Translation of "Teyzem" in English

0.015 sec.

Examples of using "Teyzem" in a sentence and their english translations:

Teyzem genç görünüyor.

My aunt looks young.

Teyzem lösemiden öldü.

My aunt died of leukemia.

Teyzem zaten burada.

My aunt is already here.

Teyzem New York'ta yaşıyor.

My aunt lives in New York.

Teyzem Somali'den. O, Somalili.

My aunt is from Somalia. She is Somalian.

Teyzem yarın Tokyo'ya geliyor.

My aunt is coming to Tokyo tomorrow.

Teyzem bana çiçek verdi.

My aunt gave me flowers.

Teyzem bana çiçek getirdi.

My aunt brought me flowers.

Teyzem beş çocuk yetiştirdi.

My aunt brought up five children.

Teyzem bahçesinde domates yetiştirir.

My aunt grows tomatoes in her garden.

Teyzem annemden daha yaşlıdır.

My aunt is older than my mother.

Teyzem benim başarımdan memnundu.

My aunt was pleased with my success.

Teyzem yemek pişirmekle meşguldü.

- My uncle engaged himself in teaching cooking.
- My aunt engaged herself in teaching cooking.

Teyzem mutlu bir hayat yaşadı.

My aunt lived a happy life.

Amcam zayıf fakat teyzem şişman.

- My uncle is slender, but my aunt is stout.
- My uncle is slim, but my aunt is fat.
- My uncle is thin, but my aunt is fat.

Teyzem öleli iki yıl oldu.

My aunt has been dead for two years.

Amcam zayıf ama teyzem şişman.

- My uncle is slim, but my aunt is fat.
- My uncle is thin, but my aunt is fat.

Taktığım kolyeyi bana teyzem verdi.

My aunt gave me the pendant I'm wearing.

Teyzem gazete okurken gözlük takar.

My aunt wears glasses when she reads the papers.

Dayım ve teyzem Fransa'da yaşıyor.

- My uncle and aunt live in France.
- My aunt and uncle live in France.

Dün teyzem beni ziyaret etti.

My aunt dropped in on me yesterday.

Teyzem bana bazı çiçekler getirdi.

My aunt brought me some flowers.

Teyzem gerçek bir anne gibiydi.

My aunt was like a real mother to me.

Kyoto'da yaşayan bir teyzem var.

I have an aunt who lives in Kyoto.

Boston'da yaşayan bir teyzem var.

I have an aunt who lives in Boston.

Avustralya'da yaşayan bir teyzem var.

I have an aunt who lives in Australia.

Los Angeles'ta yaşayan bir teyzem var.

I have an aunt who lives in Los Angeles.

Teyzem kırsalda yalnız bir evde yaşıyor.

My aunt lives in a lonely house in the country.

Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.

My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.

Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.

My aunt gave me a camera.

Teyzem bana yeni bir etek yaptı

My aunt made a new skirt for me.

Çinceye ek olarak, teyzem İngilizce konuşabilir.

In addition to Chinese, my aunt can speak English.

Teyzem şu anda rahat içinde yaşıyor.

My aunt now lives in comfort.

Onu hiç yapmayan bir teyzem var.

I have an aunt who has never done that.

Teyzem bana sanki bir çocukmuşum gibi davranır.

My aunt treats me as if I were a child.

Teyzem tüm giderleri ödenmiş Hawaii turu kazandı.

My aunt won an all-expenses-paid tour of Hawaii.

Teyzem bana bir doğum günü hediyesi gönderdi.

My aunt sent me a birthday present.

Teyzem hem Çince hem de İngilizce konuşur.

My aunt speaks Chinese as well as English.

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

My aunt showed me how to make good coffee.

Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.

My aunt inherited the huge estate.

Teyzem geçen hafta bana bir mektup yazdı.

My aunt wrote me a letter last week.

Teyzem onu ziyaret ettiğimde bir haftadır hastanedeydi.

My aunt had been in the hospital for a week when I visited her.

Mary benim annem değil. O benim teyzem.

Mary isn't my mother. She's my aunt.

Teyzem hayatı boyunca iyi sağlığın tadını çıkardı.

My aunt enjoyed good health all her life.

Tokyo'da yaşayan teyzem bana güzel bir bluz gönderdi.

My aunt, who lives in Tokyo, sent me a beautiful blouse.

- Teyzem akciğer kanserinden öldü.
- Halam akciğer kanserinden öldü.

My aunt died of lung cancer.

- Teyzem beş çocuk yetiştirdi.
- Halam beş çocuk yetiştirdi.

My aunt brought up five children.

- Teyzem Noel için bana bir kitap verdi.
- Teyzem Noel hediyesi olarak bana bir kitap verdi.
- Halam Noel hediyesi olarak bana bir kitap verdi.
- Teyzem bana Noel için bir kitap verdi.

My aunt gave me a book for Christmas.

- Amcam ve halam Fransa'da yaşıyor.
- Dayım ve teyzem Fransa'da yaşıyor.

My uncle and aunt live in France.

- Osaka'da yaşayan bir teyzem var.
- Osaka'da yaşayan bir halam var.

I have an aunt who lives in Osaka.

Mary teyzem, annemin kız kardeşi; Alice halam da babamın kız kardeşi.

Aunt Mary is my mother's sister and Aunt Alice is my father's sister.

İki yıl önce kuzenim İspanya'ya gitti, ancak teyzem henüz ondan haber almadı.

My cousin traveled to Spain two years ago, however my aunt has not yet heard from him.

- Teyzem hem Çince hem de İngilizce konuşabilir.
- Halam hem Çince hem de İngilizce konuşabilir.

My aunt can speak both Chinese and English.

- Ne zaman paraya ihtiyacım olsa halam bana yardım eder.
- Ne zaman paraya sıkışsam teyzem yardımcı olur.

My aunt helps me when I need money.

- Mary yengemdir.
- Mary teyzemdir.
- Mary halamdır.
- Mary bibimdir.
- Mary bibim olur.
- Mary halam olur.
- Mary teyzem olur.
- Mary yengem olur.

Mary is my aunt.