Translation of "Yediler" in English

0.005 sec.

Examples of using "Yediler" in a sentence and their english translations:

- Onlar balık yediler.
- Balık yediler.

They ate fish.

Dışarıda yediler.

They've gone out to eat.

Dayak yediler.

They were thrashed.

Sessizlik içinde yediler.

They ate in silence.

Onlar iştahla yediler.

They ate heartily.

Tırtıllar lahanayı yediler.

The caterpillars ate the cabbage.

Onlar balık yediler.

They ate fish.

Konuklar yemek yediler mi?

Have the guests eaten?

Onlar zaten yemek yediler.

- They already have eaten.
- They've already eaten.

Yoksul köylüler patates yediler.

The poor peasants ate potatoes.

Yerliler onun kalbini yediler.

The Indians ate his heart.

Onlar yediler ve içtiler.

They ate and they drank.

Onlar bütün pastayı yediler.

They ate up all the cake.

Birlikte öğle yemeği yediler.

They ate lunch together.

Onlar restoranda yemek yediler.

They ate in the restaurant.

Onlar birlikte yemek yediler.

They ate together.

Toplantıdan önce akşam yemeği yediler.

Prior to the meeting, they had dinner.

Onlar yediler ve şampanya içtiler.

They ate and drank champagne.

Onlar peynir ve kraker yediler.

They ate cheese and crackers.

Onlar daha sağlıklı gıdalar yediler.

They ate healthier foods.

Onlar Şükran Gününde hindi yediler.

They ate turkey on Thanksgiving Day.

Tom ve Mary gravlax yediler.

Tom and Mary ate gravlax.

Jean ve Janine domates yediler.

Jean and Janine ate tomatoes.

Onlar yemek yediler ve şarap içtiler.

They ate and drank wine.

Tom ve Mary sessizce yemek yediler.

Tom and Mary ate in silence.

Çocuklar tatlı için çikolatalı puding yediler.

The children ate chocolate pudding for dessert.

Tom ve Mary, Chicken Kiev'de yemek yediler.

Tom and Mary ate Chicken Kiev.

Tom ve Mary öğle yemeğini dışarıda yediler.

Tom and Mary ate lunch outside.

Bazı insanlar sıçanları yakaladılar ve onları yediler.

Some people caught rats and ate them.

Sami ve Leyla birlikte akşam yemeği yediler.

Sami and Layla had dinner together.

Sami ve Leyla, Kahire'de öğle yemeği yediler.

Sami and Layla had lunch in Cairo.

Tom ve Mary beraber öğle yemeği yediler.

Tom and Mary ate lunch together.

Tom ve Mary birlikte akşam yemeği yediler.

Tom and Mary had dinner together.

Tom ve Mary zaten akşam yemeğini yediler.

Tom and Mary have already eaten dinner.

- Tom ve Mary kafeteryada birlikte öğle yemeği yediler.
- Tom ve Mary kafeteryada beraber öğle yemeği yediler.

Tom and Mary had lunch together in the cafeteria.

Benim için sürpriz oldu, onlar eti çiğ yediler.

To my surprise, they ate the meat raw.

Tom ve Mary, İkea restoranında öğle yemeği yediler.

Tom and Mary had lunch at the Ikea restaurant.

Tom ve Mary tek başlarına bütün pastayı yediler.

Tom and Mary ate the whole cake by themselves.

Tom ve Mary aynı Meksika restoranında yemek yediler.

Tom and Mary ate at the same Mexican restaurant.

Yüzlerce asker kamp ateşlerinin etrafında sessizce yemek yediler.

Hundreds of soldiers ate in silence around their campfires.

Tom ve Mary filmi izlerken patlamış mısır yediler.

Tom and Mary ate popcorn while watching the movie.

Uçurumun üstünde salata yediler, ancak yürüyüş sırasında hastalandılar.

They ate salad on the cliff, but got sick on the hike back.

Tom ve Mary birlikte güzel bir akşam yemeği yediler.

Tom and Mary had a nice dinner together.

Sami ve Leyla birlikte güzel bir akşam yemeği yediler.

Sami and Layla had a nice dinner together.

Hem Tom hem de Mary bizimle öğle yemeği yediler.

- Both Tom and Mary ate lunch with us.
- Tom and Mary both ate lunch with us.

Tom ve Mary üç yüz yaşındaki bir restoranda yemek yediler.

Tom and Mary ate at a three-hundred-year-old restaurant.

Tom ve Mary, pahalı bir restoranda bir akşam yemeği yediler.

Tom and Mary ate dinner at an expensive restaurant.

Tom ve Mary, Sevgililer Günü'nde mum ışığında akşam yemeği yediler.

Tom and Mary had a candlelit dinner together on Valentine's Day.

Onlar alışveriş merkezine gittiler, orada yemek yediler ve bir film izlediler.

- They went to the mall, where they ate and watched a movie.
- They walked to the mall, where they ate and watched a movie.

- Onlar delirdiler.
- Onlar çıldırdı.
- Onlar kafayı yedi.
- Çıldırdılar.
- Kafayı yediler.
- Delirdiler.

They went crazy.

Tom ve Mary, Sevgililer Günü'nde mum ışığında romantik bir akşam yemeği yediler.

Tom and Mary had a romantic candlelit dinner on Valentine's Day.

- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onların hepsini silip süpürdüler.
- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onları hemen yediler.

I put some cookies on the table and the kids ate them right up.