Translation of "Yatağında" in English

0.005 sec.

Examples of using "Yatağında" in a sentence and their english translations:

Yatağında öldü.

He died in his bed.

Yatağında uzanıyor.

He is lying in his bed.

- Sami yatağında öldü.
- Sami kendi yatağında öldü.

Sami died in his bed.

Tom yatağında uzanıyor.

Tom is sprawled out on his bed.

Tom yatağında değil.

- Tom's not in his bed.
- Tom isn't in his bed.

Tom yatağında oturdu.

Tom sat on his bed.

Tom yatağında uyuyor.

Tom is asleep in his bed.

Tom yatağında uyuyordu.

Tom was in his bed asleep.

O, yatağında öldü.

She died in her bed.

Tom yatağında öldürüldü.

Tom was murdered in his bed.

Tom yatağında oturuyor.

Tom is sitting on his bed.

Sami yatağında idi.

Sami was in his bed.

Tom hastane yatağında yatıyor.

Tom is lying in the hospital bed.

Tom yatağında hareketsiz yatıyor.

Tom is lying motionless on his bed.

Tom yatağında kıvrılıp yattı.

Tom snuggled down in his bed.

Küçük çocuk yatağında uykudaydı.

The little boy was asleep in his bed.

Dört gündür hasta yatağında.

He's been sick in bed for four days.

Tom dün yatağında hastaydı.

Tom was sick in bed yesterday.

Tom kendi yatağında ölüyor.

Tom is dying in his bed.

Tom yatağında ölü bulundu.

Tom was found dead in his bed.

Tom ağlarken yatağında oturdu.

Tom sat on his bed crying.

Mary ağlarken yatağında oturdu.

Mary sat on her bed crying.

Tom hasta yatağında kalıyor.

Tom remains sick in bed.

Sami yatağında ölü yatıyordu.

- Sami was lying dead in his bed.
- Sami lied dead in his bed.

Tom uzaktayken yatağında uyudum.

I slept in Tom's bed while he was away.

Tom'a göre, Mary yatağında çılgın.

According to Tom, Mary is wild in bed.

Tom yatağında uzanıyor, kitap okuyor.

Tom is lying on his bed, reading.

Tom bir hastane yatağında yatıyor.

Tom is lying in a hospital bed.

Tom hastane yatağında bilinçsizce yatıyordu.

Tom was lying in the hospital bed, unconscious.

Hiç su yatağında uyudun mu?

Have you ever slept on a water bed?

Dan görünüşe göre yatağında öldürüldü.

Dan was apparently murdered in his bed.

O 96 yaşında yatağında öldü.

She died in her bed at the age of 96.

Dalgıçlar deniz yatağında bir enkaz buldu.

The divers found a wreck on the sea-bed.

Tom, Mary'nin yatağında uyunmadığını fark etti.

Tom noticed Mary's bed hadn't been slept in.

O, onun yatağında onun yanında oturdu.

He sat beside her on her bed.

Tom kahvaltısını yatağında yemek istediğini söyledi.

- Tom said he wanted to eat breakfast in bed.
- Tom said that he wanted to eat breakfast in bed.

Tom'un annesi, Tom'u yatağında zıplarken görünce kızdı.

Tom's mother got angry when she saw Tom jumping on his bed.

Tom yatağında bağdaş kurmuş oturuyordu, bilgisayarında yazı yazıyordu.

Tom was sitting cross-legged on his bed, typing on his laptop.

Boğaz ağrısı ve ateşin olduğundan, muhtemelen yatağında kalmalısın.

Since you have a sore throat and a fever, you should probably stay in bed.

Bahse girerim, yarın yatağında kötü bir yarasa bulursun.

I bet, tomorrow you'll find a bad bat in your bed.

Tom yatağında en son ne zaman yalnız uyuduğunu hatırlayamıyor.

Tom can't remember the last time he slept alone in his bed.

Tom'un yatak odasına girdim ve onun yatağında uyuduğunu gördüm.

I entered Tom's bedroom and saw him asleep in his bed.

- Hasta gözleri kapalı yatakta yatıyordu.
- Hasta yatağında gözleri kapalı yatıyordu.

The patient was lying in the bed with her eyes closed.

Sen bana Tom'un hasta yatağında olduğunu söylemiştin. O neden burada?

You told me Tom was sick in bed. Why is he here?

- Tom'un annesi ona yatağına atlamamasını söyledi.
- Tom'un annesi ona yatağında zıplamamasını söyledi.

Tom's mother told him not to jump on his bed.

Ölürsem, yatağında huzur içinde ölen büyük babam gibi ölmek isterim. Arabasındaki tüm yolcular gibi çığlık atarak değil.

When I die, I want to die like my grandfather who died peacefully in his sleep. Not screaming like all the passengers in his car.

Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin.

When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.