Translation of "Yaşamaktansa" in English

0.080 sec.

Examples of using "Yaşamaktansa" in a sentence and their english translations:

Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than live in dishonor.

Utanç içinde yaşamaktansa öldürülmeyi tercih ederim.

I would rather be killed than live in disgrace.

Utanç içinde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than live in disgrace.

Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa ayakta ölmek daha iyidir.

Better to die standing than to live on your knees.

Utanç içinde yaşamaktansa onurlu ölmek daha iyidir.

- An honourable death is better than a shameful life.
- An honorable death is better than a shameful life.
- It is better to die honorably than to live in disgrace.

Dizlerimizin üzerinde yaşamaktansa, ayaklarımızın üzerinde ölmek daha iyidir.

Better to die on our feet, than to live on our knees.

Onunla mutsuz bir hayat yaşamaktansa bekar kalmayı tercih ederim.

I would rather remain single than live an unhappy life with him.

Büyük bir şehirde yaşamaktansa küçük bir kasabada yaşamayı tercih ederim.

I'd rather live in a small town than in a big city.

Başkaları ile hoşnutsuzluk içinde yaşamaktansa dünya malından vazgeçmek daha iyi.

Better to give up possessions than to live in discontent with others.

Elli yıl daha ot gibi yaşamaktansa şimdi ölmeyi tercih ederim.

I'd rather die now than vegetate for fifty more years.

Ben zenginlik ve korku içinde yaşamaktansa huzurlu yoksulluk içinde yaşamayı tercih ederim.

I'd rather live in peaceful poverty than in wealth and fear.

Bir tavşan gibi yüz yıl yaşamaktansa, bir kaplan gibi bir gün yaşa.

Rather than live a hundred years as a rabbit, live one day as a tiger.

100 yıl bir koyun gibi yaşamaktansa bir gün bir aslan gibi yaşamak daha iyi.

It is better to live one day as a lion than 100 years as a sheep.