedik.

We aren't grown up enough.

Yeteri kadar alan yoktu.

It's not enough space.

Tom, yeteri kadar hırslı değilsin.

- You're not ambitious enough, Tom.
- You aren't ambitious enough, Tom.

Yeteri kadar çok zamanın var.

You have too much time on your hands.

Onların yeteri kadar altını yoktu.

They did not have enough gold.

Tom'un yeteri kadar çok zamanı var.

Tom has too much time on his hands.

Yeteri kadar paran olduğuna emin misin?

- Are you sure you have enough money?
- Are you sure that you have enough money?

Yeteri kadar nakitin olduğuna emin misin?

Are you sure you have enough cash?

O yeteri kadar anne sütü içmiyor.

He doesn't drink enough breast milk.

Buz üzerinde yürümek için yeteri kadar kalın.

- The ice is thick enough to walk on.
- The layer of ice is thick enough to walk on.

Tom'un zaten yeteri kadar endişelenecek şeyi var.

Tom already has enough to worry about.

Belki de gündüzleri yeteri kadar yemek bulmakta zorlanıyordur.

Or perhaps he's struggling to find enough food during daylight hours.

öğretmenlere de yeteri kadar değer vermiyoruz bu memlekette

we do not value teachers enough in this country

- Yeteri kadar dinlenmek önemlidir.
- Yeterince dinlenmek çok önemlidir.

It's very important to get enough rest.

Bu şehir ikimiz için yeteri kadar büyük değil.

This town isn't big enough for the two of us.

Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.

This book is easy enough for me to read.

Tom'un bizimle gitmemesinin sebebi, yeteri kadar parası olmamasıydı.

- The reason Tom didn't go with us was because he didn't have enough money.
- The reason that Tom didn't go with us was because he didn't have enough money.

Birkaç yıl önce, bu harita yeteri kadar iyi değildi.

A few years ago, this map wasn't good enough.

Eğerki bizim teknolojimiz uzaya çıkmak için yeteri seviyeye ulaştığında

if our technology has reached enough levels to go into space

Yolculuğumuzun yarısında yanımıza yeteri kadar para almadığımızı fark ettik.

Midway through our trip we realized that we hadn't brought enough money.

Şu anda yeteri kadar paramız yok, ne yazık ki.

We don't have enough money now, unfortunately.

John, bugün okula gitmek için yeteri kadar iyi değildir.

John isn't well enough to go to school today.

Denizde geçirecekleri üç yıl için yeteri kadar erzak aldılar.

They took enough provisions for three years at sea.

Yeteri kadar zamanım vardı, bu yüzden acele etmeme gerek yoktu.

I had enough time, so I didn't need to hurry.

Layla Sami ile gezmek için kendini yeteri kadar rahat hissetti.

Layla felt comfortable enough to ride by herself with Sami.

- Biz yeterince ihtiyatlı değildik.
- Yeterince dikkatli değildik.
- Yeteri kadar dikkatli değildik.

We weren't cautious enough.

Annem yeteri kadar masum bir halde "Biraz daha bira ister misin?" diye sordu.

Mom was innocent enough to ask him: "Would you like any more beer?"