Translation of "Yaparak" in English

0.045 sec.

Examples of using "Yaparak" in a sentence and their english translations:

Yaparak öğrenmek!

Learning by doing!

Yaparak öğrendik.

We learned by doing.

Yaparak öğrenirim.

I learn by doing.

Çünkü böyle yaparak

Because then in doing so

Sevdiğini yaparak öldü.

He died doing what he loved.

Bunu yaparak eğlendim.

I had fun doing this.

Bu numarayla çalışmalar yaparak

By studying this trick,

Ben bunu yaparak büyüdüm.

I grew up doing this.

Tom bunu yaparak eğlenebilir.

Tom might have a good time doing that.

Muhammed Ali'den alıntı yaparak bitireyim,

my hero rebel, Muhammad Ali,

Elimden gelenin en iyisini yaparak

is for me to do my best

Basit şeyleri yaparak detaylardan kurtulabiliriz.

can help us take our mind off those pesky details.

Ve kendi içeriklerini yaparak büyüdüler.

and then grown into doing their own originals.

Oraya sek sek yaparak giderdik

we went there by bouncing

O, geçimini öğretmenlik yaparak kazanır.

He earns his living by teaching.

Öyle yaparak hiçbir şey kazanmıyorsun.

You're not gaining anything by doing so.

Zamanının çoğunu ne yaparak geçiriyorsun?

What do you spend a majority of your time doing?

Onu yaparak zamanını boşa harcama.

Don't waste your time doing that.

"Ben meşgulüm." "Ne yaparak meşgulsün?"

"I've been busy." "Busy doing what?"

O parti yaparak kutlamayı sever.

He loves to party.

Tom kırtasiyecilik yaparak masasında oturdu.

Tom sat at his desk doing paperwork.

Bunu yaparak bir servet kazanabilirdim.

I could make a fortune doing this.

Asla bunu yaparak para kazanmayacağım.

I'll never make money doing this.

Zamanınızın çoğunu ne yaparak geçirirsiniz?

What do you spend most of your time doing?

Bunu yaparak çok para kazandık.

We've made plenty of money doing this.

Bu tür şeyler yaparak büyümedim.

I didn't grow up doing this kind of thing.

Tom hile yaparak maçı kazandı.

Tom won the match by cheating.

Tom yarışı hile yaparak kazandı.

Tom won the race by cheating.

Tom'un bunu yaparak eğlendiğini biliyordum.

- I knew Tom wouldn't have fun doing that.
- I knew that Tom wouldn't have fun doing that.

Tom muhtemelen bunu yaparak eğlenecek.

Tom is probably going to have fun doing that.

Bütün günü bunu yaparak geçiremem.

I can't spend the whole day doing this.

Tom bunu yaparak vakit geçiriyor.

Tom has been spending time doing that.

Tüm günü onu yaparak geçirdim.

I did that all day.

Kamyon şoförlüğü yaparak ekmeğini çıkarıyor.

He drives a truck for a living.

Günü Noel alışverişi yaparak geçirdim.

I spent the day Christmas shopping.

Makak topluluklarında arkadaşlıklar bakım yaparak kurulur.

In macaque society, friendships are formed through grooming.

Yüzerek ve sörf yaparak eğlendin mi?

Did you have a good time swimming and surfing?

Mary ellerini gözlerine gölge yaparak duruyordu.

Mary stood with her hand shading her eyes.

Paul ellerini gözlerine gölge yaparak duruyordu.

Paul stood with his hand shading his eyes.

Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.

He made a killing by investing in the stock market.

O, seramik eser yaparak zengin oldu.

She became rich by making ceramic pieces.

Öğleden sonrayı bir resim yaparak geçirdim.

I spent the afternoon painting a picture.

Bütün gece beyin fırtınası yaparak ayaktaydım.

I was up all night brainstorming.

Gitar çalışması yaparak çok zaman harcarım.

I spend a lot of time practicing the guitar.

Ev ödevi yaparak bütün gece yatmadım.

I was up all night doing homework.

Tom çalışıyormuş gibi yaparak masasında oturdu.

Tom sat at his desk, pretending to study.

Ben onu yaparak çok para kazandım.

I made a lot of money doing that.

Toptan alışveriş yaparak para tasarrufu yapabilirsin.

You could save money by buying in bulk.

Onu yaparak beni çok mutlu ediyorsun.

- You're making me very happy by doing that.
- By doing that, you make me very happy.

Tom tüm zamanını resim yaparak geçirir.

Tom spends all of his time painting.

Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?

What activity do you spend most of your time doing?

Hemşireler zamanlarının çoğunu ne yaparak harcarlar?

What do nurses spend most of their time doing?

Vaktinin çoğunu bilgisayarda ne yaparak geçiriyorsun?

What do you spend most of your time on the computer doing?

Tom bizi el işareti yaparak uzaklaştırdı.

Tom motioned us away.

Tom onu yaparak boşa vakit harcamadı.

Tom wasted no time doing that.

Tom sabahı ayak işleri yaparak geçirdi.

Tom spent the morning doing errands.

Onu yaparak hiç para kazanır mısın?

Will you ever make money doing that?

Bütün günü onu yaparak geçirmek istemiyorum.

I don't want to spend all day doing that.

Onu yaparak biraz zaman geçirmek istiyorum.

I want to spend some time doing that.

Tom kamp yaparak iyi vakit geçirdi.

Tom had a good time camping.

Tom bunu yaparak iyi vakit geçirecek.

Tom is going to have a good time doing that.

Tom günün çoğunu bunu yaparak geçirdi.

Tom spent most of the day doing that.

Tom bütün günü bunu yaparak geçirdi.

Tom spent the entire day doing that.

Tom bunu yaparak sizi şaşırtmak istiyordu.

Tom wanted to surprise you by doing that.

Onu yaparak zamanımızı boşa harcamamamız gerekirdi.

We shouldn't have wasted our time doing that.

Tom zamanının çoğunu sörf yaparak geçirir.

Tom spends most of his time surfing.

- Pazarlamacılık yapıyor.
- Geçimini pazarlamacılık yaparak sağlıyor.

He makes a living as a traveling salesman.

Tom oyunu çoban matı yaparak kazandı.

Tom won the game with Scholar's Mate.

Hepinizle iki kısa deney yaparak başlamak istiyorum.

I'd like to start with running two short experiments with you all.

Şansı yakalamak için bir yelken yaparak başlayın.

You start building a sail to capture luck.

Tom'un arabasını akü takviyesi yaparak çalıştırması gerekti.

Tom needed to jump start his car.

O akıllıca yatırım yaparak, bir servet biriktirmiş.

By investing wisely, she accumulated a fortune.

Tom raporunu Vikipedi'den kopyala-yapıştır yaparak tamamladı.

Tom completed his report by copy-pasting from Wikipedia.

Neden onu yaparak boşa vakit harcamak istiyorsun?

Why do you want to waste time doing that?

Orada alışveriş yaparak para tasarruf ettin mi?

Did you save money by shopping there?

Tom günü gezi için alışveriş yaparak geçirdi.

Tom spent the day shopping for the trip.

Korkarım onu bu şekilde yaparak ilerleme kaydedemeyeceğiz.

- I'm afraid we'll get nowhere doing it this way.
- I'm afraid that we'll get nowhere doing it this way.

O akıllıca yatırım yaparak bir servet biriktirmiş.

She accumulated a fortune by investing wisely.

Tom raporunu Vikipedi'den kopyala-yapıştır yaparak yazdı.

Tom wrote his paper by copy-pasting from Wikipedia.

O, boş zamanını oyuncak bebekler yaparak harcar.

- She spends her leisure time making dolls.
- She spends her free time making dolls.

Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.

Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.

Bütün öğleden sonrayı ayak işleri yaparak geçirdim.

I spent all afternoon running errands.

Tom onu yaparak hiç para kazanacak mı?

Will Tom ever make money doing that?

Tom için işleri yaparak çok zaman harcıyorum.

I spend a lot of time doing things for Tom.

Sokak müziği yaparak ne kadar kazanacağımı düşünüyorsun?

How much do you think I could make busking?

Tom 2013'te boks yaparak emekli oldu.

Tom retired from boxing in 2013.

Tom önümüzdeki hafta sonunu onu yaparak geçirecek.

Tom will spend next weekend doing that.

Bu tarz şeyler yaparak çokça vakit harcarım.

I spend a lot of time doing things like this.

Tom tüm hafta sonunu parti yaparak geçirdi.

Tom spent the whole weekend partying.

Hayatımın geri kalanını bunu yaparak geçirmek istemiyorum.

I don't want to spend the rest of my life doing this.

Aptalca şeyler yaparak çok fazla zaman geçiriyorum.

I spend too much time doing stupid things.

O, o kadına yüz hareketleri yaparak alay etti.

She made faces at that woman.

O her hafta sonunu internette sörf yaparak geçirir.

He spends every weekend surfing the Net.

O, kraliyet portrelerini yaparak geçimini sağlayan bir sanatçıydı.

He was an artist who earned a living by painting royal portraits.

Tom boş zamanının çoğunu gitar pratiği yaparak geçirir.

- Tom spends most of his spare time practising the guitar.
- Tom spends most of his spare time practicing the guitar.