Translation of "Yanılıyorsun" in English

0.005 sec.

Examples of using "Yanılıyorsun" in a sentence and their english translations:

Yanılıyorsun.

- You're wrong.
- You have it wrong.

- Açıkçası yanılıyorsun.
- Belli ki yanılıyorsun.

Clearly you are mistaken.

Oldukça yanılıyorsun.

You're quite mistaken.

Sen yanılıyorsun.

- You're mistaken.
- You are mistaken!

Tamamen yanılıyorsun.

You have it all wrong.

Muhtemelen yanılıyorsun.

You're probably mistaken.

Kesinlikle yanılıyorsun.

You're absolutely wrong.

Yine yanılıyorsun.

You're wrong again.

Tamam, yanılıyorsun.

OK, you're wrong.

Korkarım ki yanılıyorsun.

- I'm afraid you're mistaken.
- I'm afraid that you're mistaken.

Onun hakkında yanılıyorsun.

- You are mistaken about that.
- You're mistaken about that.

Bu konuda yanılıyorsun.

You're wrong about that.

Sen yanılıyorsun, Tom.

You're wrong, Tom.

Böyle sanıyorsan yanılıyorsun.

If you think that, you’re wrong.

Bizim hakkımızda yanılıyorsun.

You're wrong about us.

Onlar hakkında yanılıyorsun.

You're wrong about them.

Benim hakkımda yanılıyorsun.

You're wrong about me.

Onunla ilgili yanılıyorsun.

You're wrong about her.

Bir bakıma, yanılıyorsun.

In a sense, you are wrong.

Sen sadece yanılıyorsun.

You're just wrong.

Bence çok yanılıyorsun.

- I think you're completely wrong.
- I think that you're completely wrong.

Sanırım o konuda yanılıyorsun.

I think you're wrong about that.

Ne yazık ki yanılıyorsun.

You're sadly mistaken.

Gerçeği söylemek gerekirse, sanırım yanılıyorsun.

To tell the truth, I think you are wrong.

O konuda büyük olasılıkla yanılıyorsun.

You're very likely wrong about that.

Bunun kolay olacağını düşünüyorsan, yanılıyorsun.

If you think that this is going to be easy, you're wrong.

Sen yanılıyorsun. Ben öyle demedim.

You're mistaken. That's not what I said.

Onun hatalı olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun.

You are mistaken if you think he is wrong.

"Sanırım bir üniversite derecen var." "Yanılıyorsun."

"I assume you have a college degree." "You assume wrong."

Yanılıyorsun. Ben kötümser değilim ama kuşkucuyum.

You're wrong. I'm not pessimistic, but sceptical.

Yanılıyorsun: o kontrbas çalar, trombon değil.

You are mistaken: he plays double bass, not trombone.

Hala tom'un Boston'da olduğunu düşünüyorsan, yanılıyorsun.

If you think Tom is still in Boston, you're wrong.

Onu bu kadar sinirlendiren şey konusunda yanılıyorsun.

You are mistaken as to what makes him so nervous.

Onunla bir ilgim olduğunu öne sürüyorsan yanılıyorsun.

If you're suggesting that I had anything to do with, you're wrong.

- Bu durumda yanılıyorsunuz.
- Bu durumda, sen yanılıyorsun.

You're wrong in this case.

Fikrinin Donald Trump tarafından icat edildiğini düşünüyorsan yanılıyorsun.

this idea of a trade war was Donald Trump’s invention… you are very mistaken.

" 'E' İspanyolca bir kelime değildir." "Evet, öyle. Sen yanılıyorsun."

"'E' is not a Spanish word." "Yes, it is. You're mistaken."

"Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin." "Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum."

"You probably wouldn't like going camping with me." "You're wrong. In fact, I think I'd like that very much."